Rasim Özdenören'in Acemi Yolcu kitabından 20 alıntı
Yedi Güzel Adam'dan biri olarak tanıdığımız Rasim Özdenören, düşünce dünyamıza fikirleriyle ve kaleme aldığı eserlerle ışık tutan bir mütefekkir. Yolcuyu ve yolculuğu anlattığı, yolculukların hüzünlü ve mutlu yanlarını işlediği "Acemi Yolcu" da, tam her şey bitti derken imdada yetişen önemli eserlerinden biri... Yolların bitmeyeceğini, ulaşılan her menzilin aslında yolculuğun yeni bir başlangıç noktası olacağını bilerek ve onu öyle kabul ederek bu işe giriştiğini hatırlatan Özdenören'in Acemi Yolcu kitabından 20 alıntıyı derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔸 "Her tereddüt onu ihlal eden bir kararla izale ediliyor. Bir bakıma tereddütle karar arasında mekik dokunan bir süreçten geçiyoruz. Belki de tereddütler karar anlarının mola yerleridir."
🔸 "Acaba, "sıradan insan otobüse biniyor" derken bunları mı düşünmüştüm? Böyle bir şeyleri mi anlatmaya niyetleniyordum? Yoksa şimdi unutmuş olduğum bambaşka şeyleri mi? Böylece kim bilir, hafızamızda ne kadar çok şey saklıyoruz ve yitiriyoruz? Sakladıklarımız ve yitirdiklerimiz bizi kim bilir ne kadar yoksullaştırıyor ve yoksullaşırken de bir yandan kim bilir başka neler kazanıp zenginleşmenin yolunu buluyoruz? Bu insan tuhaf bir mahlûk diyorum da, kimse inanmıyor."
🔸 "Yeniden insanlar arasına karışanlarda, ulaştıkları yüksekliklerin ve yüceliklerin bahsini ettiklerine de rastlanmıyor. Onlar yolculuklarının macerasını, nasıl bir yolculuk yaptıklarını bir sır olarak kendilerine saklıyorlar. İnsanlar, sadece onların bir sır sakladığını fark ediyor. Onlar söylemese de, bir sırrın saklandığı hissediliyor. Bu da (bir sırrın saklanıyor olması keyfiyeti), o sırra verilen değere atıfla izah ediliyor. Çünkü sırrı öğrenmeye layık olmayanların ona vakıf olmaları sırrın hikmetine zulüm sayılıyor. Öte yandan sırrın bütün insanlardan gizlenmesi de o sırra vakıf olmaları gerekenlere zulüm olurdu, deniyor. Böylece insanlarla sır arasındaki denge sağlanıyor. Ne sırrın, ne insanın zulme uğramasına meydan veriliyor."
🔸 "Her şeye rağmen insan merak ediyor: bırakılan ne idi, kazanılan ne oldu? Hatta daha ileri giderek bırakılan bir şey var mıydı, diye bile sorulabilir. Vuslat ânına kadar safha safha terk edilen neydi? Terk edilenler terk edilmeseydi vuslat gene de vaki olur muydu? İnsan bütün bu soruların boşluğunu görüyor, çünkü olan biten, terk edilmesi gerekenlerin terk edilmesiyle vaki olmuştur."