Arama

Mustafa Özcan
Ekim 19, 2019
Türk asıllı Mısırlı sanatçılar: Sahnedeki Rabia 'Şadiye'!

Mükemmilin Kanalı sunucularından Muhammed Nasır'a bir haber bülteninde kulak misafiri olduğumda aşağı yukarı Nuri Pakdil'in vefat günlerine denk gelen bir şekilde Mısırlı şarkıcı ve sanatçı Şadiye'nin ölümünden haberdar oldum. Ölümü üzerinde çok geçse de sonuçta ben yeni haberdar olmuştum. Muhammed Nasır'ın vurguladığı hususlar konuya duyarsız ya da bigane kalmama engel oldu. Hayatına gecikmiş bir derkenar düşmek istedim. Öteden beri Şadiye ismiyle ilgilenirim. Türk asıllı bir sanatçı ve sahnedeki Rabia veya rahibe olarak anılabilecek isimlerden birisi. Şadiye beyaz perdedeki adıdır, asıl adı Fatıma Ahmet Kemal Şakir'dir. Hem anne hem de baba tarafından bir Türk. Mısır'da bizim tasavvurumuzun ötesinde, fevkinde Türk asıllı devlet adamları; düşünürler ve sanatçılar bulunmaktadır. Muhammed Abduh'un menşei ile ilgili anlatılan rivayetlerden birisinde onun Türk asıllı olduğu beyan edilir. Keza Mısırlı yazar ve şair Mustafâ Lutfî b. Muhammed Lutfî b. Muhammed Hasen Lutfî el-Menfelûtî de anne tarafından soyu Türklere dayanmaktadır. 1293 (1876) veya 1289 (1872) yılında Asyût'a bağlı Menfelût beldesinde doğdu. Babası Muhammed Lutfî, Menfelût şer'î kadısı ve nakîbüleşrafı olup Hz. Hüseyin soyundan gelen Lutfî ailesine, annesi meşhur Türk ailelerinden Çorapçılar'a mensuptur

1905 yılında Kahire'de Seyyideti Zeynep semtinde doğan kısa hikaye yazarlarından Yahya Hakkı da anılan selefleri gibi Türk asıllıdır. Yahya Hakkı çocukluğundan itibaren tutku derecesinde edebiyat ve sanat düşkünüdür. Eşi ise dinde derinleşmek isteyen bir ev hanımdır ve İslam büyüklerinin hayatını anlatan siyer kitaplarına meftundur. Yahya Hakkı önce Kur'an kursuna devam etmiş ve burada hıfzını ikmal etmiştir. İlk okulu Mustafa Kamil'in okuduğu okulda tamamlamıştır. Yahya Hakkı diplomatlık günlerinde Paris ile birlikte Ankara'da ülkesini temsil etmiştir. Ümmü Hişam'n Kandili ve benzeri roman ve hikayeleriyle iştihar etmiş ve 1992 yılında dünyamızdan göçmüştür.

Enver Sedat'ı öldüren Halit Şevki İstanbuli ailesi de zamanla Mısır'a göçmüş Türk asıllı bir ailedir. Bu isimler diğer Türk asıllılar yanında denizden bir katredir.

Sahnelerin Rabiası veya rahibesi Şadiye'ye gelecek olursak; Sahnelere veda etmesine kadar hayatı üç bölümde mütalaa edilmektedir. Erken dönemde keşfedilişi, şarkıcılığı ve sinema sanatçılığı onun birinci yüzünü temsil ediyor. İkinci döneminde ise dine yönelişi var. Üçüncü döneminde ise sahneye veda edişi ve seyirciden kopuşu vardır. 86 yaşında vefat eden Şadiye 1947 ile sanat hayatına veda ettiği 1984 yılı arasına 114 film sığdırmıştır. İlk filmi Güller ve Dikenler (Ezhar ve Eşvak) adını taşımaktadır. Mısır sinemasının kül kedisidir. Sanat hayatına veda etmesinden sonra bir daha kendisini şöhret mahfillerinde gören olmamıştır. Afaktan enfüs dairesine dönmüş ve bu dairede mutlu olmuştur. Ona verilen edebi paye veya ödülleri de elinin tersiyle etmiş ve şöhret sahnelerinin asude hayatını bir daha gölgelemesini istememiştir. Yeni tanıştığı manevi zevkler kendisine yeterli gelmiş ve bunları geçici şöhret kırıntıları için feda etmekten kaçınmıştır.

Sanatının ve şöhretinin zirvesinde şöhret ışıklarını terk eden zirve isimlerden birisi olmuştur. Sözgelimi Yusuf İslam gibi sahneleri terk edenler bile alternatif sanat adı altında kıyısından köşesinden sahnelere avdet etmişlerdir. Şadiye ise aradığını gönlünde bulmuştur. Kararlı davranmıştır ve bir daha ilk sahneye geri dönmemiştir. Hayatını anlamlandıran ikinci ve üçüncü devresinde Şeyh Şaravi ile tanışmış, müridi demesek bile müdavimleri arasında yerini almıştır. Şeyh Muhammed Mütevelli Şaravi arif bir Allah adamıdır; Ortaçağdan günümüze düşmüş nadide simalardan birisidir. Günümüzde tasavvufun gerçek temsilci ve saliklerinden birisi olmuştur. Mevcut Ezher Şeyhi Ahmet Tayyip de tasavvufla anılsa ve sufi meşrep biri olsa da Şeyh Şaravi ile ölçülemez. Ezher şeyhlerinden Abdulhalim Mahmut da tasavvufun otantik damarını temsil eden kimselerdendi. Şaravi klasik ilimlere bihakkın vakıf sufi bir alimdir. Körfez ülkeleri ve bakanlıkları sırasında elde ettiğini servetini fakirlerden esirgememiş ve fukara babası olmuştur. Onun şöhretini Hüsnü Mübarek gibi devletin başındaki isimler bile kıskanmıştır. Şaravi şöhret istememiş şöhret ayağına gelmiştir. Mısırlı diğer müteşeyyihler gibi batıl dostu ve İsrail müdahini olmamış bilakis kitabın ortasından konuşmuştur.

Eskilerin ifadesiyle Şaravi hoş kadem ve bereketli birisidir. Sanatçılar buhranlarını onda atmaktadırlar. Şadiye de onu bir büyük ve baba olarak bilmiş ve dini konularda bilgilenmek ve nasihat almak için eşiğini aşındırmıştır.

DEPRESYON VE HAYATININ DÖNÜM NOKTASI

Mükemmilin'de hayatını anlatan sunucu Muhammed Nasır, Şadiye'nin girmiş olduğu depresyonların hayatında dönüm noktası olduğunu ifade etmektedir. Semir Sabri de sanatçının hayatını böyle tasvir etmekte ve girdiği depresyonlar onu halikına ve yaratıcısına götürmüştür, kavuşturmuştur. Sahnelere ve seyircisine veda ederek evine dönmüş ve evinin kadını olmuş ve tesettüre bürünmüştür. İbrahim Ethem'in adeta kadın versiyonu gibi buhran ve bunalımla birlikte özüne geri dönmüştür. Şadiye sürekli olarak anne olma hayalini düşlemiştir. Eşi Salah Zülfikar'dan üç defa hamile kalmasına rağmen sağlıklı bir çocuğa kavuşamamış ve hamileliği üç defasında da tamamlanmamıştır. Kısaca düşük yapmıştır. Çocuğa kavuşamamış ama bu vesile ile biricik yaratıcısına kavuşmuş ve onu tanıma yolunda büyük mesafe almıştır. Çocuklarının yerine yeğenini koymuş ama o da 'vakitsiz' bir zamanda vefat etmiştir. Bunun üzerine Şadiye'nin kolu kanadı kırılmış ve yıkılmıştır.

Daha sonra ikinci buhranı ise doktorların yanlışlıkla göğüs kanseri teşhisi koymaları ile nüksetmiştir. Bunun sonucu bir göğsü alınmıştır. Bu da hayatındaki tersliklerden bir başkasıdır. Bu kederli hali onu Mevla'sına yakınlaştırmıştır. Sonra da kavuşturmuştur. Bunun sonucu sanat hayatını üç talakla boşamıştır.

Dünya ona veda etmeden o yalancı dünyaya veda etmiştir. 28 Kasım (2017) tarihinde öldüğünde çoktan dünya ile yollarını ayırmıştı.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN