Kayseri'de Melikgazi ilçesinde yaşanan olaylar bir süre sonra adeta İngiltere'de hortladı. Olaylar çok simetrik. Kayseri'de Suriyeliler, İngiltere'de ise Müslümanlar hedefte idi. İkisi de aynı kapıya çıkıyor. Lakin İngiliz sağcı Siyonizm mevzisinde ve çeperinde olarak Türkler dahil Müslümanlara karşı hareket ederken Kayserililer neden aynı cephede yer aldılar? Bilerek veya bilmeyerek bu durum kendi ayağına sıkmaktır. Mesele sadece göçmen karşıtlığı mı? İngiltere'de yönetime gelen İşçi Partisi göçmenlere karşı biraz daha esnek ve insaflı. Sığ kalabalıklar bu insafı cezalandırıyorlar. Kayseri'de olayları çıkaranlar dostunu, düşmanını tanımaktan aciz bir durumda. Miyop bir nazarla küresel olaylara yanlış zaviyeden bakıyor ve okuyorlar! Tedebbür etmeden, olayların künhüne varmadan kitle psikolojisiyle öfkeye kapılıyorlar. Bu da onu küresel İslam düşmanlarıyla aynı kefede ve zeminde buluşturuyor! Yazık. Yanlış okuma üzerinden iki olay veya olaylar arasında bir benzerlik var mı? Evet! Toplumsal olaylar asılsız söylentilerle körüklendi. He iki olayda da kız çocuğu ve çocukları ön planda.
Her ikisinde de yabancı parmağı aranıyor. Belki bunda olayların çözümsüz bir biçimde birikmesinin de etkisi olabilir. Başka alanlarda yapılan yanlışlar da göçmenlere fatura ediliyor. Bu durumda bir kıvılcım kitleleri harekete geçirebilmektedir. Kayseri'nin Melikgazi ilçesinde Suriye uyruklu bir kişinin akraba ve yakın çevresinden 5 yaşındaki bir çocuğu tasallut etmesi üzerine sokağa inen kalabalıklar yine genellikle Suriyeli göçmenlere ait araçları ters çevirirken bazı iş yerlerini de kundaklıyor. Paralelinde İngiltere'de de kışkırtmalar ve söylentiler yani şayialar üzerinden aşırı sağcı ve sığ kalabalıklar sokağa taşarak Müslüman göçmenlere yönelik olarak arbede çıkardı. Melikgazi'de Suriyelilere yönelik eylemler, İngiltere'nin Southport kasabasında Müslümanlara yönelik olarak yinelendi. Protestolar, üç kız çocuğunun hayatını kaybettiği bıçaklı saldırıyı düzenleyenin "İslamcı bir göçmen olduğu" söylentisinin ardından patlak verdi. Ürdünlü yazar Ali Saade İngiltere'nin Southport kasabasında meydana gelen göçmen ve Müslüman karşıtı olayları Mossad'ın kurguladığını ve körüklediğini yazmıştır. Her iki olayda da söylentiler belirleyici olmuştur. Melikgazi'de olayın faili ve mağduru aynı aileden olmasına rağmen sokağa taşan kalabalıklar kitle olarak da Suriyeliler hedef almıştır. Hukukta toplu ceza olmasa da kendisine göre cezalandırdı. Bu yönüyle Suriyeliler iki mağduriyeti bir arada yaşamıştır. İngiltere'nin çeşitli şehirlerine sıçrayan olaylarda yine söylentilerle Müslümanlar hedef alınmıştır. Kışkırtıcı odaklardan İngiliz Birliği Başkanı Tomi Robinson gibi İslam düşmanları 'İslam bir hastalıktır ve yaşam tarzımızı tehdit ediyor' demiştir. Kendisinin aşırı sağcı olmadığını sadece İslam karşıtı olduğunu söylemiştir. Batı'da Yahudi düşmanlığı ve ırkçılık İslamfobiye dönüşmüştür. İslam'ın gerici ve faşist bir din olduğunu varsayan Tomi, İslam'ın göçmenler yoluyla Avrupa'yı aheste aheste istila ettiğini ileri sürmüştür. Bunu 2004-2005 yıllarında -ateşi bol olsun- Bernard Lewis söylemiştir. Avrupalıları İslam'a karşı kışkırtmıştır. Bu kışkırtmalar zamanla taban tutmuştur. Protestolar, sosyal medyada saldırganın "İslamcı bir göçmen olduğu" söylentisinin yayılmasının ardından aşırı-sağcı grupların Southport bölgesinde bulunan bir camiye saldırılmasıyla başladı. İngiltere'deki bıçaklı saldırıyla ilgili polisin yaptığı ilk açıklamada, 6 ve 7 yaşındaki kız çocuklarının hayatını kaybettiği bildirilmişti. Son olarak, yaralı halde hastaneye kaldırılan 9 yaşındaki bir kız çocuğunun hayatını kaybetmesi ile ölü sayısı üçe yükseldi. Olayın ardından 17 yaşındaki saldırgan, öldürme ve cinayete teşebbüs şüphesiyle gözaltına alındı. Saldırının nedeni henüz netleşmezken polisler olayın terör bağlantılı olmadığını aktardı. İlk başta kanlı saldırıyı gerçekleştiren kişinin "Ali" adında bir mülteci olduğu ve "İngiltere'ye bir yıl önce geldiği" şeklinde yanıltıcı haberler yayılmıştı. Fakat sonrasında saldırıyı 17 yaşındaki Axel Muganwa Rudakubana adlı saldırganın düzenlediği belirlendi. Britanya Müslüman Konseyi'nin olayın akabinde yayınladığı bir duyuruda, camilerin hedef alındığı Southport ve Hartlepool'daki gösterilerden "derin endişe" duyulduğu, ülke genelindeki cami yönetimlerinin teyakkuzda olması gerektiği belirtildi. Daha önce Avrupa ülkelerindeki aşırı sağcı gruplar cami yerine sinagogları hedef alırken günümüzde camiler kundaklanıyor. Saldırılar hedef ve adres değiştirdi. Yer yer Müslümanlara karşı Avrupa aşırı sağcı Siyonist gruplarla işbirliği yapmaktadır. Bu, Hitler'in Yahudilere karşı kimi Siyonistlerle ortaklık yaptığı sahneleri akla getirmektedir. Hiçbir şey durduğu yerde durmuyor. Buradan bizim de ders çıkarmamız gerekiyor. Melikgazi-Southport simetrisi söylentilerle bilmeden masum insanlara zarar verilebileceğini ortaya koyuyor.
İngiltere'de olayların faturası 'İngiltere iç savaşa sürükleniyor' diyen Elon Musk'a kesildi. Olayları kışkırtan ve kabuğundan çıkartan kişinin Elon Musk olduğu ileri sürülüyor. Olaylarda elbette sosyal medyanın etkisi var. Lakin bütün etkiyi ona yüklemek, hasretmek doğru olur mu? Bu hususlarda çok dikkatli olmak gerekiyor. Zira Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg de bir müddet önce giymiş olduğu tişörtüne Latince, "Carthago delenda est/ Kartaca muhakkak yıkılmalı" ibaresi kazıttığı ortaya çıkmıştı. Müslümanlar vaktiyle dünyanın merkezi olan Roma'nın rakibi Kartaca'yı kastettiğini bugün ise bu ibarenin Batı ile İslam dünyasını karşı karşıya getirdiğini öngörmüşlerdi. Kısaca kimi Müslümanlara göre Mark Zuckerberg Kartaca ile İslam dünyasını kastetmiştir. Meseleyi bir çağrı ve bir komplo hezeyanı olarak görmüştü. Lakin Gannuşi'nin damadı Refik Abdusselam'ın buna bir itirazı var. Mark Zuckerberg'in burada marka rakibi Googgle+40'ı hedef aldığını tamamen bir ticari rekabeti kastettiğini yazmıştır. Tabii ki kolaycılık bu tarz komplo teorilerini yaygınlaştırıyor. Bu, komplo teorilerini toptan inkar değil, sadece basitliğe düşmekten kaçınmaya, tedbirli olmaya bir çağrıdır. Elbette Babil ile Kartaca Batı'nın şuuraltında ötekini temsil ediyor. Bugün de öteki coğrafyaların yer aldığı İslam dünyasıdır. İngiltere olayları da Elon Musk'a bağlandı. Bu ne derece doğru, tartışılabilir. Lakin burada tek zanlı Elon Musk olmayıp bilakis majestelerinin hükumetine göre olayların arkasında Rusya da olabilir. Rusya 19'uncu yüzyıldan beri İngiltere ile rekabet halindedir. Postunu paylaştıkları coğrafya ise İslam coğrafyasıdır. Ukrayna üzerinden Putin, İngiltere'ye karşı burnundan soluyor. İngiltere olayların arkasında yabancı bir ülke parmağı olduğuna (hidden hand) inanıyor. Dediğimiz gibi meseleye Filistin meselesi üzerinden bakarsak Mossad'ın da bu kışkırtmalarda tuzu biberi olduğunu söyleyebiliriz. Vicdanı kabaran kitleleri aşırı sağ akımlarla bastırmak istiyorlar. Al-Sabeel yazarı Ali Saade, mufassal bir biçimde bu konuyu irdelemiştir. Yine de komplo teorilerini birleştirecek olursak acaba Elon Musk İngiltere özelinde Siyonistlerle birlikte mi çalışıyor? Yakışır…
Kısaca, işler biraz karışık! Komplo var mı? Varsa, kimin komplosu?
Mustafa Özcan
