İstanbul’un fethi Osmanlı’nın gelişmesini nasıl etkiledi?
İstanbul'un fethi, Peygamberimiz tarafından müjdelenen ve tarihin en önemli hadiselerinden biri olarak kabul edilen bir zafer… Fatih Sultan Mehmet'in gerçekleştirdiği fetih ile "yıkılamaz" denilen surlar yıkıldı ve yeni bir çağ açıldı. Doğu Roma İmparatorluğu'na son veren bu fetih, Osmanlı Devleti'nin temellerini sağlamlaştırdı; Fatih'in canlandırdığı "gaza" anlayışı, kendisinden sonra gelen hükümdarlara miras kaldı. Peki, İstanbul'un fethi Osmanlı'nın gelişmesini nasıl etkiledi?
Önceki Resimler için Tıklayınız
Fatih'in cihanşümul hâkimiyet fikrinin temelleri geniş bir yelpazeden oluşuyordu: Türk-Moğol hükümdarlık geleneği, İslami hilafet telakkisi ve Roma imparatorluk fikri. Fatih, fetihten sonra kendisini Roma İmparatorluğu'nun yegâne varisi sayarak, Bizans İmparatorları ile akraba bütün sülaleleri (Trabzon Rum İmparatorluğu, Mora Despotları vs.) ortadan kaldırmak için faaliyete geçmişti.
Timur'dan sonra canlanan eski Türk gelenekleri bu devirde daha da ön plana çıkarılmıştı. Fatih'in bir torununa Oğuz Han, diğerine ise Korkut ismi verilmesi bu anlayışın ne kadar ön plana çıktığını gösterir. Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşundaki en önemli vasıta olan ve "Fetret Devri" yüzünden bir müddettir aksayan gaza siyaseti de tekrar canlandı.
Fatih kendisini İslam âleminde gazanın en büyük temsilcisi ve İslam dünyasının koruyucusu olarak görüyordu. Büyük oğluna Osmanlı İmparatorluğu'nda gazanın ve fütuhatın en önemli temsilcilerinden Yıldırım Bayezid'in adının verilmesi manalıdır.
En küçük oğluna ise İran'ın en ünlü hükümdarlarından Cem'in adının verilmesi onun hükümdarlık anlayışının sınırlarının ne kadar geniş olduğunu gösterir. Halil İnalcık, Fatih'in şahsında Türk-İran-İslam ve Roma hükümdarlık geleneklerini birleştiren Osmanlı padişahı tipinin doğduğunu belirtir.