Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Kasım 19, 2021
Hz. Peygamber'e vefamızın göstergesidir, O'nu sevmek…
Sesli dinlemek için tıklayınız.

17 Ekim 2021 tarihinde idrak ettiğimiz Mevlid-i Nebi'nin üzerinden bir ay geçti… Hazret-i Habibullah (sav) bu yıl "Vefâ" ile birlikte anılmaya ve anlaşılmaya çalışıldı. Doğrusu, şairin, "Bitmez güzelin vasfı, ağaçlar kalem olsa…" dediği gibi, her yıl farklı bir pencereden Güzeller Güzeli Peygamber Efendimizin yaşantısına, sîret ve sûretine bakılmaya çalışılsa da bir elmas misali her yönden farklı güzellikte ışıltılar yayan bu muhteşem güzelliği –doğrusu- gereği gibi anlayabilmekten de tarif etmekten de âciz kalmaktayız. Bununla birlikte belki de Sevgili Peygamberimizle (sav) en çok alakası bulunan kavramlardan biri olması hasebiyle vefâ üzerine konuşmak, aynı zamanda bu hususta görev üstlenenler için bir kolaylığı da beraberinde getiriyor diyebiliriz. Zira Son Nebi (sav) hem Allah'a güzel kulluk adına; hem de Allah'ın yarattığı, başta "en mükerrem varlık" insan olmak üzere, tüm yaratılmışlara gösterdiği şefkat ve merhametiyle gönülleri ferahlatan bir vefâ pınarıdır… Yeryüzünün derinliklerinden toplayıp eşsiz kudretiyle pınarları kaynatan Kadir-i Mutlak, gönderdiği kutlu elçilerin sonuncusu Hz. Muhammed Mustafa'ya da böyle bir özellik bahşederek, asırlar öncesinden günümüze ulaşan sözleriyle, tavır ve davranışlarıyla, O'nu, yolumuzu aydınlatan bir rehber kılıyor, yine onun elinden muhtaç olduğumuz âb-ı hayâtı bahşediyor!..

Bugünkü yazımızda, o yüce Resûle (sav) sevgi ve muhabbetin bir mümin için taşıdığı önem ve değer üzerinde durmayı ve bu durumun vefa ile ilişkisini ele almayı düşünüyoruz. Çünkü Allah'a olan güzel kulluğumuz ve O'ndan gelen emir ve yasaklar konusunda "işittik ve itaat ettik" sözümüz, O'na olan vefâmız bağlamında ne kadar önemli ve değerliyse, Allah Teâlâ tarafından seçilen ve tüm insanlığa gönderilen Son Nebi'ye (sav) duyulacak sevgi, hürmet ve muhabbet de hem Allah'a hem de Peygamberine karşı vefalı olmak adına o denli önemli ve değerlidir… Zira sevmek, vefalı olmak; vefalı olmak da derin bir sevgi duymak demektir… Belki bundan dolayı, Hz. Mevlânâ bu hususa dikkat çekmekte ve şöyle demektedir: "Aşk, muhabbet ve dostluk gibi özelliklerin hepsi vefâya bağlıdırlar. Onlar daima vefalı kimseleri ararlar. Bunlar, vefanın bulunmadığı bir gönüle asla yanaşmazlar…"

Şimdi geliniz nasıl bir büyük nimetin muhatabı olduğumuzu, bu nimeti bahşeden yüce Rabbimizin ifade buyurduğu ayetten öğrenmeye çalışalım…

ALLAH'IN MÜMİNLERE EN BÜYÜK LÜTFU…

"And olsun ki, Allah müminlere büyük bir lütuf ve ihsanda bulunmuştur. Çünkü onlara kendi içlerinden birini; onlara Allah'ın âyetlerini okuyan, onları (hatalarından) arındıran, onlara Kitab'ı ve Hikmet'i öğreten birini peygamber olarak göndermiştir…" (Al-i İmran 194)

Bu ayet, müminlerin Allah Teâlâ'ya büyük bir minnettarlık duygusu içinde bulunmalarını gerektirecek derecede muhteşem bir nimete mazhar olduklarının farkında bulunmalarını emretmektedir. Gerçek şu ki, Allah Teâlâ'nın tarihin her döneminde insanların içinden peygamberler seçip göndermesi, insanlara lütuf ve ikramı namına en büyük nimetlerinden biri olarak görülmelidir. Zira bütün peygamberler insanlara yol gösterici rehberler oldukları gibi Son Nebi (sav) de tüm insanlık için "âlemlere rahmet vesilesi" olarak gönderilmiştir. İslam'ın doğuşuyla birlikte yaşadığı asırda ona iman eden müminler kadar, sonradan gelen mümin nesiller olarak da bu nimetin farkında olmak ve kadrini bilmek gerekmektedir. Bunun göstergesi ise kendi nefsinden (canından) aziz bilecek kıvamda bir sevgiyle "Allah'ı en çok seven ve Allah tarafından en çok sevilen", işte bunun için "Habîbullah" olarak anılan Hz. Muhammed Mustafa'yı sevmektir… Çünkü sevginin bu kıvamda olmasını da yine Allah Teâla istemektedir:

"Peygamber, müminler için kendi canlarından daha üstün ve değerlidir. Onun eşleri de müminlerin anneleridir." (Ahzâb, 6)

Ayet-i kerime ile müminlerden istenen ve beklenen bu hususla ilgili bir Asr-ı Saadet hatırasını yâd edelim…

Bir gün Peygamber Efendimiz (sav), Hz. Ömer'in (r.a) elinden tuttu. Hz. Enes'in tarifiyle "ipek yumuşaklığındaki" bu mübarek elin sıcaklığı Hz. Ömer'i etkilemiş olmalı ki, "Yâ Resulallah! And olsun ki, Seni ben, canım hariç her şeyden daha çok seviyorum." dedi. Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz: "Olmadı Yâ Ömer!.. Canımı kudretiyle yaşatan Allah'a and olsun ki, beni kendi canından da daha çok sevmedikçe imanın kemale ermiş olmaz." diye uyardı. Hz. Ömer, hiç tereddüt etmeden şunları söyledi: "Yâ Resulallah! Allah'ın adına yemin ederim ki, Seni ben canım da dahil her şeyden daha çok seviyorum!" Bu kez Resul-i Ekrem (sav) Efendimiz "İşte şimdi oldu, Yâ Ömer" buyurdu…

Bir başka hadis-i şerifinde ise "Sizden biriniz beni anne-babasından, evladından ve diğer insanlardan daha çok sevmedikçe kâmil manada iman etmiş olmaz" buyurmakla yine bu sevgide bulunması gereken özelliği vurgulamıştı…

Sevgili Peygamberimizin kendisini yönelik sevgiyi böylesine önemsemesi, hiç şüphesiz bizim bu sevgi sayesinde kazanacağımız mertebe, elde edeceğimiz fazilet, sahip olacağımız yüceliklerle ilgili olmasıdır. Çünkü Âlemlerin Rabbi tarafından sevilen bir peygamberin, aslında fani kulların sevgisine ihtiyacı yoktur. Mesele, bir tabibin, hastasına içmesi gereken ilaçlarını özenle tarif etmesi, saatlerine dikkat etmesi hususunda ona tenbihte bulunması gibidir. Zira bu uyarılar, hastasının iyileşmesini sağlamak içindir…

Sözlerimize burada son verirken, sevgimizin ifadesi olarak demek isteriz ki, yağan yağmurların damlacıkları sayısınca, ağaçlardaki yapraklar adedince ve denizlerdeki dalgalar mislince, En Sevgili Kul ve Son Resûl'e, âline ve ashâbına, salât ve selâm olsun…

Bu vesileyle, "Ey Sevgili! En Sevgili" diyerek naatler kaleme alan merhum şairimiz Sezai Karakoç'a gani gani rahmetler diliyoruz…

Cuma gününün feyiz ve bereketinin hepinizin üzerine olması niyazıyla sağlıcakla kalınız efendim.

Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN