Arama

Zekeriya Erdim
Eylül 2, 2017
Eğitim ibadeti ve ibadet eğitimi

Örgün eğitim kurumlarının yaygın eğitim faaliyetleri arasında yer alan "belirli günler ve haftalar" yahut "anma ve kutlamalar"; duygu, düşünce, davranış gelişimi ve benlik, kimlik, kişilik oluşumu açısından birer fırsattır. Çünkü, yaygın bir katılımla, kitle psikolojisi içinde, yaparak-yaşayarak idrak edilen şeyler; insanın akıl, ruh, beden yapısı üzerinde daha fazla etkili olur ve daha derin izler bırakır.

Bu günlerde, küresel zalimlerin göklere yükselen zulümlerine ve emperyal canilerin yerleri titreten cinayetlerine rağmen; dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca Müslümanın birlikte icra ettikleri hac ve kurban ibadetleri, bu fırsatlardan biridir. Bilenler, alanlar, farkında olanlar için; yoğunlaştırılmış kamplar yahut tatbikatlar gibi, az zamanda çok dersler verir.

"SADECE"NİN SIRLARI

Allah (c.c.), Zariyat Suresi Ayet 56'da, mealen; "Biz, insanları ve cinleri, sadece Allah'a kulluk ve ibadet etsinler diye yarattık" buyuruyor. Bu az ama öz ifadeyle; insanın dünya hayatının sırlarını vermiş, sınırlarını çizmiş oluyor.

Ehlinin tercüme ve yorumlarından anlaşıldığına göre; "sadece" vurgusunun iki önemli anlamı ve açılımı var. İkisi bir arada ve bir bütün olarak algılandığında; coğrafi literatürdeki enlemler ve boylamlar gibi, kulluğun ve ibadetin, yatay ve dikey boyutlarını belirlemiş oluyorlar.

Birincisi; insanoğlunun, hayatı boyunca, bilinçli olarak yapıp ettiği her şey, sadece ve sadece kulluktur. O kadar ki; nefes alıp verirken bile, ya Allah'a, ya da Allah'tan başka ilahlara kulluk ve ibadet etmiş olur.

İkincisi; kulluğun ve ibadetin, sadece ve sadece Allah'a yönelik olması, diğer ilahların şiddetle reddedilip kovulması gerekir. Çünkü; elest bezminde yahut ruhlar aleminde verdiğimiz söz, yaptığımız ahit bu anlama gelir ve böyle bir sadakati gerektirir.

İşte bu açıdan bakıldığında; her eğitim aynı zamanda bir ibadet, her ibadet de aynı zamanda bir eğitim demektir. Diğer anmalar, kutlamalar, belirli günler ve haftalarla birlikte; hac ve kurban ibadeti ile bayram geleneği de bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Bir yandan, Alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.) ile; öte yandan, Allah'a kulluk ve ibadet etsinler diye yaratılmış olan insanlar ile ilişkilerimizin tazelenmesine, takviye edilmesine vesile olur. Şayet yeteri kadar bilgili ve bilinçli hareket edebilirsek; özellikle yetişme çağındaki çocuklarımız ve gençlerimiz için, tüm safha ve süreçleri, muazzam bir mektep ve medrese haline gelir.

SAMİMİYET SINAVI

Bilumum ibadetlerin; bir lafzı, bir manası, bir de maksadı vardır. Eğer tabir yerinde ise; cevizin önce yeşil kabuğu soyulur, sonra tahta kabuğu kırılır, daha sonra içine ulaşılır.

Maksat, cevizin içi gibidir. İçine ulaşamayan herhangi bir kimse; aslında ceviz yemiş değildir.

Öte yandan; farzlar var, vacipler var, sünnetler var, nafileler var. İnsanlar; yer yer, zaman zaman "elzem" olanlar ile "lazım" olanları birbirlerine karıştırıp yerlerini değiştiriyorlar.

Bilindiği gibi, namaz; inananlar için, farz ibadetlerden biridir. Mevlid ise; rahmetli Süleyman Çelebi'nin, Hz. Muhammed (s.a.v.)'e olan sevgisini dile getirmek için yazdığı meşhur ve muazzam şiiridir.

Ancak, halkın önemli bir kesimi nezdinde; çeşitli vesilelerle mevlit okumak ve okutturmak, beş vakit namaz kılmaktan daha itibarlı hale gelmiştir. Mesela, namazı ihmal ettiğim zaman bana hiçbir şey söylemeyen annem; komşunun mevlit davetine icabet etmediğim için, "Sen ne biçim Müslümansın, mevlide gidilmez mi?" diye sitem edip şiddetle kınayabilmiştir.

Bu anlamda, hac ve kurban ibadetleri de; toplumun önemli bir kesiminde, "dini sorumluluk"tan ziyade, "sosyal zorunluluk" alanı haline geldi. Ekonomik gücü ve imkanı bakımından mükellef olmayan Müslümanlar bile; toplumsal algının etkisi altında, umreye yahut hacca gider ve uydum kalabalığa deyip kurban keser oldu.

Bu durum, bir yönüyle takdir edilip memnuniyetle karşılanabilir. Toplumda dini temayülün artması, dindar insanların çoğalması, iyiliğin ve yardımlaşmanın yaygınlaşması gibi yorumlanabilir.

Ancak ve ancak; bir başka yönüyle de riyayı, ikiyüzlülüğü, samimiyetten uzaklaşmayı, "mış gibi" yapmayı çağrıştırıyor. Nitekim, Allah (c.c.); "Kestiğiniz kurbanların eti de, kanı da bize ulaşmaz. Bize ulaşacak olan, sizin takvanız (yani Allah'a kulluk ve ibadet konusundaki samimi gayretiniz)dir" diye ikaz ediyor.

O halde, ardından koşmamız ve yakalamamız gereken şey; samimiyet damarıdır. Amellerin şekillerinden, görüntülerinden ziyade; özleridir, ruhlarıdır.

İYİ ÖRNEKLER VE ÖYKÜLER

Yetişme çağındaki çocuklar ve gençler için; iyi örnekler ve öyküler önemlidir. Öykündükleri, özendikleri model insanlara benzemeye çalışırlarken; onların temel altyapıları da şekillenir.

Onun için; anneler ve babalar, öğretmenler ve idareciler, aydınlar ve yöneticiler sadece kendi hayatlarını yaşamadıklarının farkında olmalıdırlar. Kişisel ve toplumsal ibadetlerin icra edilmeleri sırasında; bir yandan geçmiş ile gelecek arasında, öte yandan Allah ile kullar arasında, yeni nesillerin kolaylıkla geçebilecekleri köprüler kurmalıdırlar.

Böylece; hem eğitmiş, hem de ibadet etmiş olurlar. Umulur ki; dünyada da, ahirette de, karşılığını bol bol alırlar.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN