Arama

Her satırda hayatın anlamını sorgulatan 15 kitap

İnsanlar, hiçbir bilgiye sahip olmadan doğar. Yaşamı boyunca birçok bilgi öğrenir. Okulda olduğu kadar hayatta da başarılı olmanın şartlarından biri yine kitaplardır. Kitapların hayatı sorgulayan, irdeleyen tarafına örnek olarak Kafka'nın şöyle bir sözü mevcuttur: "Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?" Sizler için hayatı anlamanıza yardımcı olacak, okumanız gereken 15 kitabı derledik.

  • 3
  • 15
"Suç ve Ceza", (1866) Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Suç ve Ceza, 1866 Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Özgürlük yolunda insanın hangi "eşikleri" aşabileceğini, kötülüğün sınırının nerede başladığını sorgulayan, erdemle vicdan arasında sıkışıp kalan iç dünyalara ışık tutan Dostoyevski'nin dahice kurguladığı, bir suçun psikolojik kaydı niteliğindeki eseri…

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

  • 4
  • 15
"Dönüşüm", (1915), Franz Kafka
Dönüşüm, 1915, Franz Kafka

İlk kez 1915'te "Die Weissen Blaetter" adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka'nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.

17 Ekim 1912'de Felice Bauer'e gönderdiği mektupta Kafka Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini, bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar.

Kumaş pazarlamacısı olan Gregor Samsa'nın uykusundan kocaman bir böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlayan Dönüşüm, giderek gerçeklikle kurmacanın sınırlarını zorlayan müthiş bir anlatıma dönüşür.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

  • 5
  • 15
"Bulantı", (1938), Jean Paul Sartre
Bulantı, 1938, Jean Paul Sartre

Bulantı, 20. yüzyılın en etkili düşünürlerinden Jean-Paul Sartre'ın ilk romanı. Bireyin kökten özgürlüğünü vurgulayan varoluşçu akımın sözcülüğünü üstlenen Sartre, adını 1938'de yayımlanan bu romanıyla duyurmuştu. Günlük biçiminde yazdığı bu kitabında, romanın kahramanı Roquentin'in dünya karşısında duyduğu tiksintiyi anlatıyordu. Bu tiksinti yalnızca dış dünyaya değil, Roquentin'in kendi bedenine de yönelikti. Kimi eleştirmenler romanı hastalıklı bir durumun, bir tür nevrotik kaçışın ifadesi olarak değerlendirdilerse de, Bulantı, yansıttığı güçlü bireyci ve toplum karşıtı düşüncelerle, sonradan Sartre'ın felsefesinin temellerini oluşturacak birçok konuya yer veren özgün bir yapıttı. "Varoluş"la yüz yüze gelen Roquentin'in geçirdiği değişimi anlatan Bulantı, varoluşçuluğun kült kitaplarından biri oldu.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

  • 6
  • 15
"Savaş ve Barış", (1869), Lev Nikolayeviç Tolstoy
Savaş ve Barış, 1869, Lev Nikolayeviç Tolstoy

Avrupa'da savaş durup yeniden başlamış ve on üç yıl sürmüştü. Şimdi, 1805'te sözde barış olmuştu ama huzursuz bir barış. Avrupa kralları, Fransa'da Bourbon hanedanını deviren devrime karşı hemen silaha sarıldıkları halde, Napolleon'un askerî dehası karşısında pek bir şey yapamıyorlardı. Fransa ile savaş hâlinde olan bir tek İngiltere kalmıştı; o da bunu denizlerdeki üstünlüğüne borçluydu. Bütün diğer devletler gibi, Rusya da, Avusturya da savaştan çekilmişlerdi. Yalnız Napolleon imparatorluğunu giderek genişletiyordu. Bunun üzerine, Avrupa devletleri, kendi topraklarını kaybetmekten korkarak yeniden savaşa katılmayı düşünmeye başlamışlardı. "Eh! Prens, Cenova da, Lucca da artık Bonaparteler'ın malikânelerinden başka bir şey değil. Hayır, size baştan söyleyeyim ki, eğer hâlâ savaşmayacağız derseniz, şu kâfirin, evet, bence bir kâfir o, başka bir şey değil, bu kâfirin bütün alçaklıklarına, rezilliklerine hâlâ boyun eğeceğiz derseniz, gözüm görmesin sizi. Dostluğumuza son veririm."

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

  • 7
  • 15
"Düşüş", (1956), Albert Camus
Düşüş, 1956, Albert Camus

Albert Camus çağdaş düşün ve yazın dünyasındaki saygın yerini yalnızca oyunlarıyla da, yalnızca "Sisifos Söyleni" ve "Başkaldıran İnsan"la da alırdı belki. Ama Camus'yü Camus yapan öncelikle anlatı yapıtlarıdır. "Yabancı" (1942), "Veba" (1947) ve "Düşüş"se (1956) bu yapıtlar arasında üç büyük doruktur. Ancak, kimi yazınseverler bu üç başyapıt arasında daha çok "Düşüş"ü yeğlerler. Bu kitap, herhangi bir düşünce ya da savı özellikle öne çıkarmaya çalışmadan, yalın bir anlatım ve özgün bir kurgu içinde, zengin bir düşünce duygu yüküyle, çağdaş dünyayı ve insanlarını derinlemesine sorgulayıp yargılar, çirkinliklerini ve düşkünlüklerini sergiler. Ama aynı zamanda, bu dünyada yaşayan, dolayısıyla şu ya da bu biçimde, şu ya da bu ölçüde onun sorumluluğunu taşıyan bireyler olarak tek tek her birimize bir ayna tutar, eski avukat Jean-Baptiste Clamence'ın öyküsü aracılığıyla, bize kendini tehlikeye atmadan yaşayanların, yani hepimizin ve her birimizin benzersiz öyküsünü anlatır. "Düşüş"ün yayımlanmasından bir yıl sonra Camus'nün Nobel Ödülünü kazanması bir rastlantı olmasa gerek.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN