Bencillik nedir? İslam'da bencilliğin hükmü: Bencillik ile ilgili ayet ve hadisler
Bencillik, kişinin kendisi ve çıkarlarını başkalarınınkinden üstün tutması durumudur. Peygamber Efendimiz, "yalnızca kendini düşünmenin" Allah katındaki hükmünü şu hadis-i şerifle açıklamıştır: "Sizden biriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz." İslam kaynaklarında bencillik, kibir, cimrilik, kin gütme, övünme, servet tutkusu gibi kavramlarla birlikte zikredilir. Kişinin kendi menfaatinden başka bir şey düşünmemesi, kendi çıkarlarını başkalarınınkinden üstün tutması, kulu felakete götüren hasletlerden biri olarak ifade edilir.
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔸 Ben kelimesi, kişinin "ben" diyerek söze başlayıp kendini övmesi ve ön plana çıkarması ahlaki olarak kötü görülmüştür.
🔸 "Ben" demenin İblise özgü bir davranış olduğu belirtilmiştir.
🔸 Bu anlayışa göre İblis, Allah'ın huzurunda kendini yüceltmiş ve "Ben Âdem'den daha üstünüm" dediği için lânetlenmiştir.
(x) 📕 A'râf suresi 12. ayetin tefsiri
(x) A'râf suresi🔊 ve meali🔔
🔸 Firavunun "Ben sizin en yüce rabbinizim"; şeytanın, "Ben ondan daha üstünüm" demesi tanrılık ve üstünlük iddiası taşıdığı için sakıncalı sayılmıştır.
(x) 📕 Naziât suresi 24. ayetin tefsiri
(x) Naziât suresi🔊 ve meali🔔
🔸 Burada önemli olan konunun, sözün taşıdığı anlam olduğunu vurgulamak gerekir.
🔸 Zira Kur'an-ı Kerim'de içinde ben geçen, kibir ve gurur taşımayan ayetler de bulunur.
"De ki: "Ben, yalnızca sizin gibi bir insanım. Şu var ki bana, ilâhınızın, sadece bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim rabbine kavuşmayı bekliyorsa dünya ve âhirete yararlı iş yapsın ve rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın."
(x) 📕 Kehf suresi 110. ayetin tefsiri
(x) Kehf suresi🔊 ve meali🔔
🔸 Mutasavvıflar, ben kelimesini tasavvufi edep ve nezakete uygun bulmamışlar ve bir durumu kendilerine nispet etmek yerine "biz" ibaresine yer vermişlerdir.
🔸 Öyle ki 10. yüzyıl sufilerinden İbrahim bin Şeyban, "ayakkabım, ibriğim" denilmesini dahi enaniyet yani bencillik saymış, bu üslupla konuşanlarla sohbet etmemiştir.
🔸 Muhammed İkbal, 1915 yılında yayımladığı Esrâr-ı Hodî adlı mesnevisi ile bu konuya değinmiştir.
🔸 İkbal, bireyci ben kavramı yerine toplumla birleşip kaynaşmayı hedefleyen faal bir "ben" anlayışını geliştirmeye çalışmıştır.
🔸 14. yüzyılda yaşayan ve sosyal bilimlerin temellerini atan Müslüman âlim İbn Haldun, insan tabiatında neredeyse tanrılığa heveslenmeye varan bir egoizmin bulunduğunu belirtir.
🔸 Devletin kuruluşuna öncülük eden kişinin başlangıçta kendisini başkalarından fazla farklı görmezken devletin ikinci aşamasında bütün yetkileri kendinde topladığını ifade eder.
🔸 Bu anlamda İbn Haldun'a göre, devletin kuruluşunda ve varlığını sürdürmesinde kurucusunun egosunun ve ihtirasının önemli bir payı vardır.