Arama

  • Anasayfa
  • Sağlık
  • Sağlıklı yaşlılığın yolu sağlıklı gençlikten geçiyor

Sağlıklı yaşlılığın yolu sağlıklı gençlikten geçiyor

SBÜ Sağlıklı Yaşlanma Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü Özkaya, sağlıklı bir yaşlılığın, sağlıkla ve düzenli yaşanmış bir gençlikle ve hatta çocuklukla başladığını belirtti.

Sağlıklı yaşlılığın yolu sağlıklı gençlikten geçiyor
Yayınlanma Tarihi: 2.10.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 02.10.2018 13:09

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Sağlıklı Yaşlanma Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü Doktor Öğretim Üyesi Hilal Özkaya, Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, giderek yaşlanmakta olan dünya nüfusunun, buna yönelik eylem planları yapılmasını, sosyoekonomik, tıbbi önlem ve uygulamaların hızla hayata geçirilmesini zorunlu kıldığını söyledi.

Küresel bir halk sağlığı sorunu olan bu duruma dikkati çekmek için Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Sağlık Örgütü ve diğer uluslararası kuruluşların pek çok girişimde bulunduğunu aktaran Özkaya, bunlardan birinin de 1990'da BM tarafından genel kurulda kabul edilen Dünya Yaşlılar Günü olduğunu aktardı.

Hilal Özkaya, her yıl 1 Ekim'de çeşitli etkinliklerle sağlıklı, başarılı yaşlanma konusunun gündeme taşındığına işaret ederek, artan yaşlı nüfusla beraber, yaşlandıkça artan kronik hastalıkların ve başkasının yardımına, bakımına ihtiyaç duyma halinin, yaşlanmakta olanları, yöneticileri ve sağlık profesyonellerini endişelendirdiğini vurguladı.

Sağlıklı yaşlanmayla ilgili yapılan bilimsel çalışma ve analizlerin, sağlık teknolojilerinde ilerlemelerin, sağlıklı erişkinlerin yaşlılıklarını da sağlıklı geçirmesine katkıda bulunabildiğini ifade eden Özkaya, şunları kaydetti:

"Yaşlanmak, hastalık, başkasına bağımlı hale gelme ve yalnızlıkla eşdeğer bir durum olarak kabul edilmemelidir. Bu amaçla kullanılan 'Başarılı Yaşlanma' uygun bir tabir olup, yaşlının sosyoekonomik, fiziksel ve zihinsel esenliğini içermektedir. Yaşlının hayata fiziksel ve sosyal olarak aktif katılımı, tüm bunlar içinde belki en önemli başarılı yaşlanma faktörlerindendir. Artan yaşla beraber, bazı fiziksel ve sosyal kısıtlılıklar kaçınılmaz olsa da yaşlılıkta oluşan fizyolojik değişikliklere uygun fiziksel aktiviteler geliştirmek, yaşlılığın getirdiği sosyal izolasyon durumuna yenik düşmeyip komşu, akraba görüşmeleri gibi küçük sosyal çevresinde ve dernek faaliyetleri, sosyal organizasyonlar gibi toplum yararına daha büyük sosyal organizasyonlarda yer almak beynin, kalbin düzenli çalışmasını ve vücut kaslarının aktif kalmasını, psikososyal iyilik halinin devamını sağlamaktadır. Yaşlı ebeveynler, ömürlerinin sonuna dek hayatın içinde bulunmalı veya tutulmalıdır."

"KENDİ EVİNDE YAŞAMAK VE EVLİ OLMAK BAŞARILI YAŞLILIĞI OLUMLU ETKİLİYOR"

Doktor Öğretim Üyesi Hilal Özkaya, üniversitelerinde gerçekleştirdikleri bir çalışmanın ilk sonuçlarında, kendi evinde yaşamanın ve evli olmanın, başarılı yaşlanma alt kategorilerinden olan sorunlarla mücadele etmeyi, uyumsal başa çıkmayı ve hayata bağlılığı olumlu, evlatların evinde yaşamanın ve eş vefatının ise olumsuz etkilediğinin görüldüğünü aktardı.

"Aslında evladın evinde kalmak, daha sosyal, kalabalık bir ortamın getireceği olumlu bir uygulama gibi gözükse de burada olumsuz gözüken sonucun, yaşlının çocuklarının evinde yaşarken kendi evindeki gibi bağımsız hareket edememesi, pasifize olması veya edilmesinden kaynaklandığını düşünmekteyiz." diyen Özkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir şeyleri başarabiliyor olma ve üretken kalma mutluluğunun' yaşlıyı da iyi hissettiren bir duygu halidir. Yaşla beraber görülme sıklığı artan osteoartroz (eklemlerde kireçlenme), osteoporoz (kemik erimesi) gibi aktiviteyi kısıtlayan durumlarda, gerekli ve uygun tıbbi müdahalelerden 'bunlar yaşlılığa bağlı, hastalığınla yaşamalısın' denilerek kaçınılmamalıdır. Yaşlı olmanın tedavinin esirgenmesini gerektirmediği, sağlık ekonomisi açısından genç hasta kadar yaşlıya da uygun tedavi veya tıbbi müdahalenin uygulanmasının evrensel bir insan hakkı olduğu unutulmamalıdır."

"BAŞARILI YAŞLANMANIN ETKENLERİNDEN BİRİ DE FİZİKSEL İYİLİK HALİ"

Özkaya, yaşlının düzenli bir günlük rutini ile yemek ve su içme saatlerinin düzenli olmasının, uyku saatlerine riayet edilmesinin en az genç yetişkinlerdeki kadar önemli olduğunu vurgulayarak, "Fiziksel olarak aktif bir gün geçiren yaşlının gece kaliteli bir uyku uyuması da beklenen bir sonuçtur. Ancak gündüzü pasif ve durağan geçiren, devamlı dinlenme pozisyonunda, oturan bir yaşlıda gece uykusuzluğu sürpriz değildir." diye konuştu.

Yaşlılıkta sağlıklı bir uyku süresinin genç erişkinlerle hemen hemen aynı olduğunu, yaşlıların daha erken uyuyup erken uyanmasının ise aradaki farklılığı oluşturduğunu anlatan Özkaya, yaşlının gece uykusundaki bu değişime özen gösterilmesini gerektiğini belirterek, gündüz yaklaşık 1 saat kadar ara uykusu uyunabileceğini, uzun süren gündüz uykuları için ise gerekirse hekime başvurulmalısını önerdi.

SBÜ Sağlıklı Yaşlanma Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü Doktor Öğretim Üyesi Hilal Özkaya, sağlıklı, başarılı yaşlanmanın etkenlerinden birinin de fiziksel iyilik hali olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sağlıklı gözüken, fiziksel rahatsızlığı ve şikayeti olmayan yaşlılar da yaşlarına uygun olarak en az yılda bir kez düzenli hekim kontrolünden geçirilmeli, böylece sinsice ilerleyebilecek pek çok hastalık erken evrelerinde yakalanabilmelidir. Unutulmamalıdır ki sağlıklı bir yaşlılık, sağlıkla ve düzenli yaşanmış bir gençlikle ve hatta çocuklukla başlar. Bu yüzden henüz gençken kötü alışkanlıklardan uzak olmak, hayat kalitesini sağlayan fiziksel ve sosyal iyilik halini yakalamak, aile ve diğer sevilenlerle geçirilen ve üretken bir ömür, sağlıklı ve başarılı yaşlılığın da en büyük belirteçlerindendir."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN