Arama

Oruç, hayata “dur” deme özgürlüğüdür

Rahmet ve bereket mevsimi olan Ramazan-ı Şerif'in hemen her detayında bir sır, hikmet gizlidir. Ramazan ayının en güzel ziyneti olan oruç, sadece yemek ve içmekten uzak kalmak değil insanın düşünmesinin önünü açan bir ibadettir. Ramazan ayının hakikatlerini, orucun hikmetlerini Lacivert Dergi'ye anlatan Ekrem Demirli, "İnsan yiyen, içen, çoğalan, toplum kuran bir varlıktır. Oruç ibadeti, bize bunların insan için temel bir şey olmadığını anlatmak istiyor." cümlesiyle Ramazan ayına ve oruç ibadetinin detaylarına mercek tuttu.

Orucun diğer ibadetler arasındaki yeri nedir?

Ekrem Demirli:

İslam'daki ibadetleri beş temel kategoride tasnif edebiliriz. Bunların her biri aslında ibadet tarzı gibi de düşünülebilir. Kelime-i şahadet getirerek Müslüman oluyoruz. Bu imanı temsil ediyor. Sonra namaz var, mâli bir ibadet olarak zekât var, ardından oruç ve hac var. Bunların arasındaki farka gelirsek; namaz, zekât ve hac görünür ibadetlerdir. Bir adamın namaz kıldığını uzaktan bakarak anlayabiliriz. Bir adamın zekât verdiğini, en azından zekâta benzer bir iş yaptığını uzaktan bakarak anlayabiliriz, görünür hale gelebilir. Bir adamın hac yaptığını da uzaktan bakarak anlayabiliriz. Oruç bu ibadetler içerisinde görünmeyen tek ibadettir. Bir insan bize oruçlu olduğunu söylemediği sürece biz onun oruçlu olduğunu bilemeyiz. Bunun için oruç, İslam içerisinde görünmeyen, gizli olan ibadetler arasındadır.

Oruçta gizlenen yahut görünmeyen şey nedir?

Ekrem Demirli:

Namazda ne görünüyorsa oruçta görünmez hale geliyor. Namazda Cenab-ı Hakk'ın huzurunda duruyor ve Cenab- ı Hakk ile konuşuyoruz. Oruçta ise bu konuşma ve huzurda durma gizli şekilde uygulanıyor. Kimse fark etmeden Cenab-ı Hakk ile beraber oluyor ve herkes onun huzurunda duruyor, onu düşünüyor, tefekkür ediyor ve onu tanımaya çalışıyor. Orucun temel prensiplerinin ilki budur. İkincisi ise şu: Oruç selbi bir ibadettir yani yapmamak üzerinedir. İbadet, en azından günlük dildeki kullanımlarında bir şey yapmak anlamına gelir. Namazı düşünelim; ayakta dururuz, rükûa gideriz, secde ederiz. Hep bir fiil vardır. Hac temelde iki rükündür; tavaf ederiz ve Arafat'ta dururuz. Zekât ise belli bir nisabın maldan çıkartılarak ihtiyaç sahibine ulaştırılmasıdır. Bunların hepsi bir fiildir ama oruç böyle bir ibadet değil. Oruç, bir şey yapmak değil, bir şey yapmamak üzerine kurulu bir ibadettir. Bundan dolayı ona selbi ibadet diyoruz.

Ekrem Demirli Yazılarını Okumak İçin Tıklayın

Oruç en temel manasıyla neyi yapmaktan alıkoyuyor bizi?

Ekrem Demirli:

Yemiyoruz, içmiyoruz ve cinsellikten uzak duruyoruz. Bunlar insan davranışlarındaki temel fiillerdir. Hayatı yeme içme arzumuz ile çoğalma arzumuz ayakta tutar. Yemek, içmek bizim varlığımızı ayakta tutuyor, cinsellik ise neslimizin bekasını sağlıyor. Belli saatlerde biz bu temel arzularımızın dışına çıkarak, bunları yapmayarak yeryüzündeki temel korkularımıza, temel amaçlarımıza, temel arayışlarımıza karşı bağımsızlaşmak istiyoruz. Bunu şöyle ifade edebilirim: İnsan yiyen, içen, çoğalan, toplum kuran bir varlıktır. Oruç ibadeti, bize bunların insan için temel bir şey olmadığını anlatmak istiyor. Bu noktada; "Peki, insan nasıl bir varlıktır" sorusunu sormamız gerekiyor. İnsan, Allah'ı tanımaya, anlamaya, O'na benzemeye ve özgürleşmeye çalışan bir varlıktır. Oruç da bunları anlatıyor bize. Dolayısıyla, oruç üzerine konuşurken en temel fiillerimizin imsak ve iftar olduğunu unutmamak gerekiyor.

İmsak ve iftar deyince ne anlamamız gerekiyor?

Ekrem Demirli:

İmsak, insanın kendini tutması, geri çekmesidir. İftar ise orucun bozulmasını ifade eder, açılma, yayılma, genişleme halidir. Kendini tutma ve açılma hali. Orucu bu iki eylemle ve o selbi nitelikle düşünmek lazım.

Ekrem Demirli Cuma Yazıları

Orucun insanı özgürleştiren bir şey olduğunu söylediniz az evvel. Bu özgürleşme hali, yeme-içmeden ve cinsellikten kesilme ile bağlantılı bir şey mi? Buradaki özgürlüğün mahiyeti nedir?

Ekrem Demirli:

Aslında bu sadece oruçla ilgili bir şey değil. Bütün ibadetlerin doğasında insanı özgürleştirme gayesi vardır. Bunu şöyle düşünmek lazım; ibadetleri ibadet kılan şey iradedir, tercihtir. Ragıb el-İsfehani'nin fiille ameli ayrıştırırken şöyle bir tarifi vardı: "Fiil bizim herhangi bir davranışımızdır, bu bakımdan hayvanların davranışları da fiil olarak nitelenebilir. Amel ise bizim iradi davranışlarımızdır." Bir şeyi yiyoruz, içiyoruz, bu bir tercih işidir, buna amel denilir. Fiili amel haline getiren şey niyettir. Dolayısıyla niyet aklımızla ilgili bir şeydir. Hayvanın niyetinden söz edemeyiz. Bir ağacın, bir bitkinin yahut insan dışında herhangi bir canlının fiilinden söz edebiliriz ama amelinden söz edemeyiz. Amel, akılla ilgili bir şeydir. Aklımız amellerde, fiillerde niyet şeklinde ortaya çıkıyor. Niyet şeklinde ortaya çıkan akıl, fiili amele dönüştürüyor. Amel seviyesine çıkartıyor. Biz bu amelleri irademize tercih ettiğimiz için aslında bir şeye dur diyoruz. Ben bunu modern çağda çok önemsiyorum çünkü modern çağda özgürlük, daha çok "yapma özgürlüğü" şeklinde algılanıyor. Büyük düşünürlerin söylediklerine baktığınız zaman bir şeyi reddetmeyi özgürlüğün tanımı olarak görebiliriz. Oruç bir şeyi yapmama özgürlüğüdür, bir şeyi yapmamayı tercih etmektir. Daha doğrusu o şeye bağımlı olmaktan kendimizi kurtarmaktır ama bu sadece oruç ile ilgili değil, diğer ibadetlerde de geçerli. Biz namaz kılarak o günlük hayatın bize dayattığı zorunlulukların dışında çıkıyoruz. Hayata "dur" diyoruz, hayatın dışına çıkıyoruz.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN