Üsame bin Zeyd; İslam ordularının genç komutanı
Peygamberimizin "Allah ve Resulünü seven Üsame'yi sevsin!" iltifatına mazhar olan Üsame bin Zeyd, henüz on sekiz yaşında iken sahabenin ileri gelenlerinin bulunduğu orduya komutan tayin edildi. Peygamber Efendimizin terbiyesiyle yetişen Üsame, ömrünün 20 yılının onun yakınında geçirerek ailenin bir ferdi oldu. Peki, Peygamber Efendimiz Üsame bin Zeyd için nasıl dua etti? Hz. Ebu Bekir neden Üsame'den izin istedi?
Önceki Resimler için Tıklayınız
Bunları duyan Hz. Peygamber mescide gitti; Zeyd bin Hârise'yi Mûte Savaşı için kumandan tayin ettiği günleri hatırlatarak, "Daha önce onun babasını kumandan tayin etmeme de karşı çıkmıştınız. Babası kumandanlığa nasıl lâyıksa oğlu da lâyıktır" diyerek itirazların yersizliğini belirtti (İbn Sa'd, II, 190).
Resûl-i Ekrem'in Mûte Savaşı'nda şehit olanların intikamının alınması için hazırladığı bu ordu onun rahatsızlığı ve vefatı dolayısıyla yola çıkamadı. Peygamber Efendimiz vefat ettiğinde Üsâme, Hz. Ali ile birlikte onun yıkanıp kefenlenmesiyle ilgilendi. Hz. Peygamber'in bedenini kabre indirenler arasında yer aldı.
Hz. Peygamber'in vefatının ardından halife seçilen Hz. Ebu Bekir'in ilk icraati, Peygamber Efendimizin hazırladığı orduyu sefere yollamak oldu. Fakat ashaptan bazı kimseler Hz. Ömer aracılığıyla Hz. Ebu Bekir'den, Üsâme'nin genç olmasından dolayı, yerinde daha tecrübeli birini tayin etmesini istedi.
Fakat Hz. Ebu Bekir, Üsame'nin Allah Resulü tarafından komutan tayin edildiğini bu yüzden de herhangi bir değişiklik yapmayacağını bildirdi. Öyle ki kararlılığını göstermek adına bizzat orduyu uğurlamaya gitti. Yaya olarak gittiği alanda, Üsame ve diğer komutanlar at üzerindeydi. Halife onların atından inmesine izin vermediği gibi kendisine getirilen ata da binmedi. Böylece askerler, Hz. Ebu Bekir'in kararlılığını gördü.
Hz. Ebu Bekir, aynı zamanda daha önceden alışılmayan bir uygulamaya imza attı. Ordunun komutanı olan Üsame'den, Hz. Ömer'in Medine'de kendisine yardımcı olarak kalması için izin istedi.
Bu durumla Hz. Ebu Bekir komutanları hakkında tereddüt içinde olan askerlere bir mesaj verdi. Hz. Ebu Bekir, Üsâme'yi ve askerlerini uğurlarken İslam fetihlerinin ruhunu yansıtan önemli bir konuşma yaptı. Onlara Allah yolunda kâfirlerle savaşmayı, hainlik etmemeyi, sözünde durmayı, ganimet malına zarar vermemeyi, korkup çekinmemeyi, fesat çıkarmamayı, emirlere karşı gelmemeyi, çocukları, kadınları ve yaşlı insanları öldürmemeyi, meyve ağaçlarını kesmemeyi, yemek ihtiyaçları dışında koyun, sığır ve develeri boğazlamamayı, manastırlara çekilmiş kimselere dokunmamayı emretti ve kendilerine ikram edilen yemekleri Allah'ın ismini anarak yemelerini tavsiye etti.
Böyle bir kritik dönemde zaferle geri dönen Hz. Üsame'nin komutanlığındaki ordu sayesinde İslam'a cephe almış kabileler Müslümanların gücünü gördü. Aynı zamanda bu sefer, Müslümanların Suriye bölgesine yaptığı akınların ilkidir.
Ordu Medine'ye geldikten sonra, dinden dönenlere karşı savaşmak için Hâlid b. Velîd'in arkasından Yemâme'ye gönderilen Üsâme zafer elde edilinceye kadar onunla birlikte savaştı.
Bu hadiseden sonra Hz. Ömer, Üsame'ye "komutanım" olarak hitap etti. Hz. Ömer, halifeliği döneminde İslam medeniyetinin ilk divan teşkilatını oluşturdu. Divan teşkilatında Rasûlullah (sav)'a yakınlık derecelerine ve İslam'daki kriterlerine göre Müslümanlara maaş bağlandı.
Üsâme b. Zeyd'e 4000 dirhem, kendi oğlu Abdullah'a ise 3000 dirhem tahsis edince Abdullah itiraz edip Üsâme'ye niçin kendisinden daha fazla atıyye verdiğini sordu. Hz. Ömer, "Resûlullah Üsâme'nin babasını senin babandan, Üsâme'yi de senden daha çok sevmişti." dedi.