Darülfünun'dan üniversiteye geçiş süreci
Darülfünun'dan üniversiteye geçiş süreci, yeni kurulan üniversitenin nasıl kurgulanacağına dair önemli bir dönüşümün hazırlıklarını ifade eder. Bu anlamda Darülfünun kurma düşüncesi ve ilerleyen şartlar içerisinde İstanbul Üniversitesi'ne dönüşme hikâyesi, Türkiye'de ilk kez, ulus devlet üniversitesinin hayata geçirildiği anlamını taşımaktadır. İşte milli seciyenin, geçmişten geleceğe uzanan ve başarıya ulaşan hikâyesi…
Giriş Tarihi: 22.12.2018
10:06
Güncelleme Tarihi: 22.12.2018
10:31
"Fatih Sultan Mehmed medreselerine müsbet ilimleri sokmakla büyük bir hamlenin başlangıcını yapmıştır." Süheyl Ünver
1863'de açılan ilk Darülfünun halka açık genel kültür konferansları vermekten öteye gidemedi ve 1865'de sona erdi. 1869'da çıkartılan Maarif-i Umûmiye Nizamnâmesi'nde ilk kez Darülfünun konusunda düzenlemeler getirildi, fakat bundan sonraki iki girişimde de bu düzenlemeler göz önüne alınmadı. İkinci kez 1869'da açılan Darülfünun'un belirli bir ders programı olmakla birlikte bu program da halka açık genel kültür derslerini kapsıyordu ve bu Darülfünun da 1871'de kapatıldı. 1874'deki üçüncü girişim olarak Mekteb-i Sultanî içinde Darülfünun-ı Sultanî açıldı. Şubeleri ile belirli bir ders programı olan ve hukuk ile mühendislik alanlarında diploma veren bu Darülfünun da 1882'de kapandı.
Medreseden modern üniversiteye geçişte önemli bir rol oynayan Darülfünun, Türk yükseköğretim hayatında çok önemli bir yere sahiptir. 18. yy 'da kurulmaya başlanan Avrupai tarzdaki yüksekokulların temel özelliği, acil mesleki ihtiyaçların karşılanmasını ön planda tutmasıdır. Tanzimat Fermanı'nın ilanı sonrasında kurulan Muvakkat Maarif Meclisi'nin çalışmalarıyla, sadece meslek elemanı yetiştirme amacının dışına çıkılarak, yaşadığı devri anlayıp yorum getirebilen insanlar yetiştirmek de amaçlanır. Gelenekçi Osmanlı eğitim ve bilim anlayışına sahip olanlar ile Avrupa'da tahsil görmüş olan, Batı tarzı yenilik taraftarı üyeler birlikte yeni bir eğitim reformu ortaya koymaya çalışır. 21 Temmuz 1846'da yayımlanan resmi bildiride, kurulacak olan Darülfûnun ile ilgili şu ifadeler de yer alır;
-İstanbul'un uygun bir yerinde Darülfünun binası inşa edilecektir.
-Darülfünun'da her nevi ilim ve fen öğretilip-öğrenilecektir. Burada "ikmal-i kemalat-ı insaniye" için bütün ilim ve fenler okutulacaktır.
-Osmanlı Bürokrasisinde vazife almak "emelinde" olanlar ilim ve fenleri Darülfünun'da tahsil edeceklerdir.
Darülfünun'un, içinde odalar, dershaneler, kütüphane, müze ve laboratuarların olduğu büyük bir binada hizmet vermesi planlanır. Ayasofya'nın yakınında yapılacak binanın inşası için 1846'da İtalyan mimar Fossatti ile anlaşılır.
1863 yılında binanın resmi açılışının zaman alacağı düşünülerek, o zamana kadar bazı derslerin halka açık konferans şeklinde yapılmasına karar verilir. İnşaat devam ederken bazı odalar dershane şekline sokularak konferanslara başlanır.
Darülfünun'da ilk ders 1863 yılında Kimyager Derviş Paşa tarafından verilir. Ders birkaç hafta önceden Mecmua-i Fünun'da yayımlanan haber ve yorumlarla halka duyurulur. Derviş Paşa, ilk derste fizik ve kimyanın amacı, havanın özellikleri ve elektriğin de yer aldığı konuları halkın anlayabileceği şekilde anlatır.
İnşaatı 1865'te tamamlanan Darülfünun binası ise Maliye Nezareti'ne verilir. Son olarak Adalet Sarayı olarak kullanılan bu bina, 3 Aralık 1933'te tamamen yanmıştır. Darülfünun binası olarak inşa edilen binanın Maliye Nezareti'ne verilmesi üzerine Darülfünun geçici olarak Çemberlitaş'taki Nuri Paşa Konağı'na taşınır ve konferanslara 19 Nisan 1865'te yeniden başlanır. Ancak bina, Avrupa'dan getirilen tüm ders araçları ve kitaplarıyla birlikte, çıkan bir yangında yok olur. Böylece ilk Darülfünun, düzenli derslere bile başlanamadan kapanır.
Darülfünun için yapılan yeni bina, 1869 yılında tamamlanır. Darülfünun-i Osmani adıyla üç yıl boyunca eğitim verilen Çemberlitaş'taki bina, bugün Basın Müzesi olarak kullanılıyor. 1869 yılında Maarif-i Umumiye Nizamnamesi de yürürlüğe girmiştir. Osmanlı eğitim hayatında önemli bir dönemin başlangıcı olan nizamname, Fransız eğitim sisteminden yararlanılarak hazırlanmıştır. Nizamname ile Darülfünun'un yönetim yapısı ve ders programları da tespit edilmiştir. Nizamnameye göre Felsefe ve Edebiyat, Fen ve Matematik ile Hukuk şubelerinden oluşacak olan Darülfünun'da eğitim 3 yıl sürecektir.
Darülfünun-i Osmani'nin hazırlıkları tamamlandığında, gazetelere ilanlar verilir. Bu ilanlara binden fazla kişi müracaat eder. Yapılan sınavlarla bu kişilerden 450'si seçilerek eğitime başlanır. 1870 yılında açılan Darülfünun-i Osmani, 1873 yılına kadar kesintisiz olarak eğitim yapar. Ancak öğrenci ve öğretim kadrosunun yetersizliği, maddi imkânsızlıklar ve planlamanın iyi yapılamaması nedeniyle kapanır.
İmparatorluğun Avrupa tarzında bir üniversiteye ihtiyacı olduğuna inanan Osmanlı Devlet adamları, bu amaçlarından vazgeçmez. İlk iki teşebbüsün ardından halkın tepkisine yol açmamak için daha temkinli davranırlar ve üçüncü Darülfünun'u kurmak için adımlarını daha sessiz bir şekilde atarlar. Bu kez Darülfünun, bugün Galatasaray Lisesi olarak adlandırılan Galatasaray Sultanisi'nin içinde kurulur.
Galatasaray Sultanisi, 1873'de Gülhane'ye taşınmış olduğu için, Darülfünun-ı Sultani de burada kurulur. İçinde Mülkiye Mühendis Mektebi ve Hukuk Mektebinin olduğu Darülfünun-ı Sultani'ye daha sonra Edebiyat Mektebi de eklenir. 1874 yılında eğitime başlayan Hukuk Mektebi, Osmanlı'da modern hukuk eğitiminin yapıldığı ilk yüksek mekteptir. Hukuk Mektebi, sonraki yıllarda İstanbul Üniversitesi'nin Hukuk Fakültesi'ne dönüşmüş, Türkiye'de kurulacak diğer hukuk fakültelerine de kaynaklık etmiştir. Derslerin Türkçe ve Fransızca yapıldığı Darülfünun-ı Sultani, 3 dönem mezun verdikten sonra 1881 yılında da kapanır.