Şahi topunun özellikleri 📌Fatih Sultan Mehmet'in çizimlerini bizzat kendisinin yaptığı, İstanbul'u almak için döktürdüğü büyük toplar, 'şahi topu' olarak adlandırıldı. Edirne'de döktürülen bu top, iki ayda İstanbul önlerine getirilmiş ve fetihte kullanılmıştı. Kaynaklara göre Şahi topu diğer toplarla beraber 30 araba 140 öküzle çekilmiş ve devrilmemeleri için 200 nefer görevlendirilmişti. 📌Yapımı üç ay süren topun mühendisliğini Türkler, dökümünü ise Bizanslıların daha önce sınır dışı ettiği Macar Urban adlı bir dökümcü üstlenmişti. Bunun yanında döküm ustası olarak Cenevizli Donar Usta diye bir isim de söz ediliyordu. 📌18 ton ağırlığındaki Şahi topu, 1800 metreye kadar isabetli atış yapabiliyor ve 600 kilogramlık gülle atabiliyordu.Topun namlusu 91.5 cm'di. Evliya Çelebi, Seyahatname'de 'Büyük topun önünde Kıraç Bey kumandasında on bin akıncı süvarisinden mürekkep bir kol gidiyor topu otuz, bazılarına göre elli veya atmış çift öküz müşkülatla çekiyordu.' demişti. Şahi topu diğer topların da öncüsü oldu. Osmanlı ordusunda daha sonra kullanılan büyük toplara da şahi adı verildi. Fatih Sultan Mehmet hayatı hakkında bilgiler 📌1464'te Fatih Sultan Mehmet toplardan kırk iki tanesini Çanakkale Boğazı'nın savunması için Çanakkale Boğazı'na gönderdi. Yüzyıllarca kullanılmadan kalan toplar 1807 yılında İngiliz donanmasına karşı kullanılmış ve beklenenin aksine kusursuz şekilde çalışan toplar bir İngiliz gemisini vurmuş ve 60 denizciyi etkisiz hale getirmişti. Şahi topları günümüzde nerelerde sergilenmektedir? Günümüzde Fatih döneminden 6 tane top kaldı. Bunların en büyüğü olan ve İstanbul'da, Boğazlar'da kullanılan 'şahi' bugün İngiltere'dedir. Fatih Sultan Mehmet döneminde yapılan şahi toplarından biri 4 asır önce İngilizlerin ısrarıyla 1868'de Sultan Abdülaziz tarafından Kraliçe Victoria adına İngiltere'ye hediye edildi. Bu şahi top, günümüzde İngiltere'nin Portsmouth şehrinde Fort Nelson Kalesi'nde sergileniyor. Topların bir diğeri de İtalya'dadır. Diğer toplar ise Harbiye'deki askeri müze bahçesinde olup bunların çapı daha küçüktür. 📌Sultan'ın isteğiyle Venedik'ten gelen Ressam Gentile Bellini, İstanbul'da kaldığı yaklaşık 15 ay zarfında birçok eser yaptı. Bunlardan en mühimi de şüphesiz Fatih'in portresiydi. Fatih Osmanlı'da ilk portresini yaptıran padişahtı. 📌Gentile Bellini, 1479 yılında yanında iki yardımcısı ve sanatkâr ile birlikte yola çıktı ve eylül sonlarında İstanbul'a ulaştı. Bellini, Osmanlı payitahtında çok iyi karşılandı ve Topkapı Sarayı'nda itibarlı bir misafir olarak ağırlandı. 📌Fatih'in, saltanatının son yıllarında portresini yapması için İstanbul'a davet ettiği ressam 15-16 ay kadar Osmanlı başkentinde yaşamıştı. Bu süre içinde Fatih'in değişik portrelerini resmettiği gibi, Topkapı Sarayı'nın duvarlarını da süslemiş, İstanbul'daki eski eserlerin çizimlerini yapmıştı. Gentile Bellini kimdir? Bellini Fatih Sultan Mehmet portresi nerede? Tablo neyi simgelemektedir? 📌Gentile Bellini'nin 'Fatih' adlı tablosu en önemli tablolarından biridir. Tabloda sultan süslü bir kemerin içinde kürklü kaftanı ve sarığı ile bir büst olarak oturtulmuştur. Kemeri taşıyan mermer taban, zengin ve süslü işlemelere sahip bir kumaş ile örtülerek görsel içerik güçlendirilmiş ve padişahın gücü vurgulanmıştır. 📌Tabloda Sultanın sağ ve sol taraflarında 6 taç yer alır. Bu taçlar yaygın kanaatin aksine fethedilen devletleri sembolize etmiyor; Fatih'in atalarını ifade ediyor. Bunların üçü Osman Gazi, Orhan Gazi ve I. Murad, emir unvanına sahipti; diğer üçü ise 1395 yılında Mısır Halifesi tarafından Yıldırım Bayezid'e verilen sultan unvanını taşıyordu. Tablo günümüzde nerede sergilenmektedir? Eser, günümüzde Londra'da, National Gallery koleksiyonunda sergileniyor. 📌Topkapı Sarayı arşivinde bulunan çok eski ve bir çocuk tarafından kullanıldığı anlaşılan bir deftere uzun yıllar kimse ilgi göstermedi. Bu defterin sahibi çocuk, yıllar sonra bir çağı kapatıp yeni bir çağ açacak olan Fatih Sultan Mehmet'in ta kendisiydi… 📌Topkapı Sarayı'nda bulunan bu defter en sonunda bir ilim adamının ilgisini çekti. 1940'lara doğru geleneksel Türk sanatları ve kültürüne büyük katkılarda bulunan Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver'in dikkatini çekti ve Ünver kaynağı konusunda bir türlü emin olamadığı bu defteri uzun aralıklarla gözden geçirdi. 📌Süheyl Ünver, 20 yıl emin olamadıktan sonra sonunda 1961 yılında bu defteri 'Fatih'in Çocukluk Defteri' adlı bir çalışmasıyla ilan etti. Topkapı Sarayı arşivinde bulunan defter Fatih Sultan Mehmed'e dair bilinen en eski belgeleri de içermektedir. Şair sultanlar içerisinde divanı olan ilk padişah: Fatih Sultan Mehmet 📌Defterde bazıları yarım çizilmiş olan tuğralardan açıkça Mehmed b. Murad Han namı okunmaktadır. Dolayısıyla padişah adayı olan Şehzade Mehmed'in, ileride kullanacağı tuğralarını çizdiği tahmin olunmuştur. Fatih'in çocukluk defterinde neler yer almaktadır? 📌Defterde pek çok ilgi çekici detay bulunmaktadır. Tamamlanmış veya eksik pek çok tuğra denemesi, o dönemin eserlerinde rastlanan türden pek çiçek motifi, at başları, baykuş, leylek, kartal çizimleri, kanat şeklinde desenler, Fatih'in hocalarının ve o dönem etrafında gördüğü kimselerin karikatürleri, sarıklı yüz çizimleri, Hristiyan portreleri, eski Türkçe alfabe, Yunan alfabesi-Farsça beyitler mevcuttur. 📌Defterdeki sayfalar, Şehzade Mehmet'in sadece şiire değil, resim hat ve tezhip sanatlarına ilgi duyduğunu da göstermektedir. Defter günümüzde nerede sergilenmektedir? Defter, Topkapı Sarayı'nın Arşivi'nde bulunur. Osmanlı'da kaftan geleneği 📌Kaftanlar Osmanlı ipek dokumacılığının en üstün örneklerinden yapılmıştır. Fâtih Sultan Mehmed zamanından günümüze ulaşan kaftanlarda kumaşlar hayli küçük desenlidir. Fâtih'in sözü edilen çintemani desenli, nefis kaliteli kadife kaftanına göre daha sonraları desenler çok büyümüştür. Kanûnî Sultan Süleyman devrinde Osmanlı sanatına hâkim olmaya başlayan, karanfil, gül, lâle, sümbül vb. çiçeklerin görüldüğü kumaşlar kullanılmıştır. Bu motifli desenler kumaşlara işlenmekle kalmamış, aynı zamanda farklı renkte düz renk atlas kumaşlarla aplike olarak çok etkileyici desenler de yapılmıştır. Bunlardan başka üzerine zarif motifler işlenmiş kumaşların kaftanlarda kullanıldığı da görülmektedir. Fatih Sultan Mehmet'in 20 unutulmaz sözü Kaftanlar günümüzde nerede muhafaza edilmektedir? 📌Padişahların kaftanları Topkapı Sarayı'nda koruma altına alınırdı. Amaç hem padişahın hatırasını yad etmek, hem de padişahın elbisesini bir sonraki nesillere aktarmaktı. İşte koruma altındaki kaftanlardan biri de Fatih Sultan Mehmet'e aitti. Günümüzde kaftan nerede sergilenmektedir? 📌Fatih Sultan Mehmet'in kaftanı Topkapı Sarayı'nda sergilenmektedir. Ayrıca Fatih Sultan Mehmet'in Bosna Hersek'i fethinden sonra ülkedeki Fransisken rahiplere özgürlük bahşettiği Ahidname ve Fatih'e ait olduğu tahmin edilen bir kaftan da 556 yıldır Katolik kilisesinde muhafaza ediliyor. Topkapı Sarayı'nda sergilenen en önemli eserlerden biri Fatih Sultan Mehmed'in kılıcıdır. 📌Topkapı Sarayı'nda Fatih'e ait beş adet kılıç vardır. Bu kılıcın uzunluğu 126 sanimetredir. Yuvarlak ve hafif eğri balık dişi kabzalı ve yıldız biçimli demir balçaklıdır. Namlu kısmı tek ağızlı, az eğri ve kalın sırtlıdır. Bir yüzünde altın kakma kıvrım dal ve Rumi bezemeler, diğer yüzünde altın Celi Sülüs hatla besmele, hamdele ve salvele ve bir de dua bulunmaktadır. Çelik, som, demir ve altından yapılan kılıcın üzerinde bulunan bu dua sultana güç ve kuvvet vermesi için yazılmıştır. 📌Fatih'e ait kılıçlar arasında düz, geniş namlusu çift oluklu ve üçgen şeklinde sivri uçlu olanın kabzasıyla birlikte uzunluğu 104,5 santimetredir ve namlusunun kabzaya yakın kısmı simetrik bir şekilde altın ve gümüş kakma bitki motifleriyle süslenmiş, olukların içine padişahın adı, kelime-i tevhid ve bazı hadisler yazılmıştır. Fatih Sultan Mehmet'in ölümünün üzerindeki sır perdesi Kılıç üzerinde yazan yazı ve ayetlerin manası ise şöyledir: Bismillahirrahmanirrahim. 'Hak dinin bağlarını parıltılı ve açık harfli ayetlerle ve keskin ve parlak kılıçlarla güçlendiren yüce Allah'a hamd olsun. Salat ve selam, en güzel fasih sözlerle vasfedilen Hazret-i Muhammed ve ehli beytine olsun. Allah'ım! Dinin erkânlarını yüceltmek için mücadele eden gazi ve mücahitlerin sultanı, cihat için çekilen keskin kılıç olan Sultan Murad Han'ın oğlu Mehmed Han'a güç kuvvet ver ve kılıcının kınını şeriat düşmanlarının boynunda, kaleminin mürekkebini de âlemlerin rabbinin inayetinde eyle. O, Sultan Osman Han'ın oğlu Orhan Han'ın oğlu Murat Han'ın oğlu Bayezid Han'ın oğlu Mehmed Han'dır. Allah onların mezarlarının toprağını, gazilerin kılıçlarından akan saf su ile sulasın ve kılıçların gölgesi altında olan cenneti de mekânları eylesin! Âmin Ya Rabbel alemin.' 📌Fatih'in insanlığa yadigar olarak bıraktığı en önemli hatıralardan biri de Kanunnamesi'dir. Fatih Ahidnamesi, Fatih Sultan Mehmed'in Bosna-Hersek'i fethinden sonra, 28 Mayıs 1463 tarihinde Milodraz'da yazılmıştır. 📌Fatih Sultan Mehmet Han'ın Fransisken rahiplerine verdiği 'Ahidname' olarak adlandırılan özgürlük fermanı, ilk insan hakları belgesi olarak kabul edilen 4 Temmuz 1776 yılındaki ABD Anayasası'ndan 324 yıl önce yazıldı. Günümüzde nerede korunmaktadır? Aslı Bosna-Hersek'in Fojnica şehrindeki Fransisken Katolik Kilisesi'nde olan bu ferman, Bosnalı Fransiskenlere yüksek önemlerle korunmaktadır. Fatih kanunnamesinde ne yazmaktadır? 'Nişan-ı hümâyûn şu ki: Ben ki Sultan Mehmet Han'ım. Cümle avâm ve havâssa ma'lûm ola ki, işbu dârendegân-ı fermân-ı hümâyûn Bosna ruhbanlarına mezîd-i inâyetim zuhura gelip buyurdum ki, mezbûrlara ve kiliselerine kimse mâni' ve müzâhim olmayıp ihtiyâtsız memleketimde duralar. Ve kaçup gidenler dahi emn ü emânda olalar. Gelüp bizim hâssa memleketimizde havfsiz sâkin olup kiliselerine mütemekkin olalar. Ve yüce hazretimden ve vezirlerimden ve kullarımdan ve reayalarımdan ve cemî-i memleketim halkından kimse mezbûrelere dahl ve ta'arruz edip incitmeyeler, kendülere ve cânlarına ve mâllarına ve kiliselerine ve dahi yabandan hâssa memleketimize âdem gelirler ise yemîn-i mugallaza ederim ki yeri, göğü yaratan Perverdigâr hakkıçün ve kuşandığım kılıç hakkıçün bu yazılanlara hiçbir ferd muhâlefet etmeye. Mâdâm ki bunlar benim emrime mutî ve münkâd olalar. Şöyle bilesiz.' Kanunname'nin günümüz Türkçesi 'Ben ki Sultan Mehmet Han'ım; sıradan ve seçkin bütün insanlar tarafından bilinsin ki, bu padişah buyruğunu ellerinde bulunduran Bosnalı [Fransisken] ruhbanlara büyük bir lütufta bulunarak şunları buyurdum: Adı geçenlere ve kiliselerine hiç kimse engel olmayacak ve sıkıntı vermeyecektir ve onlar sakınmaksızın ülkemde yaşayacaklardır. Ve kaçıp gidenler bile güven içinde olacaklardır. Gelip ülkemizde korkusuzca oturacaklar ve kiliselerine yerleşeceklerdir. Ne ben, ne vezirlerim, ne kullarım, ne uyruklarım, ne de ülkemin bütün halkından hiç kimse adı geçenlere —kendilerine ve canlarına ve mallarına ve kiliselerine ve dışarıdan ülkemize gelenlerine— dokunmayacak, saldırıp incitmeyecektir. Yeri, göğü yaratan Rızıklandırıcı adına ve Kur'an adına ve ulu Peygamberimiz adına ve yüz yirmi dört bin peygamber adına ve kuşandığım kılıç adına yemin ederim ki, bu kişiler emrime itaat ettikleri sürece, bu yazılanlara hiç kimse uymazlık etmeyecektir. Böyle biline.'