Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Kasım 16, 2020
Allah’a inanmış birkaç gençti Ashab-ı Kehf
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Hatırlayacağınız üzere, bundan önceki yazımızı, Kehf suresinin indiriliş sebebine ve taşıdığı öneme değindikten sonra Ashab-ı Kehf'ten bahseden bir ayetle bitirmiştik. Ayeti tekrar zikrederek yazımıza devam edelim…

Ey Muhammed! Yoksa sen bizim ayetlerimizden sadece Ashab-ı Kehf'in hikayesinin mi ibrete şayan olduğunu sandın?
(Kehf, 9)

Allah Teâlâ, -geçen yazımızda ifade ettiğimiz üzere- gerek Mekkeli müşriklerin Medine'ye giderek Yahudi bilginlerinden edindikleri bilgilere dayanarak sordukları sorular, gerekse yolu Mekke'ye düşen Hristiyan tacirlerden duydukları ve onların telkinleriyle sorulmasını istedikleri bir konu haline gelen "mağaraya sığınan gençler"in hikayesini Peygamber Efendimiz (sav) de ilgi çekici, hayret verici ve ibrete şayan bulunca Allah Teâlâ bu gençlerin başlarından geçenlerin, O'nun ayetlerinden sadece biri olduğu, daha pek çok "ayet" ile Allah Teâlâ'nın eşsiz kudret ve sınırsız hikmetiyle varlığına, birliğine ve yaratıp-yaşattığına, ölümden sonra da diriltmeye muktedir olduğuna dikkat çekmektedir. Ardından gelen ayetler ise Ashab-ı Kehf hakkında insanların çok şeyler söyledikleri ama bunların gerçek bilgiler olmadığı, "karanlığa atılan taşlar misali" nereye varacağı belli olmayan, temelsiz birtakım söylentilerden ibaret olduğunun vurgulandığı görülmektedir. Peki Kur'an-ı Kerim'in bize anlattığı Ashab-ı Kehf kimlerdir ve özellikleri nelerdir?..

ASHAB-I KEHF KİMLERDİR VE ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Bu sorunun cevabı Kehf Suresinin 13-15. ayetlerinde verilmektedir.

"Biz sana onların başından geçenleri gerçek şekliyle anlatıyoruz. Şüphesiz onlar Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini arttırdık. Kalkıp da, "Bizim inandığımız Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Ondan başkasına asla ilah demeyiz. Yoksa and olsun ki, saçma sapan konuşmuş oluruz. Şunlar, şu kavmimiz, O'ndan başka tanrılar edindiler. Onlar hakkında açık bir delil getirselerdi ya! (Ne mümkün!) Şimdi soruyoruz. Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?" İşte onlar bunları dediklerinde biz onların kalplerine kuvvet ve metanet vermiştik."

Tarih ve Tefsir alanındaki kaynaklar bu olay ve ondan bahseden ayetler hakkında geniş bilgiler aktarırlar.

İlgili kaynaklarda bahse konu olan gençlerin, Hz. İsa'ya ve onun getirdiği inanç esaslarına iman eden, Allah'a olan sağlam ve samimi inançlarıyla dönemin hükümdarı karşısında hak ve hakikatleri dile getiren kimseler oldukları ifade edilmektedir. Yine bu kaynaklar, Efsus (ki bu şehrin Tarsus olduğu da söylenmektedir) şehrinde krallık yapan Dakyanus isimli kişinin, insanları putperestliğe yönelttiği, ancak şehrin ileri gelenlerinden bir kısmının evlatları olan birkaç gencin ise Hz. İsa'nın havarilerinden birine rastladıkları ve onun anlattıklarından etkilenerek putlara inanmayı reddettiklerini yazarlar.

İşte onların bu durumunu öğrenen Dakyanus, yakalatarak huzuruna getirttiği bu gençlere birtakım sorular sormuş ve aldıkları cevaplar, biraz önce aktardığımız ayetlerde ifade edilen hususlar olunca, onlara fikirlerini gözden geçirmek için kısa bir süreliğine zaman tanıyacağını söyleyerek serbest bırakmış, ancak savundukları şeylerden vazgeçmemeleri durumunda ölümle de tehdit etmiştir.

İsimleri, Mekselîna, (bazı kaynaklarda Maksimilyan olarak da geçer) Yemlîha, Meşilîna, Dernûş, Debernûş olan bu gençler artık bu zalim ve putperest kralın hüküm sürdüğü şehirde daha fazla kalamayacaklarını anlamışlardır. Kehf suresi 16. Ayette ifade edildiği üzere, "içlerinden biri şu teklifte bulundu: Madem ki siz, onlardan ve tapmış oldukları putlardan uzak olduğunuzu beyan ettiniz gelin bu şehri terk edip bir mağaraya sığınalım. Böylece Rabbimizin engin rahmetine nail olacağız ve O bizim işimize kolaylık verecektir." diye bir teklifte bulundu. Hepsi bunun isabetli bir karar olacağı hususunda fikir birliğine vardılar.

Dakyanus'un şehri birkaç günlüğüne terk ettiği sırada bu durumu fırsat bilen gençler şehirden kaçma işini gerçekleştirmeye karar vermişler ve yanlarına alabilecekleri kadar erzak ve para ile birlikte yaşadıkları şehirden ayrılmışlardır. Yolda rastladıkları Kefeştetayûş isimli bir çoban da onların anlattıklarından etkilenmiş ve onlara katılmak istemiştir. Sayıları yediye ulaşan gençlerin bir de köpekleri vardır. Kaynaklarda adının Kıtmîr olduğu bildirilen bu köpek çobanın köpeğidir ve tüm çabalarına rağmen yanlarından uzaklaştırmaya muvaffak olamamışlardır. Beraberlerine aldıkları köpekle birlikte -çobanın tavsiyesi üzere- şehre fazla uzak olmayan bir mevkide, Anchilus isimli dağdaki Cirom adlı mağaraya sığınmışlardır.

ASHAB-I KEHF'İN DİLEĞİ NEYDİ?

Dağa tırmanarak girişi kuzey yönüne bakan ve güneye doğru ilerleyen ve içi genişçe olan bu mağara onlar için uygun bir yerdi. İçeri girer girmez topluca bir dilekte bulunduklarını ise bize Kur'an-ı Kerim haber vermektedir. Dileklerinin ne olduğu hususunda Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

Onlar mağaraya sığındıkları vakit şöyle dua ettiler: "Ey Rabbimiz! Bize kendi katından bir rahmet ver. Bize şu durumumuzdan bir kurtuluş yolunu da sen hazırla!.." (Kehf, 10)

Kim bilir, onların kalplerindeki samimiyetlerini dillerine döktükleri bu dualarına, mağaranın girişinde bekçilik yapan sadakat timsâli Kıtmîr de lisan-ı hâliyle "amin" demişti…

Acaba şeksiz-şüphesiz inandıkları Rabbul-Âlemîn, onların bu duasına ne şekilde icabet edecekti?..

Önümüzdeki yazımızda devam etmek üzere sağlıcakla kalınız…

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN