Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Ocak 10, 2022
Peygamberimizin ümmeti için en çok korktuğu şey…
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Modern hayatın insanlar üzerindeki en önemli olumsuz etkilerinden birinin dünyevileşme olduğu söylenebilir. Denilebilir ki, kadim zamanlarda da aslında insanoğlu mal-mülk, para, servet, makam ve şöhret arzusuna sahipti. Ancak modern zamanlarda bu arzular artık zıvanadan çıkmış ve zehirli bir tutkuya dönüşmüştür. Sonuçta insanoğlu bunların tümüne birden sahip olmak için her yolu mübah gördüğü bir sapkınlığa meyletmiştir… Bugün artık sekülerizm, yeryüzünde kitle iletişim araçlarının etkisi altına aldığı her bir toplumu, bu olumsuz tabloyu sergiler hale getirmiştir. Öyle ki, onun yıkıcı tesirinden hiçbir din, felsefe, anlayış ve inanış mensubu kendini kurtaramamakta; başta İslam dini olmak üzere bütün dinlerin mensupları dünyaya karşı nasıl bir duruş sergilemeleri konusunda takındıkları bir tavır ve tutum sahibi olmalarına rağmen, tüm dünyayı etkisi altına almayı başarabilen "seküler anlayış" insanlara tesir noktasında dinlerden bile daha baskın olabilmektedir. Zira dinlerin müntesipleri dine "sınırlı" ya da "ölçülü" bir şekilde açtıkları gönüllerini, bu anlayışa "tamamen" kaptırmış durumdadırlar! Diyebiliriz ki, Müslüman ya da Hristiyan; Musevi ya da başka bir din mensubu olsun -hiç fark etmez- pekâlâ hem bir dinî inanç sahibi olmayı hem de seküler anlayışın gereği olan hususları yerine getirebilmeyi kendisi için mümkün görmekte ve böyle bir hayatı rahatlıkla yaşayabileceğini düşünebilmektedir. Doğrusu onun böyle bir anlayışa kavuşmasında yine sekülerizm başat bir rol oynamakta ve adeta her bir insan tekine şunu telkin etmektedir: "Sen önce seküler ol, sonrasında ne olursan ol, önemli değil!"

Bundan önceki iki yazımızda Kur'an-ı Kerim'in dünya ve ahiret dengesi hakkında bize sunduğu bilgilerden bahsedişimiz, aslında seküler anlayış karşısında müminin tavrının nasıl olması gerektiğini de bir şekilde ortaya koymaktaydı. Bugünkü yazımızda ise dünyevileşme mevzuunu, daha belirgin bir şekilde tasvir etmemize imkan sağlayacağına inandığımız bir diğer bakış açısıyla ele almak istiyoruz. Bu bakış açısının temelinde Son Nebi Hz. Muhammed (sav) Efendimizin sözleri ve uygulamaları bulunmaktadır; ve bu iki temel bilgi kaynağının konuya dair son derece dikkat çekici bilgiler ihtiva ettiğini söyleyebiliriz…

PEYGAMBERİMİZİN ÜMMETİ İÇİN EN ÇOK KORKTUĞU ŞEY NEDİR?

İslam, bir yönüyle fıtrat dini, diğer yönüyle hayat dinidir… Çünkü o, insanın yaratılıştan getirdiği özellikleri görmezden gelmez. Onlarla birlikte insanı "değerli" olarak kabul eder. Yaratılıştan getirdiği özellikleri kınamaz da… Sadece insana bu özelliklerinin farkında olmasını ve bu özelliklerinden olumlu bir şekilde faydalanmasını telkin eder… Öyle ya! Eğer Allah insana mülkiyet sahibi olma arzusu vermeseydi, insan yeryüzünde iskan ve imar çalışmaları yapmaz, mal mülk edinmez ve böylece dünya bayındır bir hale gelmezdi…

Yine İslam hayat dinidir… Hayatın içinde, tam ortasında ve merkezindedir. Yaşanan bir dindir. Bu yönleriyle İslam onu insanlığa tebliğ ve telkin eden son peygamber Hz. Muhammed (sav)'in 63 yıllık yaşantısına, kısacası hayatına yansıyan ve intikal eden bir dindir. Bu nedenledir ki, Resul-i Ekrem (sav) Efendimizi devre dışı bırakmak, "peygambersiz bir din" ve "Sünnnet-i Seniyyesiz bir İslam" projelerini üretip dolaşıma sokanlar hiç şüphesiz İslam'ı, yaşanan hayattan dışlayıp onu kişilerin ruh dünyasında bir maneviyat alanına hapsetmeyi istemektedirler. Bu hale getirilmiş bir din anlayışının ise sekülerizmin zararlı tesirlerinden kendisini koruyacak hangi söylemi ve hangi önerisi kalabilir ki!?..

İşte bu iki önemli hususu öncelikle ifade ettikten sonra gönderilen Kutlu Elçilerin sonuncusu olan Hz. Muhammed'in (sav) hadis-i şeriflerinde hem tüm insanlığa yönelik uyarılarını hem de özellikle ümmetine yaptığı ikaz ve hatırlatmalarını incelemek, tespit etmek ve bir kez daha ortaya koymanın önemli bir iş olduğunu düşünüyoruz. Çünkü Son Peygamber'in, insanlığı da kendisine inanan müminleri de hem insan fıtratı hem de insanların karşılaşacağı farklı inanç ve anlayışlar konusunda bilgisiz ve donanımsız bırakması düşünülemezdi… Nitekim de öyle oldu. Hayatı, bir diğer ifadeyle Sîret'i; söz ve davranışları yani Sünnet'ini incelediğimizde Sevgili Peygamberimizin (sav) zaman zaman ümmeti hakkında korktuğu şeyleri dile getirmiş ve uyarılarda bulunmuştur. Onun ümmeti için en çok korktuğu şeylerden biri de dünyevileşme"dir; yani nâm-ı diğer sekülerleşme…

Dilerseniz bir Asr-ı Saadet hatırasıyla tam da hayatın içinden bir örnek vererek, Peygamberimizin bu endişe ve korkusunu hangi ifadelerle dile getirdiğine bakalım.

Bahreyn'den toplanan vergileri Medine'ye getirmek üzere görevlendirilen Ebu Ubeyde b. Cerrah (ra) bir sabah namazı vakti Medine'ye dönmüştü… Sabah namazına yetişen Ebu Ubeyde, namazını kıldıktan sonra dışarı çıktığında cemaat de onunla birlikte çıkmış ve merakla neler getirdiğini öğrenmek istemişlerdi. Bir süre sonra mescidden çıkan Peygamberimiz (sav) onların bu meraklı ve heyecanlı hallerine tebessüm ederek şöyle demişti:

"Zannediyorum ki, sizler Ebu Ubeyde'nin Bahreyn'den bir şeyler getirdiğini duydunuz" Sahabiler: "Evet Yâ Resulallah" deyince, şöyle devam etti Kutlu Nebi:

"Sevinin ve sizi sevindirecek daha pek çok nimetlerin geleceğini bilin. Allah'a yemin ederim ki, benim bundan sonrası için sizin fakirliğe düşeceğinizden yana bir korkum yok… Fakat ben, sizden önceki ümmetlerin önüne dünya nimetlerinin yayıldığı gibi sizin de önünüze bu nimetlerin serildiği günlerin gelmesinden ve onların bu dünya nimetleri için adeta yanıp tutuştukları gibi sizin de bunları elde etmek için arzu ve tutkuyla yarışmanızdan korkuyorum. Ve ben bu nimetler sebebiyle onların helak oldukları gibi sizin de helak olmanızdan korkuyorum!.."

İşte Peygamberimiz sonu ister fizikî, ister ahlakî, ister manevî yönden olsun toplumun helâkine sebep olacak bir kayıptan, yok oluştan endişe edip korkmuştu… Görünen o ki, zaman Kutlu Nebi'yi haklı çıkarmıştır. Zira artık sanal bir dünya oluşturarak arsaların pazarlandığı ve adeta kapış kapış satın alındığı günlere geldik… Gerçekte var olmayan ama bir gözlük sayesinde varmış gibi gösterilen bu sanal dünyanın emlak piyasasında, Müslüman işadamlarının da var olduğu şu ortamda, kaynaklarımızda sahih bir hadis-i şerif olarak aktarılan "Her ümmetin sınanacağı bir fitne'si (sınavı alanı/sınav konusu) vardır. Ümmetimin fitnesi ise (sınavı) mal ile olacaktır." uyarısıyla Sevgili Peygamberimiz (sav) acaba nelere dikkat çekmekteydi?..

Gelecek yazımızda devam etmek üzere sağlık ve afiyetler dileğiyle…

Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN