Mustafa Özcan
26.11.2018
Mustafa Özcan
Düşman bayrağını güncelleme
Tüm Yazıları

Düşman bayrağını güncelleme

Soğuk Savaş'ın son yıllarına denk gelen Margaret Thatcher, iktidar yıllarında şöyle bir cümle kullanmıştı: 'Düşmanın rengi kızıldan yeşile büründü.' Bu düşman bayrağını güncelleme yönünde bir işaret fişeğiydi. Daha önce ABD Başkanı Richard Nixon, bu işin kitabını yazmıştı. 1999: Savaşsız zafer. Kitabı bir öngörü idi ve zafer beklenenden önce tahakkuk etmişti. 1999 yerine 1991 yılında ABD Soğuk Savaşı kazandı. Kitabına şöyle bir öngörüde bulunmuştu:' SSCB'ye karşı Soğuk Savaşı biz kazanacağız.' Sonrasında da İslam dünyasına karşı Ruslarla birlikte mücadele edeceğiz, ortak olacağız.' Takvimler 1991 yılını gösterdiğinde bu an gelip çatmıştı. Bunun işaret fişeğini de Margaret Thatcher ve dönemin NATO Genel Sekreteri Willy Claes gibi yetkililer peyderpey dile getirmişlerdi.

İngiltere'nin yeni Genelkurmay Başkanı Mark Carleton Smith , Thatcher'in sözlerini hatırlatan yeni bir işaret fişeği kullandı. Bunun mahiyeti şudur: 'Rusya, IŞİD ve Kaide'den daha tehlikelidir.' Bunun anlamı şudur: yeni baş düşman Rusya Federasyonudur. Bununla Sovyetler Birliğine karşı yeni bir cephe kurulması arzusunu dile getirmiştir. ABD'nin PYD'yi kullanması için Suriye'de hala IŞİD bayrağına ihtiyacı olsa da İngiltere'nin bundan müstağni olduğu anlaşılıyor. Kaldı ki IŞİD'in bel kemiği Rakka ve Musul üzerinden kırılmıştır. Geride kalan küçük parçaları ve cepleridir. Buna mukabil 90'lı yıllarda çözülen Sovyetler Birliğinden sonra fiili anlamda ve küresel ölçekte en yayılmacı politikaları Putin izlemektedir. Çarların hayaline bile gelmeyen hedefleri gerçekleştirmektedir. 2008'den sonra yayılmacı politikalarla Gürcistan'ı ve Ukrayna'yı parçalamış ve Suriye'ye inmiştir. Bunun ötesinde İngilizler'in nazarında küstahça eylemlerle İngiltere'de muhaliflerini avlamaktadır. Bu nedenden dolayı da İngiltere Genel Kurmay Başkanı Smith, düşman bayrağının renginin değiştirilmesini talep etmektedir. Yeni gelişmeler ve konjonktür buna amir bulunmaktadır. Burada İngiltere'nin kısmen de olsa Amerika'dan ayrıldığını ve bağımsız davrandığını görüyoruz. Sözgelimi, Rakka'da PYD ile IŞİD arasındaki nöbet devrini yansıtan kareleri dünya ile paylaşan BBC/İngiltere olmuştur. Bu fotoğraflar Amerikan yalanını ortaya çıkarmıştır. O da şudur: PYD İŞİD'in panzehridir. Halbuki tam tersine ikisi ideolojik zıt kardeşlerdir. Ama aynı hedefe hizmet etmektedirler. Olsa olsa aralarında bir rol dağılımından bahsetmek mümkündür. Bu rol dağılımını da onlara tevzi eden siyasi patronlarıdır. Lakin artık oyun onlardan daha büyüktür. Bu açıdan İngiltere Genelkurmay Başkanı Smith, Rusya konusunda tehlike çanlarını çalmaktadır. Peki somutlaştıracak olursak, Smith neyi teklif ediyor? Anlaşıldığı kadarıyla Smith, 1989 öncesine geri dönülmesini ve Rusya'nın ötekileştirilmesini ve İslamcıların aradan çıkarılmasını, çekilmesini istemektedir. Yani bunun zımnında yeni bir pakt yarışını devreye sokma talebi vardır.

Rus Bakan Lavrov'un tepkisine gelecek olursak şöyle söylemiştir: İngiliz Genelkurmay Başkanı Smith'in zihni melekelerinden şüphe ederim. Öyle diyerek İngiltere Genelkurmay Başkanı'yla alay etmek istemiştir. Ayrıca kendince sözlerini hafife almıştır. Bu alay gerçekleri örtbas edebilecek çekicilikten yoksundur. Şu anda dünya, 1990'lı yıllardaki gibi yeni bir kırılma noktasıyla karşı karşıyadır. Burada düşman bayrağının yeniden Rus bayrağına dönüştürülmesi işten bile değildir. Smith ne söylediğini bilmektedir. Selefleri Thatcher gibilerin izinden giderek ve adımlarını izleyerek dünyanın yeniden bir kavşak noktasına geldiğinin idrakı içindedir.

Merhum Mahir Kaynak, birçok istihbaratçı gibi bir üçgenden bahsederdi. Uyuşturucu, terör ve beyaz kadın ticareti…Özellikle terör örgütlerinin istihbarat teşkilatlarından habersiz eylem yapmadıklarını müteharrik bizzat olmadıklarını vurgulardı. Nitekim, Cezayir'de GIA, Suriye ve Irakta IŞİD , mamul yani üretilmiş, kullanıma amade terör örgütleri arasındadır. Bunlar sonuçta temsil ettiklerini varsaydıkları kesimlere zarar veren kurgulanmış örgütlenmelerdir. Daha önce Filistinlilerin başına gelen şuan İslamı kesimlerin başına gelmiştir. Adlarına terör örgütleri kurulmuştur. Filistinliler açısından baktığımız zaman Ebu Nidal/Sabri el Benna sürekli patron değiştiren kiralık silahlardan birisi olmuştur. Aşırı dozda şiddet kullandığından dolayı gaye edindiği Filistin davasına ve Filistinlilere büyük zararlar vermiştir. Ebu Nidal laik karakterli Filistin namına ortaya çıkmış kurmaca bir hareketti. IŞİD ise daha büyük paydada, İslami sahada Ebu Nidal gibi örgütlerin güncellenmiş versiyonlarından biridir. Bununla birlikte insanlar balık hafızalı olduklarından dolayı hakikatın ipucunu daima kaçırmaktadırlar. Yoksa IŞİD, GIA ve Ebu Nidal gibi selefi olan örnekler göz önüne alındığında deşifre edilemeyecek bir örgüt değildir. Kamuoyunun körlüğü, aydınların takipsizliği sonuçta bu kurgulanan örgütlerin gerçekmiş gibi algılanmasına yol açmaktadır.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları