Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Haziran 13, 2022
“Önce tekke, sonra Mekke!..” bize neyi anlatır?

"Hacca Manevi Hazırlık" ana başlığı altında, bir alt başlık daha oluşturacak olsaydık bunun, "Hacca Manevi Hazırlık Adına Yapılması Gerekenler" şeklinde düzenlenmesi kanaatimizce uygun olurdu. İşte bugünkü yazımızda konuya bu başlıkla devam etmek ve hacı adayının manevi hazırlıklarının hangi alanlarda olması gerektiği üzerinde durmak istiyoruz.

HACCA MANEVİ HAZIRLIK ADINA YAPILMASI GEREKENLER

Bu başlık altında zikredilenler, doğrudan hacı adayının yapması ve yerine getirmesi gereken hususlardır. Ancak onu motive etmek, bu konuda farkındalık oluşturmak, hac kur'aları sonucunda hacca gitmesi kesinleşen adaylarla irtibatı olan müftülüklerin ve din görevlilerinin de yerine getirmesi gereken vazifelerinden biridir. Bu önemli noktayı burada belirttikten sonra aşağıda maddeler halinde zikredilen konularda hacı adayları bilgi edinmeye teşvik edilmeli ve yönlendirilmeli, onlar da işe konuyla ilgili eserleri okuyarak başlamalıdır. Yine her bir hacı adayı, aşağıda zikredilen hususları yerine getirmesi gereken birer vecibe olarak kabul etmeli ve bunun gereği olarak yola çıkmadan önceki birtakım görevlerini ifa etmeli ve bu manevi hazırlık sürecini başarıyla tamamlamalıdır.

NASIL BİR YOLCULUĞA ÇIKTIĞIMIZIN FARKINDA MIYIZ?

Şunu ifade ederek konuya girelim. Her yıl hac mevsiminde dünyanın dört bir yanından mübarek topraklara gelebilme imkanı bulan Müslümanlar, aslında yeryüzünde yaşayan 1 milyar 600 milyon Müslüman içinden seçilen "nasipli" kullardır. Onlar, asırlar önce Allah Teâlâ'dan, "İnsanlara hacca gelmeleri hususunda çağrıda bulun" (Bkz. Hacc, 27) emrini alan Hz. İbrahim'in (AS) çağrısı, gönüllerinde karşılık bulan ve isimleri o yılın Arafat Listesi'ne yazılı olan seçilmiş müminlerdir. Sadece bunu düşünmek bile hacı adayı için bir motivasyon ve hazır bulunuşluk unsuru olabilir. Tâ en başından; bir diğer ifadeyle, hac kur'asında adı açıklandıktan itibaren bu ayrıcalığın farkında olunmalı ve ele geçen bu fırsatı en mükemmel şekliyle değerlendirme çabası içine girilmelidir.

Osmanlı Devleti'nin hükümran olduğu dönemlerde hacca gitmeye niyetlenenlerin, yola çıkmadan belli bir süre önceden başlayarak manevi hazırlık yapma hususunda hassasiyet gösterdikleri ve kendilerini "Nefs Terbiyesi ve Tezkiyesi" konusunda bir eğitim sürecine tâbi tuttukları bilinmektedir. Bu işin pratiğinin yapıldığı mekânlar ise tekkelerdi. İşte bu maksatla tekkelerde, hacca gidecek olanlara talep etmeleri halinde hem o mukaddes beldeler hakkında bilgiler verilir hem de ibadetlerin "tazim ve hürmetle" ifa edilm esinin yolları öğretilirdi. Zira Allah Teâlâ'nın hac yolcularına "en hayırlı azık" olarak bildirdiği "Takvâ"nın bir anlamı da –yukarıda ifade edildiği üzere- tazim ve hürmettir. Tekkelerde alınan bu manevi terbiye sürecinde, Mekke'den, Kâbe'den, Arafat'tan, Arefe gününden, Vakfe'den… kısacası mübarek mekânlardan ve zamanlardan azami derecede istifade etmenin yollarından bahsedildiği için bir süre sonra insanlar arasında, "Önce tekke, sonra Mekke" sözü şöhret buldu. Günümüzde de bu anlayışın bir uzantısı olarak manevi eğitim sürecini, gönül âlemine hitap eden unsurlar desteğiyle gerçekleştirmek mümkün olabilir. Bunun için, Mekke'nin, Kabe'nin; Medine ve Ravza-i Mutahhara'nın; Arafat'ta Vakfe'nin ve Arefe gününün değeri konusunda dinî ve tarihi bilgiler edinmek için, bahsi geçen kutsal beldeler ve mekânları konu edinen ayetler ve hadisler öncülüğünde, tarihi kaynaklardan ve konuyla ilgili yazılmış eserlerden aktarılan bilgilere ve özellikle yaşanmış hatıralara başvurulmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hacı adaylarına hediye edilen eserlerin bu konuda yeterli ve doyurucu bilgiler ihtiva ettiğini ifade etmeliyiz.

Yine bu süreçte duygulara hitap hususu da unutulmamalı, hacca gidebilme ayrıcalığını vurgulayan yazı, hatıra, şiir ve musiki eserlerini okumak ve dinlemek suretiyle bu farkındalık canlı tutulmalıdır. Bu sayede hacı adayı motivasyonu yüksek bir "hazır bulunuşluk" süreci yaşama imkanına kavuşmalıdır.

Hacca manevi hazırlık konusunda bu bağlamda unutmamamız gereken bir diğer husus da şudur: Haram lokmadan sakınmak ve helal rızkın, hem duaların hem de ibadetlerin kabulünde önemli bir unsur olduğu hatırlatılmalı ve hacı adayının bu konuda hassasiyet göstermesinin hacca manevi hazırlığın önemli bir parçası olduğu vurgulanmalıdır. Özellikle haram lokma yiyen, gıdası haram olan bir kimsenin duasının kabul olmayacağını son derece çarpıcı bir tasvirle ifade buyuran Hz. Peygamberin (SAV) şu hadis-i şerifi aktarılmalıdır:

"Bir adam uzun bir yolculuğa çıkmış, saçı başı dağılmış, tozlanmış, sonra ellerini semaya kaldırmış, 'Yâ Rabbi, Yâ Rabbi...' diye yalvarıyor. Oysa onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, beslendiği gıda haram! Onun bu hâldeki duası nasıl kabul edilebilir ki!"[1]

Doğrusu, hem haram lokma, hem de ödenmesi gereken ve helallik alınmamış borç yükü, kişinin bu yolculuktan alması gereken hazzı ve manevi nasibi ciddi şekilde engelleyen ve onu manevi hazırlık hususunda "eksik" ve "noksan" bırakan en önemli hususlardır, diyebiliriz.

Kutlu Seferi başlayanlara afiyet ve selamet dileklerimizi tekrarlayarak, sağlıcakla kalınız efendim.

Mehmet Emin Ay


[1] Müslim, "Zekât", 65.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN