Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Nisan 29, 2019
Bursa, dünyaya İlahiyatçı yetiştiriyor”…
Sesli dinlemek için tıklayınız.

26 Nisan 2019 Cuma akşamı Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, bahçesindeki kültür merkezinde müstesna bir programa ev sahipliği yaptı. Bursa İlahiyat Fakültesi Vakfı tarafından organize edilen ve geleneksel bir hal alarak bu yıl 7'ncisi düzenlenen "BURSA DÜNYAYA İLAHİYATÇI YETİŞTİRİYOR-2019" adlı programa yurt dışından davetli olarak gelenler yanında, Bursa'nın idari ve mülki erkânıyla birlikte yüzlerce misafir katıldı.

İstiklal Marşıyla başlayan programda açılış Kur'an-ı Kerim'ini Azerbaycan'dan bir öğrenci okurken, sunuculuğu ise sempatik tavırları ve akıcı Türkçesiyle Afrika kıtasından Kongolu öğrencimiz yaptı. Zengin içeriğiyle renkli ve etkileyici bu program, öğrencilerin başarılarının bir devamı niteliğindeydi. Zira sunuculuk görevini üstlenen Abdulkerim, kısa bir süre önce uluslarararası bir film yarışmasında birincilik ödülünün sahibi olmuştu…

ANADOLU ŞEHİRLERİ İÇİNDE BURSA'NIN YERİ

Anadolu şehirleri içinde Bursa, Osmanlı Devleti'nin ilk başkenti olması hasebiyle elbette ki önemlidir. Zira koca bir Osmanlı Medeniyeti'nin çekirdeğini teşkil eder bu şehir... Tarihçiler onu "Osmanlı'nın dîbâcesi" olarak nitelerken, bir değerli kitabın ön sözüne benzettikleri için bu vasıfla anmışlardı onu… Zaten eğitim ve kültür tarihine bakıldığında, ilk medreselerin ve müderrislerin, fetih sonrasında İstanbul'a model teşkil etmesi ve Molla Hüsrev gibi birçok kudretli âlimin bizzat Fatih Sultan Mehmed Han tarafından İstanbul'a alınması, Bursa'nın önemini ve değerini ortaya koyması bakımından yeterlidir kanaatindeyiz.

Programda açılış konuşmasını gerçekleştiren Fakülte Dekanı Prof. Dr. Bilal Kemikli, Türk-İslam Edebiyatı alanındaki birikiminin yansıdığı ifadeleriyle Bursa'nın önemini şu cümlelerle ifade ediyordu:

"Bursa, büyük bir medeniyetin "kurucu şehri"dir. Bu medeniyetin adı, Osmanlı Medeniyetidir. Türk-İslam Medeniyetinin en önemli temsilcisi olan bir medeniyet…

Medeniyet, ilim demektir, sanat demektir, hukuk demektir, nizam, intizam, düzen, devlet demektir.

Hukuku burada ilim adamlarımız inşa etti... Devletin nizamı, düzeni burada kuruldu. Şiir burada yazıldı. İskendernâme'yi, Ahmedî burada yazdı. Vesîletü'n-necât'ı, Süleyman Çelebi burada yazdı.

Dâvûd-i Kayserî, burada, İznik'te medresesini kurdu. Molla Fenârî ilmi derinliği ile devlet kurumlarını burada tanzim etti. Bu bakımdan, Bursa ilim şehridir. Bursa şiir şehirdir. Bursa devlet kuran şehirdir. Bursa medeniyet şehridir. Evliya Çelebi'mizin ifadesiyle 'Bursa, rûhaniyetli şehirdir.' Ve nihayet Bursa ulu şehirdir..."

Aynı zamanda bir sanayi, tarım, kültür ve turizm şehri olarak da bilinen Bursa'nın belki en önemli yönü işte böylesine derin ve mânâ dolu bir tarihî geçmişe sahip olmasıdır. Zira Bursa, 6 Nisan 1326 tarihinde fetholunarak Osmanlı Devletini kuran kadim bir şehir olduğu gibi, Osman ve Orhan Gazilerin fetih ruhunun esintilerini, Emir Buhari başta olmak üzere, İsmail Hakkı Bursevî ve Eşrefoğlu Rûmî gibi maneviyat erlerinin sözlerinin tesirini hala hissedebileceğiniz bir beldedir... Dolayısıyla bu şehrin diğer kurumları gibi, İlahiyat Fakültesi de elbette değerlidir.

BURSA İLAHİYAT FAKÜLTESİNİN ÖNEMİ

1975 yılında kurulan ve bugün itibariyle 44 yıllık bir geçmişe sahip olan Bursa İlahiyat Fakültesinden pek çok akademisyen, mütefekkir, edebiyatçı, devlet adamı, politikacı, sanayici, iş adamı, din görevlisi, öğretmen ve sanatçı yetişti. Ama bu saygın eğitim kurumunun belki de en önemli farklılığı, yaklaşık 25 yıldır yabancı ülkelerden gelen öğrencilere kucak açması, onlara ev sahipliği yapması… Bu yönüyle fakültemiz sadece şehrimizin değil, aynı zamanda ülkemizin, kültür ve gönül coğrafyamızın da göz bebeğidir. "Fakültemiz" diyorum; zira bu satırların yazarı da aynı fakültenin mezunudur ve akademik hayatının tamamı burada geçmiştir.

BURSA İLAHİYAT FAKÜLTESİNİN FARKI

Şanlı bir tarihi geçmişe sahip Bursa'da, kuruluşundan bugüne dek şehirle bütünleşen bir yükseköğretim kurumu olan İlahiyat Fakültesini diğer şehirlerdeki refiklerinden ayıran en önemli özelliği, 1994 yılında başlayan Konuk Öğrenci Projesi'ni 25 yıldır başarıyla yürütmüş olmasıdır. O yıl Balkan ülkelerinden 6 ve Türkmenistan'dan gelen 30 öğrenciyle başlayan bu serüven bugüne kadar yüzlerce öğrenciyle devam etti ve ediyor. İşte bu sebeple Bursa, 25 yıldır dünyaya ilahiyatçı yetiştirdi ve yetiştiriyor!

Konunun detaylarıyla ilgili bilgiler için geliniz, Dekan Prof. Dr. Kemikli'nin bu yöndeki açıklamalarına kulak verelim:

"Mezunlarımız, bakanlık (Türkmenistan Dini Hayat Bakanlığı), bakan yardımcılığı (Afganistan Eğitim Bakan Yardımcılığı), öğretim üyeliği ve eğitim-öğretim ile dini hayatın çeşitli alanlarında görev almaktadırlar.

Fakültemizde şu anda Lisans programında 391 erkek ve 301 kız olmak üzere toplam 692 konuk öğrenci öğrenim görmektedir.

Lisansüstü programlarında ise, toplam 269 kayıtlı öğrencimiz vardır.

Öğrencilerimizin fakülteye kabulleri YÖS (Yurtdışı Öğrenci Sınavı), Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB) aracılığı ile gerçekleşmektedir.

YTB ve TDV aracılığı ile gelen öğrencilerimiz burslu öğrenim alırken diğerlerini Bursa İlahiyat Vakfı desteklemektedir.

Toplam konuk öğrenci sayımız 961 olup, bunların 451 devlet burslusu, kalan 510 tanesi ise vakfımızın desteği ile okumaktadırlar.

Şu anda 72 farklı ülkeden 961 konuk öğrencimiz vardır.

Bu oranlar, öğrenci mevcudu ve ülke çeşitliliği açısından değerlendirildiğinde Türkiye'de mevcut ilahiyat fakülteleri içinde fakültemizin örneği yoktur."

Sayın Dekanımızın ifade ettiği üzere, bu özellikleriyle diğer ilahiyat fakültelerinden ayrılan ve bir başka örneği bulunmayan fakültemizde, dünyanın 72 farklı ülkesinden gelen öğrenciler, kendi kültürlerini şehrimize ve ülkemize getirirken aynı zamanda buradan, Bursa'nın ve Türkiye'nin kültürel özelliklerini de kendi topraklarına taşıyan birer elçidirler… Balkanlar ve Rumeli'de birçok şehrin müftüsünün, fakültemiz mezunu olduğunu da bu vesileyle eklemiş olalım.

Bugün itibariyle Uzakdoğu'dan Kanada'ya, Uygur bölgesinden Afrika'ya, Orta Asya'dan Güney Amerika'ya, Filistin, Suriye ve Irak'tan Rumeli'ye, Balkanlara ve Avrupa ülkelerine kadar geniş bir coğrafyadan 961 öğrencinin mevcudiyeti bile başlı başına heyecan veren bir zenginlik ve güzelliktir.

"ONLAR BİZİM EVLATLARIMIZ, DÜNYAYA GELEN ÇOCUKLARI İSE TORUNLARIMIZDIR."

Konuşması esnasında Dekanımızın verdiği bilgiler içinde, "Üniversitemizde eğitim alan konuk öğrencilerin yaklaşık % 20'sinin İlahiyat Fakültesi öğrencisi olduğu ve konuk öğrencilerimizden 56 tanesinin evli ve aileleriyle birlikte Bursa İlahiyat Vakfı'nın tahsis ettiği evlerde barınmakta oldukları" da vardı. Ancak içtenlikle dile getirdiği şu ifadeler salondan büyük bir alkış aldı:

"Yabancı ülkelerden gelen öğrencilerimizi ne yabancı ne de misafir olarak görüyoruz. Onlar bizim evlatlarımız. Burada dünyaya gelen çocukları ise torunlarımızdır!"

Son bir ay içinde Nijerli ve Kamboçyalı iki öğrencimizin dünyaya gelen bebekleriyle birlikte torunlarımızın arasına yeni iki üye daha eklenmiş olduğu bilgisini de paylaşalım bu vesileyle…

Ne dersiniz, Türkiye'nin "lider ülke" oluşunun bir başka göstergesi de yabancı ülkelerden gelen ve "bizden biri" haline dönüşen bu öğrenciler değil midir?

Bursa İlahiyat Fakültesinde yetişecek daha nice öğrencilerle, nice yıllara…

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN