Geçmişten günümüze uzanan öyküleriyle üç İstanbul lezzeti
Sirkeci'den Eminönü sokaklarına doğru yürürken karşımıza çıkar Ali Muhittin Hacı Bekir'in dükkanı. Akide şekerleri, lokumları ve şerbetleri ile asırlık tarifleri günümüze ulaştıran bu dükkanın, bir zamanlar Osmanlı'yı yurtdışında temsil eden büyük bir marka olduğunu biliyor muydunuz? Peki ya dost meclislerimizin vazgeçilmezi olan kahvenin ilk kez Kurukahveci Mehmet Efendi tarafından kavrularak satıldığını? Veya Vefa Bozacısı'nın kurucusu Hacı Sadık Vefa'nın bozaya kattığı yenilikleri ve bozasının lezzetindeki büyük sırrı? Geçmişten günümüze uzanan öyküleriyle üç İstanbul lezzetini sizlerle buluşturuyoruz.
Ali Muhittin Bekir ve ailesi 1777 yılında Kastamonu'dan göçerek İstanbul'a yerleşir. İstanbul'a yerleşen Ali Muhittin, oturduğu semt olan Bahçekapı'da bir şekerleme dükkânı açar.
Aynı yıllarda hac yolculuğu da yapan Muhittin Bekir, döndükten sonra "Hacı Bekir" olarak anılmaya başlar.
Bahçekapı'da açtığı küçük dükkânın arka kısmına kurduğu ocakla şeker, lokum gibi ürünler imal etmeye başlar.
Yaptığı şekerlere gül, tarçın gibi tatlar ekleyerek birçok farklı özellikte ürün meydana getirir. Yine dükkânında ürettiği badem ezmesi de çok kısa sürede benimsenir ve hatta bu ürünler saraya kadar ulaşır.
Hacı Bekir'in ürünleri o dönem adeta imparatorluğu temsil eden gıda ürünleri olarak görülür.
Uluslararası arenadan Osmanlı gıda sanayiinin gururu olan Ali Muhittin Hacı Bekir markası 1873 yılında katıldığı uluslararası Viyana Fuarı'nda gümüş ve 1897 Brüksel Fuarı'nda altın madalya kazanır. Hacı Bekir artık dünya markası olmuştur.