Mustafa Özcan
13.10.2025
Mustafa Özcan
Aynı kavramlar, farklı anlamlar
Tüm Yazıları

Aynı kavramlar, farklı anlamlar

Tarih içinde anlam kaymaları oluyor. Tarihi hatlardaki kırılmalarla birlikte aynı kavram farklı anlamlar kazanabiliyor. Yahudiler de Müslümanlar da aynı Musa'ya inandıkları halde anlaşamıyorlar! Hatta üzerinden düşmanlık üretiyorlar, neden? Zamanla isme yükledikleri farklı anlamlardan dolayı. Aynı isim veya kavramın muhtevası yaşadığımız günlere ve kavgalara çıkıyor. Tarih boyunca şekillenen Musa tanımı iki kesim arasında oldukça farklı. Bu da niza sebebi oluyor. Yahudilere göre Hazreti Musa goyimlerin yani Yahudi olmayanların Musa'sı değildir. Yahudilere hastır. Buradan yola çıkarak onun mirası saydıkları Filistin'i mülkiyetleri olarak görüyorlar: "Ey kavmim, Allah'ın sizin için yazdığı (girmenizi emrettiği) kutsal beldeye girin ve gerisin geri arkanıza dönmeyin; yoksa hüsrana, kayba uğrayanlardan olursunuz..." gibi ayetlerden kendilerine pay çıkarıyorlar. Burada Yahudiler anakronik olarak tarihi lehlerine güncelliyorlar. Adaletin hilafına Filistinlileri yurtlarından atıyorlar, sürüyorlar. Kur'an da Müslümanların yurtlarından sürülmesini ve dinlerine ilişilmesini savaş sebebi sayıyor. Musa ve Beni İsrail Mısır'dan sürülürken onlar da Filistinlileri yurtlarından çıkarmaya çalışıyorlar! Bu iki tablo birbirine uyuyor mu?

Buradan kendilerine münhasır bencil bir Musa tablosu çıkıyor. Kur'an onu yalnız bir adam olarak tasvir ediyor. Bu yüzden de kardeşi Harun'u yanına yardımcı istiyor. Musa kelimullah Kur'an'da en çok zikredilen peygamberdir. İslam kendi peygamberi olmayan bir peygambere neden bu kadar sahip çıksın? Burada mazoşizm karinesi mi var? Bugün de aramızda olsaydı yine kaderi yalnızlığa mahkum olmaktı. Onun şahsında yalnızlığa mahkum olan adalettir, hakkaniyettir! Tarih yine tekerrür ederdi.

Hıristiyanlarla da ortak paydamız Hazreti İsa'dır. Lakin tanım ve tafsilatta ayrılıyoruz. Hakkında farklı tanımlamalarda bulunuyoruz. İsim aynı ama müsemma yani muhteva farklı. Hıristiyanlar Hazreti İsa'nın çarmıha gerildiğine inanıyor. Biz ise bunu reddediyoruz. Göğe çekildiğinde hem fikiriz lakin tanrının oğlu olduğu hususunda ayrılıyoruz. Hıristiyanlar da Arius çizgisinin Kilise içinde kaybolmasıyla birlikte (325/380) tevhit çizgisinden sapmıştır. İkinci defa geleceğinde ve nüzul edeceğinde onlarla hem fikiriz. Lakin İslam'ın tanımladığı heyette, kisvede mi nüzül edecek ve misyonunu tamamlayacak yoksa Hıristiyanların tanımladığı surette mi? Kamplardan hangisine yakın duracak?

Şiilerle Sünniler arasındaki Mehdi meselesi de böyledir. Tarihi süreçte çatallaşmıştır.

Şeytan ayrıntıda gizli dedikleri şey bu olsa gerek!

Bazıları yadırgayarak 'Her iki taraf da, topluluk da Allah Allah avazlarıyla birbirlerine giriyor, kılıç çekiyor, bu ne hal ya da bu nasıl iştir?' diyorlar? Allah Allah naralarıyla yeri göğü inlettikleri halde zıt cephelerde birbirini boğazlıyor diye hayretlerini gizleyemiyorlar. El Hak doğrudur! Denildiği gibi sebep malum olunca şaşkınlık gider, zail olur!

Bu zıtlaşmanın arkasında ortak kavram yerine bu ortak kavramın tarih boyunca aldığı mecra ve kazandığı farklı anlamlar yatıyor. Galiba Kanuni Sultan Süleyman bunu şöyle dile getirmiş: Cümlenin maksudu bir amma rivayetler muhtelif. Bir Arapça sözde ideal anlamda bunun şöyle olması istenir: İbaratuna şetta hüsnüke vahidun. İbarelerimiz ve ifadelerimiz ayrı, farklı olsa da senin güzelliğin tek ve yektir. Her şey senin güzelliğinde buluşuyor.

Ancak rahmet ve şefkat ehli bunu idrak edebilir.

Mevlana da aynı kavram etrafındaki toz bulutunu, sisi uzüm benzetmesiyle dağıtır. Üzüm metaforuyla izah eder. Herkes üzüm arzu etmekte birlikte bunun söyleniş biçimini kendi dilinde söyler. Bunu ortak bir dil veya tanım haline getiremezler. Bunun yerine herkes üzümü kendi diliyle istemektedir. Bu da tıkanmaya götürmektedir. Halbuki cümlenin maksudu üzüm yemektir. Bazen üzüm yemek uğruna bağcıyı dövdükleri de oluyor. Farklı dillerde üzüm diye diye birbirlerini pataklıyorlar. Kur'an bizi ortak bir söze ve tutuma çağırıyor. Buna geldiğimizde kavga geride kalacaktır.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları