Arama

İstanbul'un tarihe damga vuran 10 önemli olayı

Takvim yaprakları 22 Ağustos 1509'u gösterdiğinde, 'Küçük Kıyamet' olarak anılan ve 45 gün süren olayın, İstanbul Depremi olduğunu biliyor muydunuz? Ya da 1954'ü… İnsanlar boğazdan yürüyerek geçtiler. Evet, bildiğimiz boğaz, İstanbul Boğazı. Deniz dondu. Deniz asfalta döndü. Nasıl peki, ne oldu da böyle oldu? Sizler için, binlerce yıldır yerleşime sahne olup on altı yüzyıl boyunca birçok imparatorluğa başkentlik yapan İstanbul'un tarihe damga vuran 10 önemli olayını derledik.

O gün, içine patlayıcı maddeler yerleştirilen bir fayton Abdülhamid'in arabasının yanına bırakılmış, padişahın camiden kapısında görününce Kristofor Mikaelyan adlı Ermeni terörist bombayı 1 dakika 42 saniye sonra patlayacak duruma getirdi. Fakat padişah büyük bir şans eseri, kapı önünde Şeyhülislam Cemaleddin Efendi'yle konuşmaya dalınca süre dolmuş ve bombanın uzağında kalan Abdülhamid kurtulmuştu. Ancak patlamada 26 kişi ölmüş, 58 kişi de yaralanmıştı. Bomba patlayınca, padişahın yanında bulunanlar korkuyla kaçışmış, canlarını kurtarmak için sığınacak yere düşürmüştü. Tehlike geçtikten sonra, saklandıkları yerlerden çıkanlara çok hiddetlenene padişah, töreni yöneten subaya, ''Selam emrini verdir, ne duruyorsun!'' diye de bağırmıştır. Muhafız kıtası hazır ol durumuna geçince, cami kapısına getirilen arabaya binen padişah, ayakta durarak ve arabanın dizginlerini kendi kullanarak Çit Köşkü'ne ulaştırmıştır.

Diğer taraftan suikastçılardan birçoğu yurtdışına kaçmış, Edvard Jorris yakalanmıştır. Başta konuşmamakta direnen, yapılan tahkikatla her şeyin su yüzüne çıktığını gren Edvard Jorris, bütün bildiklerini anlatmıştı. Yakalanan suikastçılar idam cezasına çarptırılmış, ama Edvard bağışlanmıştır. Bu anarşiste 500 altın verilerek, daha sonra Avrupa'da bir Osmanlı ajanı olarak çalışması sağlanmıştır.

  • 4
  • 27
İLK MİLLİ MAÇ GÜNÜ (1923)
İLK MİLLİ MAÇ GÜNÜ 1923

20. yüzyılın başlarında kurulmaya başlayan İstanbul'daki Türk futbol takımları, azınlıkların, işgal güçlerinin ve yabancı ülkelerin takımlarıyla yapılan maçlarda, kendi aralarındaki rekabeti bir kenara bırakarak birbirlerine oyuncu takviyesi yapıyorlardı. Bunun yanında, tarihimizide milli futbol takımı bilinci ve formasının oluşmasında iki güzide takım ve bu takımlarda da iki isim oldukça önemlidir. Bunlar, Türk futbolunun en önemli temsilcileri ve en büyük iki takip takımı olan Fenerbahçe ve Galatasaray kulüpleridir.

1912 yılında Fenerbahçe'den Galib Bey ve Gakatasaray'dan Ali Sami Bey'in başkanlığında yapılan milli futbol maçlarında iki kulüp birbirine oyuncu verebilecek ve sahaya çıkan bu karma takım ''Türk Gücü'' adını alacaktı. Türk Gücü takımının forması kırmızı beyaz olacak ve göğsünde ''ay-yılıdız'' bulunacaktı. Ne var ki savaş yıllarında maç yapacak pek takım bulamayınca bu protokol pek işe yaramadı.

1920 yılında Ali Sami (Yen) Yusuf Ziya (Öniş), Mehmet Burhanettin (Felek) ve Nasuhi Esat (Baydar)İdman İttifakı'nı oluşturdular. Bu ittifak, 10 Mart 1922'de Türkiy İdman Cemiyetleri İttifakı ismini alarak yeni bir yapı kazandı.

Hemen arkasından Yusuf Ziya Bey'in liderliğinde bir milli takım oluşturmak için, İngiliz işgal gücü futbol takımına karşı üç hazırlık maçı yapılarak farklı skorlarla kazanıldı. Diğer taraftan, 23 Nisan 1923 tarihinde, adı geçen ittifakın adı değiştirilerek Türkiye Futbol Federasyonu oldu. Bunun ardından müracaat edilen FIFA, 21 Mayıs 1923 tarihinde TFF'yi üyeliğe kabul etti. Cumhuriyet'in ilanından üç gün evvel, 23 Ekim 1923'te Romanya ile ilk milli maç yapıldı. İstanbul'un ilk stadı olan sekiz bin kapasiteli taskim Stadı'nda yapılan ve 2-2 berabere biten bu özel maçta, milli takımımızda Fenerbahçe'den yedi, Altınordu'dan üç ve Galatasaray'dan da bir futbolcu forma giymiştir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN