Arama

Biz fethi kutladık Yunanlar yas tuttu

İstanbul’un fetih kutlamaları 1911’den itibaren düzenli olarak yapılıyor. Türkler fethi kutlarken Yunanlar kiliselerde ayin düzenleyip, adalardaki Rumlar ise bayraklarını yarıya indirmişlerdi.

Biz fethi kutladık Yunanlar yas tuttu
Yayınlanma Tarihi: 31.5.2020 10:31:48 Güncelleme Tarihi: 31.05.2020 10:36

Dünya tarihinin en önemli hadiselerinden biri olan İstanbul'un fethi, modern tarzda ilk defa İhtifalci Mehmed Ziya Bey'in girişimleriyle 1911'de kutlandı. Ancak fetih günü, bu tarihten önce de insanların zihninde önemli bir yer tutmaktaydı. Fethin yıl dönümlerinde zaman zaman İstanbullular şehidlerin, gazilerin ruhları için hayır ve hasenat yapıp, Kur'ân-ı Kerim okurlardı. 17. yüzyılda yaşayan Evliya Çelebi de, II. Mehmed'in İstanbul'a ayak bastığı günün, halk arasında "Yevm-i Kudûm" olarak adlandırıldığını söyler. Yine 19. yüzyıl başlarında Rus deniz subayı Nikolay Klement, insanların fetih gününü unutmadıklarını, Boğaz'da "Tatlı Su" adlı bir yerde bayram düzenlendiğini anlatır. Coşkun Ünsal, Vahdettin Engin, Coşkun Yılmaz ve Ali Şükrü Çoruk araştırmalarında İstanbul'un fetih kutlamalarını anlatırlar.

İZİN VERİLMEYEN KUTLAMA

Fetih gününün modern anlamda kutlanılmasıyla ilgili ilk teşebbüsler 1900'e kadar gider. Nitekim İhtifalci Mehmed Ziya Bey'den önce Ahmed Rasim Bey ve Nazif Sarurî Bey, Servet Gazetesi'nde 29 Mayıs 1900'de kaleme aldıkları yazıda, fetih kutlamalarına dikkati çekerler. Ahmed Rasim Bey, II. Abdülhamid'den üç şeyin özellikle yâd edilmesini ister ki bunlardan biri de İstanbul'un fethidir. Ancak II. Abdülhamid, hükümdarlığı döneminde İstanbul'un fethinin kutlanmasına müsaade etmemişti. Tahttan indirildikten sonra 1914'teki fetih kutlamaları sırasında neden müsaade etmediğini de şöyle açıklar: "Biz, İstanbul'u Rumlar'dan zabtettik... Fetih günü onlar matem tutmak isterler... Biz tezahürde bulunursak onların hissiyatını rencide ederiz... Benim zamanımda bir kere İstanbul'un fethi günü merasim yapmak istediler... Ben buna hissiyat noktasını nazara alarak müsaade etmedim... Bunlar hikmet-i hükümettir, çünki her hükümet tebaasının hepsinin hissiyatını da rencide etmemeğe çalışmalıdır... Her nedense biz kendi kendimize mesele çıkarıyoruz..."

İLK CUMA NAMAZI ESAS ALINDI

Osmanlı dönemindeki fetih kutlamalarında fetih günü değil, fetihten sonra Ayasofya'da eda edilen ilk cuma namazı esas alındı. Nitekim düzenlediği anma törenlerinden dolayı "İhtifalci" lakabını alan Mehmed Ziya Bey, modern anlamda ilk defa 1911'de icra edilen törenlerle ilgili "Fatih'in İstanbul'da ilk cuma namazını eda ettiği günü başlangıç noktası olarak kabul ettik" demektedir. O dönemde Osmanlı topraklarında Hicri ve Rumi takvimler kullanılırdı. 29 Mayıs Rumi takvime göre 11 Haziran'a denk gelmekteydi. Osmanlı dönemindeki fetih kutlamaları ise Miladi 11 Haziran'dan sonraki ilk cuma günü icra edilirdi.


FETİH KUTLAMALARI

İlk defa 16 Haziran 1911 Cuma günü icra edilen törene sadece Hadika-i Meşveret Mektebi katılmış, tören oldukça sönük geçmişti. 14 Haziran 1912 Cuma günü icra edilen ikinci törene ise Hadika-i Meşveret Mektebi'ne ek olarak İstanbul Sultânîsi ve Tefeyyüz Mektebleri katıldı. 1913'te tören yapılıp yapılmadığıyla ilgili herhangi bir bilgi mevcut değildir. 11 Haziran 1913 Çarşamba günü Sadrazam Mahmud Şevket Paşa'nın öldürülmesinden dolayı kutlanmamış olabilir.

Fetih kutlamalarıyla ilgili ilk resmî tören, 12 Haziran 1914 Cuma günü yapıldı. Törene İstanbul'da bulunan ortaokullardan liselere kadar pek çok mektep talebesi ve öğretmenler, başta İttihat ve Terakki cemiyeti mensupları olma üzere büyük bir kalabalık katıldı. Tören, Ayasofya'da cuma namazının eda edilmesiyle başlamış, Fatih Camii'ne kadar mızıka eşliğinde bayraklarla süslenmiş caddelerde yüründü. Fatih Camii'ne varılınca başta Bahriye Nazırı Cemal Paşa ve Mehmed Ziya Bey olmak üzere pek çok kişi ateşli konuşmalar yaptılar. Kutlamalara Ermeni ve Yahudi tebaa da katılmış, kürsüden kendilerine hassaten teşekkür edilmiştir.

1914'ten sonra 11 Haziran 1915, 16 Haziran 1916, 15 Haziran 1917 Cuma günleri genel olarak aynı şekilde tören icra edildi. 1918'e gelindiğinde kutlamanın günüyle ilgili bir düzenleme yapıldı. Bu manada Miladi 29 Mayıs 1918 Çarşamba fetih günü kabul edildi, 31 Mayıs 1918'de de tören yapılacağı duyuruldu. Ancak gece Fatih semtinde çıkan yangından dolayı tören iptal edildi. İstanbul, 6 Ekim 1923'e kadar işgal altında kaldı. Bu tarihten sonra, fetih yerine 6 Ekim'de İstanbul'un kurtuluşuyla ilgili törenler icra edildi. Fethin 500'üncü yılı olan 29 Mayıs 1953'te tekrar icra edilmeye başlanan törenler, günümüze kadar bazı yıllarda büyük kutlamalar yapılarak geldi.

Yunanistan'da ayin yapılıp, Adalar'da bayrak yarıya indirildi

1912'DE "İstanbul'un düşüşü" münasebetiyle Yunanistan ve Girit'te kilisede ayin yapıldı. Yunanistan'daki ayine başta Prens Nikola olmak üzere devlet adamları ve büyük bir kalabalık katıldı. Bu ayin ve ayinden sonraki günlerde Atina matbuatında Türklerle ilgili yapılan yorumlar Osmanlı yetkililerince devlete rapor edilmiştir.

12 Haziran 1914 Cuma günü İstanbul'da kutlamalar yapılırken Adalar Belediye Reisi Yanko Efendi, matem için bayrağı yarıya indirmişti. Bu durum haber alınır alınmaz Şehremaneti harekete geçti ve suçlular hakkında soruşturma başlatıldı. Meselenin tetkiki için Adalar'da incelemelerde bulunan Müfettiş Fehmi ve Nedim Bey, Adalar Belediyesi'nde ciddi bazı yolsuzluklar olduğunu da ortaya çıkardılar.

İstanbul'un dışındaki fetih kutlamaları

FETİH, Edirne'den Bursa'ya, Çanakkale'den Diyarbakır'a pek çok farklı yerde de kutlanmış, İstanbul'a tebrik telgrafları çekilmiştir. 1914 ve 1915'te Üsküdar'da fetihle ilgili anma toplantıları yapıldı. Bunlardan 3 Temmuz 1914'teki İstanbul'un fethinden sonra Ayasofya'da kılınan ilk cuma namazında hutbeyi okuduğuna inanılan ve Üsküdar'da medfun bulunan İbrahim Fakih adında bir şahsiyetle ilgilidir. 25 Haziran 1915'te ise fethe yaptığı katkıların ön plana çıkarıldığı Akşemseddin adına bir ihtifal tertip edildi.

Erhan Afyoncu - Sabah

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN