Arama

Anadolu Rock müziğinin babası: Cem Karaca

Rock’n Roll sevdasıyla başladığı müzik hayatını, askerdeyken duyduğu saz sesinden etkilenerek Türk müziğiyle harmanlayan bir isim: Türk Rock müziğinin devi Cem Karaca. Yabancı şarkılarda aradığı özünü, türkülerde bularak, Anadolu Rock müziği türünün ilk yorumcularından biri oldu. İyi bir ses sanatçısı, besteci, tiyatrocu ve sinema oyuncusu olan Cem Karaca, yaşamı boyunca hafızalarımıza yer eden birçok esere imza attı. Çevresindekilere sık sık “Allah canımı ya sahnede alsın ya da kral yatağımda” diyen duayen sanatçı, 14 yıl önce bugün aramızdan ayrıldı. Vasiyeti ise, alkışlarla değil; tekbirlerle uğurlanmaktı…

Anadolu Rock müziğinin babası: Cem Karaca
Yayınlanma Tarihi: 8.2.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 08.02.2018 14:38

Türk rock müziğinin duayeni Muhtar Cem Karaca, 5 Nisan 1945 yılında İstanbul'da doğdu. Annesi Türk tiyatrosunun ünlü isimlerinden Toto Karaca, babası ise Mehmet Karaca idi.


TİYATRO SAHNELERİNDE GEÇEN BİR ÇOCUKLUK

Toto Karaca; Ermeni kökenliydi ve asıl ismi İrma Felekyan'dı. Mehmet Karaca ise bir Azeri türküydü. Toto Karaca İran kökenliydi, bu nedenle de eşi Mehmet ile ilk evliliklerini İran konsolosluğunda yapmışlar, Türk yasalarına dönük ikinci evliliklerini ise, Cem Karaca doğduktan sonra gerçekleştirmişlerdi. İkisi de başarılarını kanıtlamış, aranan, sevilen iki tiyatro sanatçısıydı. Cem Karaca, bu yüzden sahne tozunu yutarak büyüdü.


Orta öğrenimini Robert Koleji'nde yapan Cem Karaca sanatçı bir çiftin çocuğu olduğundan müziğe doğuştan yetenekliydi. Müzik ile ilk tanışması, annesinin teyzesi Rosa Felegyan'ın Cem Karaca'ya piyano notaları ve piyano nağmeleri öğretmesi ile olmuştu.

BABASI MÜZİSYEN OLMASINA KARŞI ÇIKMIŞTI

Sanatçı bir ailenin ferdi olduğu halde aklında sanatla uğraşmak yoktu. Büyüyünce ne olacaksın sorusuna ya doktor olacağım derdi ya mühendis. Baba Mehmet Karaca'nın ise tek evladı üzerinde bambaşka hayalleri vardı; ona göre Cem, büyüdüğünde hariciyeci olacaktı.

Kolej yıllarındayken dünyadaki popülaritesini arttıran rock müziğine ilgi duydu. Kız arkadaşlarını etkilemek için ve arkadaşlarının istekleri doğrultusunda dönemin rock starlarının şarkılarını söyledi. Karaca'nın sesinin güzelliğini keşfeden ise, annesi Toto Karaca'ydı.


O yılların da etkisiyle Elvis Presley dinlemeye başladı. Gün geçtikçe müzik zevki rock'n roll üzerinde yoğunlaşıyordu. 17 yaşına geldiğinde Beyoğlu Spor Kulübü'nde o zamanki adıyla çay denilen bir partide arkadaşlarının ısrarıyla sahneye çıktı. Artık müzik hayatına profesyonel olarak devam etmek istiyordu. Babası Mehmet Karaca, oğlunu müzik sevdasından vazgeçirmek istiyor, konserlerinde onu yuhalatmak için adam tutuyordu; ancak, Cem Karaca bu konuda babasından daha inatçı çıkmıştı.


ROCK'N ROLL'DA BULAMADIĞINI BİR SAZDA BULDU

1963 yılında lisedeki arkadaşlarıyla kurduğu Dinamitler grubu dağıldı. Cem Karaca yılmadı. 1965 yılında Jaguarlar'la çalışmaya başladı. General Çöpçatan, Zoraki Diktatör gibi tiyatro oyunlarında oynadı. Aynı yıl ilk evliliğini tiyatro oyuncusu Semra Özgür ile yaptı.

Nikâh defterine imzayı attıktan sadece üç gün sonra asker olarak Antakya'ya gitti. Artık 121. Jandarma er eğitiminin bir eriydi. Askerde bir ses duydu, bu sesten çok etkilendi. Bir askerin çaldığı sazın ritmi onu kendinden geçirdi. Rock'n Roll'da bulamadığı özünü bulmuş, kararını vermişti. İstanbul'a döndüğünde şarkılarını artık Türkçe şarkı söyleyecek ve derdini türkülerle anlatacaktı.


VE ANADOLU ROCK DOĞUYOR…

1967 yılında askerliğini bitirip İstanbul'a döndüğünde yolu Mehmet Soyarslan'ın kurduğu Apaşlar grubu ile kesişti. Sonunda su çatlağını bulmuş, ülkenin en iyi gruplarından biri ortaya çıkmıştı. Anadolu Rock parçalarını seslendiren grup 1967 yılında katıldıkları Altın Mikrofon yarışmasında katıldı.

Apaşlar grubunun ünü arttıkça, turneler de ardı ardına gelmeye başladı. Anadolu'nun hemen her yerine gittiler. Ama seslerini yurt dışında da duyurmak isteyen grup, plak yapmak için on beş günlüğüne Almanya'ya gitti.

Cem Karaca 1968 yılında, oyuncu Meriç Başaran ile ikinci evliliğini yaptı. O yıl Türkiye'ye merhaba konseri ile yurtlarına dönen grup, Almanya'da kaydını yaptıkları Resimdeki Gözyaşları isimli besteleriyle büyük yankı uyandırdılar.

SİYASET, MÜZİĞİNİ DE ETKİLEDİ

Dünyada esen 68 rüzgârı, Cem Karaca'yı da etkilemiş, Cem Karaca grubu politik bir yöne çekmek istemişti. Ancak grubun kurucusu Mehmet Soyarslan bunu kabul etmedi. Grup 1970 yılında "Bu son olsun", "Felek beni" plağını çıkardı ve ardından dağıldı.

Grubun dağılmasının ardından Cem Karaca, Apaşlar grubunun baş gitaristi Seyhan Karabay ile Kardaşlar grubunu kurdu. 1970 yılının Kasım ayında Kardaşlar grubu Dadaloğlu/ Kalender 45'liğini çıkardı. Sözleri halk ozanı Dadaloğlu'ndan alınan Dadaloğlu, Cem Karaca'nın, Resimdeki Gözyaşları'ndan sonra ikinci hit parçası oldu. Kardaşlar'ın bu plakları o kadar beğenildi ki 1971'de Almanya'ya gittiler ve 4 tane 45'lik kaydettiler.

12 Mart Muhtırası olduğunda Cem Karaca, konser için Almanya'daydı. Fikirleriyle desteklediği müziği siyasetçiler tarafından da bilindiği için bir süre Almanya'da kaldı. Hakkında bir işlem yapılmadığını gördüğünde ise Türkiye'ye geri döndü.


DURAKSIZ BİR SANAT YOLCULUĞU

Cem Karaca, 1972 yılından itibaren Anadolu Rock'ın en güçlü temsilcilerinden olan Moğollar ile iki sene çalıştı. Bu iki sene içinde bugün bile dilden dile dolaşan "Namus Belası" şarkısına imza attılar.

Gruplar değişiyor, ama Cem Karaca'nın çıktığı o uzun sanat yolculuğu devam ediyordu. Daha sonra, Cem Karaca'nın müzik yolculuğu Dervişan'la devam etti. 1974'te seslendirdiği "Tamirci Çırağı"yla, Cem Karaca, sahnede tiyatral yeteneğini kullanıyor, bu şarkıyı söyleyeceği zaman sahneye çırak elbisesi giyerek çıkıyordu.

Bu dönemde, Cem Karaca'yı çok mutlu eden bir olay yaşandı. Üçüncü evliliğini yaptığı Feride Balkan'dan Emrah adında bir oğlu oldu. Karaca'nın yolu 1978 yılında Dervişan'la da ayrıldı.

Cem Karaca yol ayrımına girdiği arkadaşlarına küsmüyor, beraber yola çıkacağı başka dostlar ediniyordu. Adını Türkiye'nin iki ucu olan Edirne ve Ardahan'dan alan Edirdahan grubunu kurdu. Komplekssiz, halka en kestirmeden ulaşmayı hedefleyen bir müzik adamıydı.


DARBENİN ARDINDAN 8 YIL VATAN HASRETİ ÇEKTİ

Yıllar geçiyor ama Türkiye'de siyasi dengeler bir türlü yerine oturmuyordu. Silahlı çatışmalar ve kutuplaşan kentler, okullar ve sokaklarla siyasi dengeler bütünüyle kanla yıkanmıştı. Darbenin ayak sesleri duyuluyordu. Almanya'ya gittiği bir konser sırasında Türkiye'de 1980 Askeri Darbesi oldu.

Artık sokaklarda turne otobüsleri değil, tanklar geziyordu. Cem Karaca da 1978 yılında çıkardığı 1 Mayıs plağında komünizm propagandası yaptığı için arananlar arasındaydı.

Onun için, Almanya'ya gitmek ve orada yaşamak kolaydı belki, ancak dönememek çok zordu. Cem Karaca hayatı boyunca Almanya'da yaşamayacağını anlamıştı. Tıpkı yaptığı müzik gibi bu toprakların, Anadolu'nun çocuğuydu. 1985 yılında, Münih'te dönemin Başbakanı Turgut Özal'la buluştu ve Özal'ın girişimleri sonucunda Almanya'da kaldığı 8 yılın ardından vatanına döndü.

1987 yılında havaalanına indiğinde tedirgin ama mutluydu. Cem Karaca vatanına dönmüştü ama sıkıntılar bitmemişti. Kimi çevreler onu Turgut Özal'dan destek istediği için dönek olmakla suçluyordu. Sonunda yakın arkadaşları Cahit Berkay ve Uğur Dikmen'le bir albüm çalışması yapıp kendisine dönek diyenlere bir şarkıyla cevap verdi.
"ALLAH YÂR" ŞARKISIYLA BAZI ÇEVRELERİN HEDEFİ OLDU

Aktif müzik yaşamına 1993 yılından sonra bir süre ara verdi. 1994'te TRT yayınlanan Rap Rap programını sundu. 1995'te Flash TV'de Cem Karaca Show'u, 96'da ise Efendime Söyleyeyim programını sundu. 1997 yılında beş yıllık aradan sonra albüm çalışmalarına geri döndü ve Ağır Roman filmi için Resimdeki Gözyaşları'nı bir kez daha kaydetti.
1999'da Cahit Berkay, Ahmet Güvenç'in desteğiyle Bindik Bir Alamete isimli albümünü çıkardı. Bu albümde çok tartışılacak, geçmişteki parçalarından farklı bir şarkıya imza attı. Bestesi ve sözleriyle bir ilahiyi andıran "Allah Yar" şarkısıyla kimi çevreler yine Cem Karaca'yı yolundan dönmekle suçladı.

Cem Karaca ise, önyargılarla mücadeleyi ve suçlamaları bir kenara bırakmış, kendisini şarkılarına adayarak, açık hava konserleri vermeye başlamıştı. Öyle ki, ölümünden on gün önce yine sahnedeydi.


TEKBİRLERLE UĞURLANDI: "ALLAH CANIMI YA SAHNEDE ALSIN YA DA KRAL YATAĞIMDA"

Cem Karaca, yaşadıklarından, kendisi hakkındaki söylemlerden çok yorgundu. Ölümünü hissetmişçesine sık sık "Allah canımı ya sahnede alsın ya da kral yatağımda" diyordu. 8 Şubat 2004 yılında büyük sanatçı Cem Karaca solunum ve kalp yetmezliği nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Kalbi yaşadıklarına dayanamayan büyük sanatçı, doktorların 40 dakikalık müdahalesine olumlu yanıt veremedi.

Cem Karaca'yı suçlayan, onunla aynı görüşü paylaşmayanlar bile, son yolculuğunda Cem Karaca'yı yalnız bırakmadı. Cem Karaca vasiyeti üzerine alkışlarla değil, tekbirlerle uğurlandı. Babası ve annesinin mezarlarının da olduğu Seyyid Ahmed Deresi Mezarlığı'na defnedildi.

Fikriyat

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN