Hac: Gönül Kabesini bulma yolculuğu
İslam tarihinde hac, sadece bir ibadet değil, aynı zamanda bir ilim ve irfan yolculuğu olarak görülürdü. "Hacı olmak" için develer ve atlar üzerinde yaklaşık dokuz ay süren bu zahmetli yolculuk, hem bedeni hem de ruhu olgunlaştıran bir deneyim sunuyordu. Bu bilgilere hasılken gündeme gülümseten bir haber düştü. Hac ibadetinin manevi zenginliğini tatmak için İspanya'dan yola çıkan üç Müslüman, yaklaşık 3,5 ay sonunda İstanbul'a ulaşmıştı. Bu gönlü ve istikameti güzel üç Müslüman vesilesiyle sizler için eskiden Hac'ca nasıl gidilirdi, konusunu kaleme aldık.
◾ Tarih boyunca yollar, sadece bir yerden bir yere varmanın değil, aynı zamanda insanın ruhen ve zihnen olgunlaşmasının da vesilesi oldu. Çünkü yol, zahmetiyle eğitir; sabrı, teslimiyeti ve tevekkülü öğretir. Bu gerçeğin günümüzdeki en somut yansıması, at sırtında yola çıkan üç Müslümanın asırlardır süregelen bir geleneğin izini sürerek Hac yolculuğuna devam etmesidir.
◾ İspanya'dan yola çıkan Abdallah Hernandez, Abdelkader Harkassi ve Tariq Rodriguez, yaklaşık 3,5 aydır süren yolculuklarının sonunda İstanbul'a ulaştı.
◾ 8 bin kilometrelik bu meşakkatli yolculukta İtalya, Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Karadağ, Kosova, Kuzey Makedonya, Bulgaristan ve Yunanistan'dan geçerek Türkiye'ye geldiler.
◾ Nihai hedefleri ise Suriye üzerinden Suudi Arabistan'a varmak ve hac farizasını yerine getirmek. Bu uzun yolculuğun en dikkat çekici hikâyelerinden biri, Hernandez'in Müslüman olma süreci.
◾ 24 yaşında İslam'ı tanıyan ve coğrafya alanında çalışmalar yaparken İncil ile Kur'an-ı Kerim'i inceleyen Hernandez, ayetlerin kendisinde derin etkiler bıraktığını anlatıyor. Coğrafya alanında girdiği bir sınav öncesinde, kazanması halinde Müslüman olacağına dair kendisine söz vermiş.
◾ Sınavı kazanınca da sözünü yerine getirerek Müslüman olmuş ve ataları gibi at sırtında hacca gitmeyi dilemiş. Yolculuk boyunca yaşadıkları olayları birer mucize olarak nitelendiren Hernandez, bu sürecin yalnızca bir yolculuk değil, aynı zamanda bir tebliğ ve maneviyat yolculuğu olduğunu fark ettiklerini söylüyor.
◾ Harkassi ise bu kutsal sefer için yıllarca birikim yaptıklarını hem maddi hem de fiziksel anlamda hazırlık içinde olduklarını anlatıyor. Yolculuğun zorluklarını aşarken pek çok unutulmaz an yaşadıklarını, Allah'ın yardımını her an hissettiklerini vurguluyor. Bu üç yolcu, Ramazan-ı Şerif'i İstanbul'da geçirerek yollarına devam etmeyi planlıyorlar.
◾ Ancak bu yolculuk yalnızca onlara özgü değil. Onlar, Osmanlı'dan Abbasîlere kadar uzanan köklü bir geleneği sürdürüyorlar. İslam tarihinde hac, sadece bir ibadet değil, aynı zamanda bir ilim ve irfan yolculuğu olarak görülürdü.
Peki, bu gelenek nasıl başladı?
İslam tarihinde hac, sadece bir ibadet değil, aynı zamanda bir ilim ve irfan yolculuğu olarak görülürdü.
◾ İlk olarak Abbasîler döneminde başlayan "Surre Alayları" bu geleneğin en önemli taşıyıcılarıydı. Mekke ve Medine'ye hem hediyeler hem de yardımlar ulaştıran bu kervanlar, zaman içinde Hac yolculuğunun bir parçası hâline geldiler. "Surre" kelimesi Arapça'da "keseler" anlamına gelir ve içinde altın, kıymetli eşyalar ve çeşitli hediyelerin bulunduğu bohçaları ifade eder.
◾ Ancak bu gelenek sadece maddi yardımlarla sınırlı değildi, Hac yolculuğunu bir terbiye ve tahsil sürecine dönüştürürdü.
◾ Artık bu kervanlar "Surre-i Hümayun" adıyla anılmaya başlandı.İstanbul'dan yola çıkan hac kafileleri için muazzam törenler düzenlenirdi, padişahın huzurunda dualar edilirdi. Üsküdar, Harem'den hareket eden kervanlar, bazen Anadolu ve Suriye üzerinden Kahire'ye bazen de Şam'a vararak buradan büyük bir coşkuyla Mekke ve Medine'ye yönelirdi.
◾ Kervanın Asya kıtasında ayak bastığı ilk yere Osmanlılar Mekke ve Medine'ye hürmeten Harem ismini vermişlerdi. Bu bağlamda, Hac yolculuğunun önemli duraklarından biri de "Ayrılık Çeşmesi"ydi. İstanbul'un Kadıköy ilçesinde yer alan Ayrılık Çeşmesi, Hac yolculuğuna çıkanların son duraklarından biriydi. Bu çeşme, hacı adaylarının yola çıkmadan önce son bir kez su içip dua ettikleri, sevdiklerinden ayrıldıkları bir mekândı.
İbnü'l vakt olmak: Esma'nın tecellilerini an içinde takip etmek