Arama

Bilinmeyen tarihimiz: cehennem adası Nargin

Bilinmeyen tarihimiz: cehennem adası Nargin

Bu adaya ayak basar basmaz insanı karşılayan kaderdaşlık, tarihdaşlık ve "gardaşlık" duygusu var. Nargin Adası, komşu ülke Azerbaycan'da dünden bugüne uzanan güçlü bir hafıza adeta.

Bu ada, Türkiye tarhininin en hazin hikayelerinden birinin yaşandığı yer; Sarıkamış'ta esir düşen askerlerin işkence yeri, on binden fazla Türk'ün korkunç şartlarda can verdiği yer.

Ortak tarihi mirasın kesiştiği yıl bu yıl; hem Azerbaycan Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100'üncü yılı, hem de Kafkas İslam orduları Komutanı Nuri Paşa komutasındaki Türk birliklerinin Azerbaycan'a yarıdma gelişinin 100'üncü senesi.

  • 4
  • 19
FETÖ hafızalara oynadı!
FETÖ hafızalara oynadı!

Kafkas İslam Ordusu şehitlerinin mezarlarının yapılmasını bile engelleyen FETÖ terör örgütünün gayesi, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin kök salmasını engellemekti. Ancak FETÖ'nün temizlenmesinden sonra iki kültür arasındaki ilişkiler yeniden güçlendi ve aziz hatıralara yeniden sımsıkı bir bağ oluştu.

  • 5
  • 19
Nargin Adası'nda neler yaşandı?
Nargin Adası’nda neler yaşandı?

Kafkas Cephesi çatışmaları ile devam edip, 15 Aralık 1917 tarihinde fiilen son bulan Türk-Rus Savaşlarında binlerce Türk askeri Ruslara esir düştü.

Türk esirlerin sayısı tam olarak tespit edilmemekle birlikte, Türk esirlerinin miktarını tayin etmek üzere İskandinavya'ya gönderilen Yusuf Akçura, Kuzey Kafkasya'da 20- 30 bin ve Rusya'nın diğer yerlerinde de 30 bin olmak üzere toplam 60 bin Türk esir olduğunu tespit etmişti. Ayrıca, askeri esirlerin dışında birçok Türk vatandaşı da Rusya'da, esir bulunmaktaydı.

Yine Rusya'da bulunan Türk esirlerden bir bölümünü de; Kars, Ardahan, Batum ve daha sonra Erzurum, Erzincan ve Van gibi Anadolu'da Rusların işgal ettikleri yerlerden götürdükleri çok sayıdaki sivil esirler oluşturmaktaydı.
Bunlar genellikle Ruslarca şüpheli telakki edilen ve daha çok da Ermenilerin kışkırtma ve iftiraları sonucu Rus askerleri tarafından yakalanan, içlerinde oldukça yaşlı kişiler, çok küçük çocuklar ve kadınların da bulunduğu esirlerdi.

  • 6
  • 19
Esir düşen Hüsamettin Tugaç'ın anıları tüyler ürpertiyor
Esir düşen Hüsamettin Tugaç’ın anıları tüyler ürpertiyor

Savaş meydanlarında esir düşen Türk askerlerinin yaşadıkları zorluklar ve sıkıntı, daha Rusya'ya nakledilmeleri sırasında başlıyordu. Yaralı askerler ile sağlamlar bir arada tutuluyor, sonra genelde Kafkas Ermenilerinin idare ve kontrolü altında bulunan esirler, cepheden ellişer elişer vagonlara bindiriliyorlar ve yine çoğu Ermeni olan askerlerin kontrolünde aç-susuz bir halde gönderiliyorlardı.

Vardıkları yerlerde vagonlar açıldığı zaman, her vagondan 10-15 Türk askeri ölmüş oluyordu.

I. Dünya Savaşı'nda Ruslara esir düşen Hüsamettin Tugaç hatıralarında şöyle anlatıyor:

"1915 yılının ilk ayının ikinci haftasında idik. Şimdi Kubi şef adını taşıyan Samara İstasyonu'na gelmiştik. Bir Rus doktoru yanımıza geldi. Hasta olup olmadığımızı sordu... Şehirde tifüs hastalığı salgın halinde imiş . Esir trenlerini karantina altına almış lardı. Sonradan Rus gazetelerinden öğrendik ki, o sıralarda bu istasyonda müthiş bir dram oynanmış. Trenler dolusu Türk esiri karantina var diye bulundukları hayvan vagonlarında kilitli kapılar ardında haftalarca aç ve susuz bırakılmış, hepsi açlıktan, susuzluktan ve hastalıktan ölmüş gitmişlerdi..."

  • 7
  • 19
Esir adası: Nargin
Esir adası: Nargin

"150 kişiyi aşan subay kafilesi bir Ermeni teğmenin kumandası ve 100 kadar askerin muhafazası altında Hamamlı köyünden ayrılarak Sarıkamış İstasyonu'nda bizim "kırk kişilik"lere benzeyen vagonlara yerleştik. Kor Nehri Vadisi'ni izleyerek akşam vakti Tiflis İstasyonu'na vardık. Cehennem sıcağında vagon içinde, pencereler kapalı olarak üç gün acı ve derin bir üzüntü içinde bekledik. Su bile dirhemle verildiğinden bayılanlar, hastalananlar çoğalıyordu. Yemek içmek gibi zorluklardan başka pencereden bakmak bile yasaktı. Bu durumdan kimsenin şikâyete hakkı yoktu. Çünkü esirdik, hem de memleketimizdeki deyişle "Moskof elinde esir"dik. "Birçok rica ve şikâyetlerden sonra bir vagonda bir pencere açılmasına izin verildi. Bu demir hapishanelerde, aç susuz kavrulmanın sonucunda bulaşıcı hastalık baş gösterdi. Hastaneye kaldırılanlar sıklaştı."

Esirlerin çilesi; yalnızca nakledilişleri sırasında değil, ulaştıkları esir kamplarında da sürmekteydi; Rusya'da bulunan Türk esirlerin durumları genelde çok kötü olup, milletlerarası anlaşmalar gereğince uygulanması gereken kurallar, Rus makamlar tarafından yerine getirilmiyordu.

Rusların sivil, asker demeden Türk esirlerini tuttukları yerlerin başında Bakû vardı; Türk esirlerinin çoğunluğu (özellikle de askeri esirler) şartları oldukça ağır olan Bakû Şehri karşısında bulunan Nargin Adası'ndaki kampa götürülüyordu.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN