Osmanlı'nın merhametinden doğan zarafet: Aşiyanlar
Kuş evi, kuş köşkü, kuş sarayı, serçesaray, güvercinlik, güvercin sarayı da denilen bu zarafet eserleri, kuşlara sağladığı koruma kadar, üzerine yapıldığı binaların mimari estetiğine de değer katıyor. Ancak uzun zamandır varlığını gösteren aşiyan geleneği, modern şehir hayatı ve kentleşmenin de etkisiyle önemini yitirmeye başladı.
Eski kamu binaları ile anıtsal yapıların dış cephelerine serçe, kumru, güvercin gibi kuşların korunması ve barınması amacıyla yapılan, ince mimari estetiğe sahip oldukları kadar basit biçimlerde de görülebilen Osmanlı döneminin önemli kültürel değerlerinden aşiyanlar unutulmaya yüz tuttu.
Kuşlara sağladığı koruma kadar, üzerine yapıldığı binaların mimari estetiğine de değer katan bu köklü gelenek, modern şehir hayatı ve kentleşmenin de etkisiyle önemini yitirmeye başladı. Günümüzde ise İstanbul'da sadece bazı tarihi binalarda görülebilen kimi ihtişamlı, kimi basit formlardaki kuş evleri varlığını sürdürüyor.
Geçmiş medeniyetlerde kuş figürlerine sıkça rastlandığını, Bizans'ın sembolü olan kartalın, Selçuklu dönemine ait Divriği Ulu Cami Daarrüşifası'ndaki doğanın, Türkler'in İslamiyet öncesi dönemlerinde Orta Asya Coğrafyası'nda kurgan tipi mezarlarındaki kuş figürlerin buna örnek olduğunu ifade eden Göncüoğlu, "İslamiyet ile beraber Türklerde tasavvufi olarak ruhun kuş şeklini alıp, bir güvercin şeklinde tayy-i mekan yapması, bunların hikayelerinin halk arasında yayılması, batı ve doğu dünyasında kötü cadının bir prensesi kuğuya çevirmesi ya da bir güvercine dönüştürmesi hikayeleri her zaman yer alır." dedi.