Alev Alatlı'nın Hollywood algısı
Zamanla bir endüstri haline dönüşen Hollywood, içerikleri ile bugün tüm dünyayı etkisi altına almış bir kitle imha silahıdır. Lakin bu süreç bir günde oluşmaz. Ülkemizin önde gelen düşünürlerinden Alev Alatlı, kaleme aldığı "Suç Ortağı Hollywood & Kaan'ın Kitabı" eserinde Hollywood endüstrisinin hangi şartlarda ortaya çıktığından başlayarak geniş bir bakış açısıyla meseleyi derinlemesine ele alır. Gelin, "Hristiyan Apolojetiği'nin yerini Amerikan 'Cinema Industry'sinin aldığını düşünürüm." diyen Alatlı'nın düşüncelerine yakından bakalım.
Önceki Resimler için Tıklayınız
"1973 yılında, başta Godfather'ın yazarı Maria Puzo olmak üzere bir grup senarist oturup Kutsal Kitab'ı önlerine açar, senaryoyu oluşturmaya başlarlar. (Hayır şaka yapmıyorum! Bana inanmazsan Haham Simcha Weinstein'in kitabına bak!) Hollywood'un kare ası, Marino Puzo, Richard Donner, Ilya Salkind ve Tom Mankiewicz, baba Jor-El ile İncil'in tanrısı ile paralellik kurup, Kyrton gezegenini cennet yapıp şeytan ile özdeşleştirdikleri kötü general Zod'u kovdururlar. Kal-El, tanrının oğlu İsa Mesih misali babası tarafından dünyaya gönderilir, Star of Bethlehem (İsa Peygamber'in doğumunu müjdeleyen parlak yıldız) aracında! Kal-El'i evlat edinen Kent çifti de Josph ve Mary'sidirler İncil'in, neden, çünkü Martha'nın çocuğu olmadığı için, 'they prayed and prayed the Goodyear Lord sene fit to give us a child.' Yetmez, Hz. İsa'nın gençlik yıllarında ne yaptığının bilinmediğinden yola çıkılır, Clark Kent de ıssızda dolaştırılır ki, keşfetsin 'who he is and what he has to do.'
Alev Alatlı
◼ Amerikan sinema senaryoları asla masumane şekilde kaleme alınmaz. Hollywood'u Hıristiyanlığın farklı bir yorumlanış şekli olarak görmek mümkündür. İncelendiğinde her filmin alt metninde inançsal göndermeler bulunur. Bilhassa The Godfather gibi kült eserler incelendiğinde ortaya şekil değiştirmiş bir Hıristiyan Apolojetiği çıkar. Alev Alatlı bu cümleleri ile Amerika kıtasının en büyük süper kahramanı olan Süperman'ın yapı sökümünü ortaya döker.
"Hal buyken, 'sanat hayattan esinlenir' hayatı doğrudan ya da sembolik düzeyde taklit eder ya da etmelidir' diyorsak Amerikan sinemasına sanat demek olası değildir."
Alev Alatlı
◼ Sanat insanın bir güzellik karşısında duyduğu duyguları ortaya koymasıdır. Bu meyanda sanat en tabii şekilde hayat ve onunla kurduğumuz bağdan etkilenir. Lakin Hollywood filmleri hayattan bağımsız, suni bir yapıdadır. Alatlı burada bu hususa dikkat çekerek, Amerikan sinemasını sanat olarak nitelemez.
Amerikan filmleri sanatın yeni bir dışavurum biçimi olarak ortaya çıkmadı. Amerikan filmleri eğitime hizmet etmek amacıyla da ortaya çıkmadı. Sanayi ve ticaret yığışımlarının bir diğer ürünleriydi.
Alev Alatlı
◼ Hollywood bir sanat dalı olarak değer görmez. Çünkü endüstri olarak bilinen yapı, Amerikan felsefesini dünyaya yaymayı kendisine misyon edinir. Bugün bu geniş ağ sayesinde Afrika'daki bir çocuk ve Avustralya'daki bir çiftçi aynı zihni kodlarla ekran karşısına geçerler.
"Şimdi bunu dinle: Günümüzde ortalama bir Amerikalının evde konuşurken kullandığı her yüz kelimeden on üç tanesi küfür!"
Alev Alatlı
◼ Hollywood'un en büyük tahribatları toplumsal ve ailevi meselelerde göze çarpar. Daimi olarak bir şiddet pompalama aracı olarak kabul edilen Amerikan sineması, insanların dilini bozmayı amaçlar. Bu da kelime ve hakaret üzerinden şekillenir. Evvela ufak bir problem olarak görülen hakaretler zamanla büyük ve tahrip edici bir noktaya ulaşır.
"Gelin görün ki, ne zaman cinsellik insani işlevlerinden kopuyor, kadın ya da erkek, birey, kendisi olmaktan çıkıp her an bir başkasıyla ikame edilebilir bedene indirgeniyor, işte orada müdahale etmek lazım! Tarih şahittir ki, bireyi haz nesnesine indirgeyen mekanizma, aynı kolaylıkla nefret nesnesine de indirgeyebiliyor..."
Alev Alatlı
◼ Amerikan sineması kurulduğu dönemden itibaren sadece yıkıcılığı esas alan bir anlayış içerisindedir. Bu minvalde bireyin hazlarını merkeze alan Hollywood, beden merkezlidir. Yani insanların duyguları ile ilgilenmez. Bu da insanı her türlü mesele için kullanılabilir ve yerine başka bir nesne ikame edilebilir bir noktaya çeker.