Kitaplı kahve kültürü
Bizim kültürümüzde, kahvenin ayrı bir yeri ve önemi var. Değerler dünyamızın sembollerinden biri olduğu için; insanlar, "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var" diyorlar.
Türkiye'nin ellili yıllarında, kahve; İstanbul gibi büyük şehirlerde bile, birkaç kahvehanede bulunurmuş. O kahvehanelerden birine gidip "kahve keyfi" yapmak; düğüne, bayrama gider gibi olurmuş.
Zamanla, "nescafe" gibi türedi şeyler çıktı; bizim kahvenin itibarı düştü. O meşhur "kahvehane"lerimiz de kimlik değiştirip; çoğunlukla "kumarhane"lere dönüştü.
Şimdilerde, yerel yönetimlerin ve özel sektör yatırımcılarının gayretleriyle; yeni bir kültür oluşuyor. Giderek yaygınlaşan yeni kahvehane modellerinde; "kitap" ile "kahve" birleşiyor, bütünleşiyor.
BİLGİ EVLERİ VE GENÇLİK MERKEZLERİ
Eskiden beri, eğitim çağındaki çocuklar ve gençler için; evlerin ve okulların dışında, cazip üçüncü adreslere ihtiyaç olduğunu söyleyip duruyorduk. Bu konuya yakın ve yatkın gördüğümüz kişilere, kurumlara; yatırım yapma ve etkinlik organize etme teklifinde bulunuyorduk.
2005 Yılında, "sosyal belediyecilik" konusunun konuşulup tartışıldığı bir özel oturumda; bu "üçüncü adres" meselesi de gündeme geldi. İlkokul ve ortaokul çağındaki çocuklar için, "bilgi evleri"nin; lise ve üniversite çağındaki gençler için, "gençlik merkezleri"nin açılmasına karar verildi.
O günden sonra, yerel yönetimler; ciddi adımlar attılar. Fakat büyük çoğunluğu, kamuoyundaki algı arızası yüzünden, konuyu bağlamının dışına çıkarıp; bilgi evlerini ve gençlik merkezlerini, okulların ve dershanelerin ek birimleri yahut tamamlayıcı unsurları yaptılar.
Şüphesiz, bu da önemli bir sosyal hizmetti. Ancak, çıkış noktasında belirlenen özgün amaç; gündemden düşüp güme gitti.
Şükür ki, son yıllarda, çala çala bir havayı bulmaya başladık. Hem, cazip üçüncü adresler oluşturup zararı engelleyecek; hem, kültür ve sanat altyapımızı geliştirip faydayı temin edecek yeni bir damar yakaladık.
KİTAPLI KAHVELER
Bildiğim kadarıyla, bu modelin ilk örneği; 2010 yılının ortalarında, İstanbul'un Üsküdar İlçesi'nde, Altunizade civarında görüldü. Bedenimizi besleyecek gıdalar ile aklımızı besleyecek kitapların bir arada bulunduğu ve ilaveten küçük çaplı kültür-sanat etkinliklerinin de sunulduğu bu mekâna; bilinçli bir tercihle, "kitaplı kahve" adı verildi.
Sadece çocukların ve gençlerin değil; mürekkep yalamış yetişkinlerin de buluşma, konuşma, okuma, çalışma mekânı oldu. Gelişti, olgunlaştı; alanında bir "marka" haline geldi.
Arkasından, Üsküdar Belediyesi; Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nin yanındaki eski İETT müzesini, "nev mekân" adıyla nezih bir kitaplı kahveye dönüştürdü. Bir özel sektör yatırımcısı Yeni Valide Camii yanında, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ise giderek bir külliye kimliği kazanan Bağlarbaşı yerleşkesinde; kadim kültür ve medeniyet geleneğimize uygun olarak, kitaplı kahveyi cami ile buluşturdu.
Hizmet takdimlerinde yahut tanıtım materyallerinde, kitabı merkeze koyup; "Kitabın yanında ne yersiniz, ne içersiniz, ne tadarsınız?" diye soruyorlar. İnsanı kuşatan ve kucaklayan; ilmi ve irfanı, kültürü ve sanatı hatırlatan sıcak ve sevecen bir ortam sunuyorlar.
Anlaşılan o ki; bu model, toplumda benimsenmiş. Türkiye genelinde; yeni kitaplı kahveler açma sürecine girilmiş.
Mesela, Gazi Antep Belediyesi; şehir merkezindeki avm'lerden birini satın alıp yıkarak, yerine kitaplı kahve yapmış. Dünya klasiklerinden Türk edebiyatına, şiir-hikaye-roman kitaplarından süreli yayınlara kadar yüzlerce eserle donatmış.
Bütün bunlar; örgün ve yaygın eğitim hizmetlerinin geleceği açısından, iyi haberler. Ayrıca; kendimize gelme, kökümüze dönme yolunda ilerlediğimize dair önemli işaretler.
Zekeriya Erdim
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.