Arama

Zekeriya Erdim
Mayıs 16, 2018

Ömrü olanlar, bu günlere erenler için; yeniden, Ramazan geldi. Bir kez daha, sosyal ve psikolojik yönden; iyilik rüzgarlarının estiği "rahmet ve bereket ayı"na girildi.

Şimdilerde, Müslüman ülkelerde ve toplumlarda; insanların "iyilik damarları" kabaracak. Dünyanın bir kısmında, Cehennem havarileri kötülük tohumları ekmeye devam ederken; diğer bir kısmında, iyiliğin galip geldiği bir mevsim olacak.

Hep birlikte, daha büyük bir hassasiyetle; zararı engelleyerek kötülüğü azaltmaya, faydayı temin ederek iyiliği çoğaltmaya çalışacağız. Zekatlarımızla, infaklarımızla, kavli ve fiili dualarımızla; yakından uzağa doğru, iyiliğe ve yardıma ihtiyacı olan insanlara ve toplumlara ulaşacağız.

Sonra bayram gelecek; bu mübarek ay geride kalacak. Bir sonraki Ramazan'a kadar; bazı şeyler unutulacak.

Hepimiz biliyoruz ki, ülkemizin ve toplumumuzun, dünyamızın ve insanlık âleminin iyilik halinin; diğer aylarda da kesintisiz devam etmesi gerekir. Bunun için, Ramazan'da oluşan rahmet ve bereket iklimi; tüm zamanlara taşınarak, kalıcı değere dönüştürülmelidir.

İşte bu noktada; "iyi insan" yetiştirmenin, "iyilik toplumu" oluşturmanın gereğini ve önemini hatırlıyoruz. Örgün ve yaygın eğitim alanındaki anlamlı bir projeye dikkat çekip; sayıları artan, hizmetleri çoğalan "iyilik okulları"ndan söz etmek istiyoruz.

UYGULAMALI EĞİTİM

Eskiden beri, alışılmışın dışında bir bakış açısını yakalamaya çalışarak; insanın ömür boyu öğrenci, yeryüzünün boydan boya okul olduğuna inananlardanız. Çocukların ve gençlerin, sınıfların içinde sınavlara değil; hayatın içinde hayata hazırlanması gerektiğini savunanlardanız.

Bu metot ya da model; yaparak ve yaşayarak öğrenmek anlamına geliyor. Anlayışlar alışkanlıklara dönüştüğünde; artık, kalıcı hayat tarzımız oluyor.

2014 Yılında, devlet-millet işbirliğiyle; eğitimi okul duvarlarının dışına çıkarıp, hayatın içine sokan bir adım atıldı. Gönüllü İmam Hatip Okulları ve özel okullar ile öğretmenler, öğrenciler, öğrenci velileri üzerinden; proje bazında ve dünya çapında, iyilik organizeleri başlatıldı.

Öncü kurumlar arasında; Milli Eğitim Bakanlığı'nın Din Eğitimi Genel Müdürlüğü ile Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü, sivil toplum kuruluşlarından Deniz Feneri Derneği ile ÖNDER İmam Hatipliler Derneği var. Ödüllü sosyal sorumluluk projeleri şeklinde organize edilen iyilik faaliyetleri aracılığıyla; ihtiyaç duyulan öncelikli ve önemli alanlarda, hizmet üretiyorlar.

İyilik projeleri arasında; Ev Alma Komşu Al, Görme Engelliler İçin İlmihal, iyilik Hamalları, İyilik Oyunları, Çoraptan Oyuncak Kalpleri Isıtacak, Kadına Değer Her Şeye Değer, Kardeşim Okumadan Asla, Bir Oda Bin Umut, 15 Temmuz 15 İyilik, Sevdamız Vatan, İyilik Yarışıyor Afrika'ya Ulaşıyor, Günümüz Ensarlarından Savaşın Çocuklarına gibi başlıklar bulunuyor. Her bir iyilik önce planlanıyor, sonra uygulanıyor; öncü kurumlar tarafından oluşturulan ölçeklere göre değerlendirilip, dereceye girenler ödül alıyor.

BÜTÜN OKULLAR

28 Şubat sürecinde, İmam Hatip Okulları'nın önünün kesildiği günlerde; MÜSİAD'ın Eğitim ve Gençlik Komisyonu adına, bir açık oturum yapmıştık. Sorunu enine boyuna tespit etmeye çalışmış; çözüm önerilerini ve öngörülerini tartışmıştık.

Müzakereler sırasında, Nasrettin Hoca'nın "kaybolan heybe" hikâyesi hatırlandı; "eğer bulunmazsa ben ne yapacağımı bilirim" sözü ve "evdeki çuvallardan birini bozup heybe yapacaktım" açıklaması gündeme geldi. Toplantının sonunda, ortak bir karar ve tavır olarak; "Onlar İmam Hatip Okulları'nın önünü kesiyorlarsa, biz de bütün okulları İmam Hatip haline getirmenin, yani çocuklarımızı ve gençlerimizi kadim değerlerimize ve doğrularımıza göre yetiştirmenin mücadelesini verelim" denildi.

O günden bu güne; Türkiye'de çok şey değişti. Devlet iradesi ile millet iradesi birleşti; muazzam bir enerjiye dönüştü.

Ancak, halen aşamadığımız engeller olmalı ki; "iyilik okulları" projesi, İmam Hatip Okulları ve dindar kesimin özel okulları ile sınırlı kalıyor. Sanki, diğer okulların ve öğrencilerin; iyi olmaya ve iyilik yapmaya ihtiyacı yokmuş gibi duruyor.

Oysa, sadece ülkemizin ve toplumumuzun değil; dünyanın bütün çocukları ve gençleri bizim. Aynı gök kubbenin altında yaşadığımıza göre; soluduğumuz oksijen ve karbondioksit gibi, üretilen bütün iyilikler de kötülükler de hepimizin.

O halde; iyi olmayı ve iyilik yapmayı teşvik eden, destekleyen projelerin kapsama alanı genişletilmeli. Ülkemizin resmi ve özel tüm okulları; "iyilik okulları" haline getirilmeli.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN