Kur’an-ı Kerim’de adı geçen savaş: Huneyn Gazvesi ⚔
Huneyn Gazvesi, Kur'an-ı Kerim'de adı geçen savaş iki savaştan biridir. Hevazinliler, öteden beri ticari rekabetin de etkisiyle Kureyş'e karşı bir düşmanlık beslemiş; bu düşmanlık, Kureyş'e mensubiyeti sebebiyle Resul-i Ekrem'e ve onun getirdiği İslam dinine de yönelmişti. Kin ve düşmanlıkları artarak devam ettiği için Hevazinliler, Mekke'nin fethi sırasında Resulullah'ın en önemli hedeflerinden biri haline gelmişti. İslam ordusu Mekke'nin fethinden 17 gün sonra, aralarında müşriklerin de bulunduğu 12 bin askerle yola çıktı. Peki, Huneyn Gazvesi'nin sonucu ne oldu?
Huneyn Gazvesi, adını meydana geldiği mahalden alır; ancak burası tam ve doğru biçimde tespit edilememiştir.
Su kaynaklarından mahrum, çöllerle kaplı bir vadi olan Huneyn'in Mekke'den 10 küsur mil uzaklıkta, deve yürüyüşüyle bir, iki, üç veya dört günlük mesafede bulunduğu şeklinde farklı rivayetler mevcuttur. Tâif yahut Zülmecâz yakınlarında bir vadi olduğunu söyleyenler de vardır
Bu düşmanlık, Kureyş'e mensubiyeti sebebiyle Resul-i Ekrem'e ve onun getirdiği İslam dinine de yönelmişti.
Hevâzinlilerden özellikle göçebe hayatı yaşayan bazı kabileler Hudeybiye Antlaşması'nın yol emniyetiyle ilgili hükümlerini ihlâl ettiklerinden Peygamber Efendimiz üzerlerine bazı küçük seriyyeler göndermişti.
Müslümanların ilk savaşı: Bedir Muharebesi ne zaman gerçekleşti?
Nitekim Mekke'ye karşı yapılacak fetih harekâtının gizli hazırlıklarına dair henüz bir bilgiye sahip bulunmayan Hz. Ebû Bekir'in ordunun nereye gideceği yolundaki sorusuna kızı Hz. Âişe'nin, "Bilmiyorum; belki Süleym, belki Hevâzin, belki de Sakīfliler'e karşı gidecektir" şeklinde verdiği cevap da bunu gösterir.
Bu arada İslam ordusunun keşif birliği Arc bölgesinde onların bir casusunu ele geçirmişti. Casus, Hevâzinlilerin toplandığını ve başlarında kabilenin genç kumandanı Mâlik bin Avf'ın bulunduğunu söyledi.
Mekke'nin fethinden sonra Peygamberimizin Tâif yolu üzerindeki Nahle'de bulunan Uzzâ heykelini yıktırması, aynı âkıbetin kendi putları olan Lât'ın da başına geleceğini düşünen Hevâzin kabilesinin mühim bir kolunu teşkil eden ve Tâif'te yaşayan Sakîfliler'i telâşlandırdı.
Düşman ordusunun kumandanlığını 30 yaşlarındaki Mâlik bin Avf en-Nasrî yapıyordu. Ordugâhını Evtâs'ta kuran Mâlik, Müslümanlarla topyekûn savaşı göze almıştı.
Bunun için tecrübeli kişilerin muhalefetine rağmen askerlerinin kadın, çocuk, mal ve hayvanlarını da yanlarına almalarını emretmişti; böylece onların en değerli varlıklarını savaş meydanında bırakıp kaçmalarına engel olabileceğini düşünüyordu.