Mimar Sinan'ın camisindeki inşaat işçisi Cervantes
Yel değirmenleri ve Don Kişot denildiğinde aklınıza ilk ne gelir? Derslerde öğrendiğimiz dünyadaki ilk modern roman olması dışında hakkında ne öğrendik? İnebahtı Savaşı'na katılıp Osmanlı'ya karşı savaşmış bir edebiyatçının kaleminden döküldüğünü, Cervantes'in Cezayir'de esareti sırasında yaşadıklarının bir sembolü olduğunu yahut Cervantes'in Mimar Sinan'ın yaptığı camide inşaat işçisi olarak çalıştırıldığını kaçımız biliyoruz? Sizler için, dünya üzerinde büyük etki bırakmış Don Kişot'un Osmanlı topraklarından doğuş hikayesini derledik.
16'ncı ve 17'nci yüzyıllarda İspanyol Edebiyatı tarihinin yüzyılları kapsayan bölümlerine bakıldığında, şiir veya roman ya da tiyatro türünde olsun birçok edebi eserde Türk temasının oldukça yoğun bir şekilde işlenmiş olduğu görülür. O yüzyıllarda yazarların büyük bir kısmı, Akdeniz'de korkulan büyük bir düşman olarak gördükleri Osmanlı Devleti'nden ve Türklerden eserlerinde sık sık bahsetmişlerdir.
Yazılarında kendi yaşantısından kesitler sunan ve gerçek olayları sergilediği tahmin edilen yazarlardan biri de İspanyol edebiyatının şaheseri Don Quijote 'yi (Donkişot) yazan Miguel de Cervantes'dir. Miguel de Cervantes, 1547'de Madrid'in Alcalá de Henares bölgesinde doğdu. Daha çocuk yaşlardayken edebiyata özel bir ilgi duyan Cervantes, 1569 yılında İtalya'ya gitti.
Cervantes, 1575 yılında İtalya'dan gemiyle İspanya'ya dönerken gemisi Türk denizcileri tarafından ele geçirilmiş ve esir edilerek Cezayir'e götürülmüştür. Ceyazir'de esir olarak 1580 yılına kadar yaşayan Cervantes'in esaret yıllarına ait elde nispeten çok az bilgi vardır ve bu bilgiler de bölük pörçük birtakım belgeler ve birkaç mektuptan öteye gitmez.
Bununla birlikte Cervantes bazı eserlerinde yaşamının bu dönemini aydınlatan kesitler sunmuş olduğundan esir düşüşünden hürriyetine kavuşuncaya kadar geçen zaman zarfından Ceyazir'de nasıl bir hayat sürdüğüne dair fikre sahip olabilmekteyiz. Gerçekten de Cervantes'in bazı eserleri tamamen esaret yaşantısı üzerine kurulmuşlardır.
Nitekim "Los baños de argel", "Los tratos de Argel", El gallardo español" ve "La Gran Sultana doña Catalina de Oviedo" ve "El amante liberal" adlı eserlerde tema esarettir. Ayrıca, "Don Quijote", "La Galatea", "Persiles y Sigismunda", "La española inglesa", ve "Rincone y Cortadillo" adlı eserlerinde de zaman zaman esaretle ilgili pasajların bulunduğunu görüyoruz.
Cervantes bu eserlerinde ne dereceye kadar kendi yaşamından bahseder bunu kesin olarak bilmek mümkün değil. Yazdıklarının bir bölümünün hayal gücüne dayanması muhtemeldir ancak o dönemin Cezayir'i hakkındaki diğer kaynak eserlerde de benzer olayların anlatılması Cervantes'in eserlerinin büyük bir kısmının gerçekleri yansıttığı görünüşünü desteklemektedir.
Cervantes 1547 yılında doğduğu zaman, Osmanlı Devleti ile İspanya, Avrupa'da ve Akdeniz'de birbirine rakip iki süper güç olarak karşı karşıya bulunuyorlardı. Bizans ve Gırnata gibi zayıf iki devleti karşılıklı olarak ortadan kaldıran ve biri İslam'ın, diğeri de Hıristiyanlığın hamisi durumunda olan Osmanlı ve İspanya'nın bir noktada çarpışmaları kaçınılmazdı ve bu çatışma ortamı da her ikisinin de hakimiyet kurmak istedikleri Akdeniz olacaktı.
Nitekim Türklerin Kuzey Afrika kıyılarına yerleşmeleriyle birlikte Osmanlı Devleti ile İspanya arasında başlayan mücadele, özellikle Türk deniz gazilerinin Cezayir merkez olmak üzere Akdeniz'de gazâ faaliyetine geçmeleriyle doruğa ulaşmıştı.