Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Mart 14, 2023
Asrın Felaketi”nden alınabilecek dersler…

Hatırlayacağınız üzere önceki yazımızda Hz. Nuh'un (SAV) toplumuna çok önemseyerek tebliğ ettiği, "…Gelin Rabbinizden affını ve bağışlamasını isteyin" sözleri ve buna bağlı olarak devam eden tavsiyeleri üzerine söyleyeceklerimizi; yine bu ayetlerin, günümüzde yaşadığımız olayları anlama ve anlamlandırma adına bize hangi mesajları verdiğini sonraki yazılarımızda ele alacağımızı ifade etmiştik. Kaldığımız yerden devam etmek istiyoruz. Ama konuya dair bir durum muhakemesi yaptığımızda dile getirmekte fayda gördüğümüz bazı hususlara bu meyanda bir nebze de olsa değinmenin, Hz. Nuh'un (AS) mesajlarını anlamamızı kolaylaştıracak bir unsur olacağını düşünüyoruz.

"Asrın Felaketi" hangi mesajları taşıyor olabilir?

Malum olduğu üzere, "Asrın Felaketi" olarak nitelendirilen bir büyük afete düçar oldu, ülkemizin on bir şehri… Felaketin boyutlarını tekrar zikretmek, "ma'lûmu, i'lâm"dan başka bir şeye yaramayacağı için asıl odaklanmamız gereken konuya değinmek istiyoruz: Bu felaketten hangi dersi/dersleri çıkarmalıyız? Bu musibetten hangi ibretleri almalıyız? Bu Celâl tecellisinin ardında hangi Cemâlî hikmetler gizli olabilir? Hayatımıza yön versin diye Kur'an-ı Kerim'i, Ümmet-i Muhammed'in arasında yaşatarak muhafaza eden Allah Teâlâ (CC) bize bu konuda hangi ayetlerle yol gösteriyor?

Daha da uzatılabilecek bu soruların hepsi aslında birer konu başlığı olmaya aday olacak derecede derin muhtevaya sahiptir diyebiliriz. Ancak niyetimiz özet bilgiler vermek ve kâfi miktar ile yetinmek olacaktır…

Şûrâ suresinin iki ayetinin dikkat çekici mesajlara sahip olduğu görülmektedir. Allah Teâlâ, bu surenin 30-31. ayetlerinde şöyle buyurmaktadır: "Başınıza gelen musibetler, kendi yapıp ettiklerinizin sonucudur. Kaldı ki Allah, onların çoğunu da affetmektedir. Siz, dünyanın hiçbir yerinde O'nun gücünün önünde duramazsınız. Sizin için Allah'tan başka gerçek dost ve yardımcı yoktur."

Ayet-i kerimelerin tefsirini yapan kaynaklar şu bilgileri vermektedir: "Musibet" kelimesi "istenmeyen, kötü durumlar, felâketler" anlamına gelir. İnsanın başına gelen her musibetin, kendi yapıp ettikleri yüzünden olduğu belirtilirken, "Sünnetullah" olarak bildiğimiz ve bütün kâinatta geçerli olan fiziksel ve sosyal kuralları görmezden gelmesi bunda rol oynadığı gibi gereken tedbirleri almamak da birer sebeptir… Yine Allah'a isyan sayılabilecek tutum ve davranışlarda bulunmak ve bunları ısrarla devam ettirmek de kişi ve toplum olarak bu dünyada karşılaşılan sıkıntı, acı ve felâketlerin sebebi olabilmektedir. Bütün bunların, neticede insanın kendi inisiyatifiyle yaptıklarının ya da yapması gerekenleri yapmadıklarının; görevindeki kusurlarının bir sonucu olduğuna dikkat etmesi istenmektedir. Ancak bu ve benzeri başka ayetler bize, Allah Teâlâ'nın kulların eliyle ortaya çıkan nice hata ve günahların birçoğunu affettiğini de ortaya koymaktadır.

6 Şubat 2023 tarihinde birkaç saat arayla gerçekleşen iki büyük deprem ve ardından günlerce devam eden orta şiddetteki "deprem" gibi artçılar, yaşananları "kıyamete" benzeyen müthiş bir musibete döndürdü… Bu süreçte yaşananlar; bu peş peşe gelen sarsıntılar artık onu "Asrın Felâketi" olarak anmaya sebep oldu…

Bu felâket, görebilene çok büyük ibretler; alabilene çok anlamlı dersler verdi ve hâlâ vermeye devam ediyor… Çünkü yaşanan bu süreçte, "yeryüzünü imar etmek" gibi ulvi bir vazifesi olan insanoğlunun, bu görevinde ne büyük ihmaller gösterdiğine; kendi eliyle attığı imzalarla "meşru" hale getirdiği projelerin ürünü meskenlerin nasıl da yerle yeksan olduğuna şahit olduk…

Bu felaket, sorumluluk bilincinin, sahip olunan inançla, imanla doğrudan alâkalı olduğunu ortaya koyarken; ahiret hayatına ve mahşer günü hesabına inanmayan kişilerin, "kul hakkı" anlayışına da sahip olmadıklarını gösterdi bizlere…

Bu felaket, daha çok, daha da çok kazanmaya tamâh eden insanoğlunun, günün sonunda nasıl da devâsâ kayıplar yaşadığına, şahit kıldı bizleri...

Ama bu felaket, aynı zamanda işini dürüst yapanların, ahiretten önce daha bu dünyada emeklerinin boşa gitmediğini; sahip oldukları dürüstlük erdeminin, kendisini bizzat eserleriyle ayân beyân cümle âleme örnek gösterdiğine de şahit kıldı hepimizi…

Bütün bunlarla birlikte bu felaket, tarlaları ikiye bölen yarıkların oluşmasına, tren raylarının bükülmesine, yeryüzünde derin çukurlar meydana gelmesine sebep olarak görülen fay hatlarındaki kırılmalarla, bir yüce kudretin ve sınırsız gücün varlığına da tanık kıldı bizleri…

Tanıklık ettiğimiz bu hayret verici manzaralar, adeta bize ayetlerin içinde geçen "Siz, dünyanın hiçbir yerinde O'nun gücünün önünde duramazsınız." cümlesini hatırlatarak, "kendi gücümüze güvenmek" gibi bir hataya düşmemekle de uyardı bizleri…

Ve yine bu deprem, sanki unuttuğumuz şu gerçeğin daha farkına varmamız gerektiğini anlatmak istedi bize: Musibetlerden, felaketlerden korunmak için duanız ve niyazınızı; Allah'a kul olduğunuzun ikrarını unutmayın, Rabbinizin kudretinin ve rahmetinin farkında olun, zira "Sizin için Allah'tan başka gerçek dost ve yardımcı yoktur."

Doğrusu, yaşanan bu büyük felakette gördüklerimiz ve şahit olduklarımız çerçevesinde şunları da ifade etmek bir vecibedir. Yapılan nice olumsuz propaganda, telkin ve paylaşımlara rağmen, insanımız, yine sığınılacak merci; olarak Allah'ı bildi ve "Veren de O, alan da O…" diyebildi…

O, kendisine uzanan binlerce yardım eline kadirşinaslık örnekleriyle mukabele etti. Yokluk içinde olsa da yardım gönderene de yardıma gelene de minnet duydu ve "Allah devlete-millete zeval vermesin" duasını dilinden eksik etmedi… Bunlar da bir mümine yakışan, yaraşan özelliklerdi doğrusu...

Devletle milletin el ele, sivil toplum kuruluşlarıyla felaketzedelerin gönül gönüle olduğu ve kenetlendiği bir süreç yaşadık geride kalan günlerde… Ama "Asrın Felaketi" bu takdire şayan ilginin ve ihtimamın devam etmesini gerektirecek büyüklükte… Yapılması gerekenler bitmedi ve devam etmesi gerekiyor...

Hz. Nuh (AS) ile ilgili söyleyeceklerimizi bundan sonraki yazımıza bırakarak, ülkemize ve milletimize sağlık ve esenlik niyazlarımızı Rabbimize arz ederiz. Sağlıcakla kalınız efendim…

Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN