Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Nisan 15, 2019
Şarkının adı: Fasa Fiso… Mesajıysa derin mi derin…

Bir öğretmen dostumuzun aktardığı bir paylaşım sayesinde haberdar olduk. Aslında bu bir video ve "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" vesilesiyle sosyal medyada paylaşılmış...

Videoya konu olan ve aynı zamanda yazımızın başlığını teşkil eden "Fasa Fiso" adlı şarkının sözlerine bakalım önce… (Şarkının girişinde bir kız ile oğlan çocuklarının soru cevapları ve ardından şarkıya geçiliyor.)

-Fasa fiso…

-Fasa fiso mu? O ne ya?

-Fasa fiso: Saçma sapan şeyler demek…

"Kızlar kahkaha atamazmış / Oğlanlar yemek yapamazmış.

Kızlar maçta gol atamazmış / Oğlanlar hiç dans edemezmiş.

Kızlar çivi çakamazmış / Oğlanlar saç uzatamazmış.

Kızlar çalgı çalamazmış / Oğlanlar hiç ağlayamazmış."

Şarkının sözleri bundan ibaret. Ama video, sanal mecrada, "Bugün 8 Mart, bugün ülkemizin her yerinde toplumsal cinsiyet fasa fisolarından bahsedilip, eşitlik ve özgürlük için şarkılar söylenecek. Bu şarkı da umarız ki cinsiyet özgürlüğü ve eşitliği repertuvarına bir katkı olur." ifadeleriyle sunulmuş.

ÇOCUK ŞARKISININ DÜNYA KADINLAR GÜNÜYLE NE ALAKASI VAR?

Evet, doğrusu ilk bakışta nasıl bir ilgi kurulmuş olacağı merak edilebilir. Ancak, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" vesile kılınarak inceden inceye, derin ve anlam yüklü mesajlar veren bu paylaşım, şarkı sözleri ve görüntüler üzerinde biraz durulduğunda son derece anlamlı bir propaganda aracına dönüşerek şu mesajı veriyor: Doğru olan, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'dir! Gerisi fasa fiso!..

Nitekim söz konusu çocuk şarkısında kızlara ve oğlanlara toplum tarafından yakıştırılamayan şeylerin hepsine "fasa fiso" denilerek alaya alınan şarkıya basit bir de animasyon ayarlanmış. Ama görüntülerde futbolcu, itfaiyeci küçük kızlar yanında, koca iş makinesinde operatörlük yapan veya deneylerle uğraşan, astronot giysileri içinde ya da elindeki gitarını çalan yetişkin bayanlar da var. Basit çizimlerle yapılan animasyon çalışmalarından müteşekkil bu videoda, erkek rollerinde ise, önlüklü bir babanın küçük kızına mutfakta rehberlik etmesi ve erkek bir sağlık çalışanının "Male Nurse" olarak tanımlanmak yerine, yazının üstünün çarpı işaretiyle çizilerek erkeğin sadece Nurse (Hemşire) olarak tanımlanması dikkat çekmekte…

Bu paylaşımın temelinde yer alan "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" anlayışı, -bilindiği üzere- Milli Eğitim Bakanlığı himayesinde gerçekleştirilecek bir proje sebebiyle haberdar olduğumuz ve gelen tepkiler üzerine projenin rafa kaldırılmasıyla gündemden düşen bir durum idi. Ancak bu paylaşımın, konuyla hiç alakası olmayan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle nasıl da topluma tekrar empoze edilmeye çalışılmasına ve hatta "edilebildiğine" çok manidar bir örnek olduğu kanaatindeyiz…

Anlaşılan o ki, bu konuyu kafasına takmış olanlar, geri adım atmayacaklardır. Bize düşen ise toplumu bu hassas konuda doğru bilgilerle bilgilendirmek olmalıdır, kanaatindeyiz. Şimdi geliniz farklı yönlerden bu önemli konuyu ele almaya çalışalım.

KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİNDEN SÖZ ETMEK MÜMKÜN MÜDÜR?

Dikkat edilecek olursa her 8 Mart yıldönümünde bu gün, ne anneler ne de babalar gününe benzemeyen bir niteliğe bürünür. Kadınlar için tahsis edilen bu günü, bir kesim "8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlamayı düşünür. Ancak yapılan, sadece başlığa bir kelime eklemek değildir. O gün, politik bir renge büründürülür ve dünyada ezilen kadınlara vurgu yapılır, gasp edilen kadın haklarının verilmesi talep edilir. İşte bu talepler arasında sık sık gündeme gelen konulardan biri de kadın-erkek eşitliğidir. Doğrusu öylesine kanıksanmış ve kabullenilmiş bir hal almıştır ki, nedense kimsenin aklına hiç şu soruyu sormak gelmez: Kadın-erkek eşitliği denilince ne kastedilmektedir? Hangi konuda/konularda eşitlik söz konusudur?

Sorular iyi niyetle/çözüme katkı maksadıyla sorulmadığı için doğrusu bugüne dek makul ve işe yarayan sonuçlar da elde edilememiştir. Bundan sonra ne derece başarılı olunacağı ise meçhul…

Şimdi geliniz soruya cevabımızı verelim: Kadın ve erkek, "insan" olarak eşittirler. Allah'ın aynı özden yarattığı varlıklar aleminde insan türünün iki farklı cinsini oluşturmaktadırlar. Ama onlar birbirine eşit ve denk değildirler. Çünkü her birinin diğerinden üstün nitelikleri olduğu gibi birbirinden farklı tarafları da vardır. Bu farklılık bazen bedensel, bazen duygusal bazen de zihinsel açılardan kendini gösterir. Doğru olan, bir türün iki ayrı cinsi olarak her birinin sahip olduğu birtakım farklı ve ona mahsus özellikleri bulunduğunu bilmek, insan olarak aynı değere ve sorumluluğa malik bireyler olduğunu görmek ve kabullenmektir.

Yüce dinimiz İslam'ın bu konudaki bakış açısını ortaya koyan nice ayetler ve hadisler vardır. "İnsan" gerçeğiyle birebir örtüşen, onu tanımak adına önemli bilgiler ihtiva eden bu referanslara bir sonraki yazımızda değineceğiz. Ama yıllar önce yazdığı "İnsan Bu Meçhul" adlı eserinde Dr. Alexis Carrel'in ortaya koyduğu üzere, "gerçekte kadın, erkekten pek başkadır. Vücudundaki her bir hücresi, cinsinin izlerini taşır. Organları da sinir sistemleri de böyledir. Fizyoloji kanunları da yıldızlar aleminin kanunları kadar kesindirler. Onların yerine beşeri arzuları koymak imkansızdır. Onları oldukları gibi kabule mecburuz. Kadınlar yeteneklerini kendi yaratılışlarına göre geliştirmeli ve erkekleri taklide yeltenmemelidirler. Kadınların medeniyetlerin terakkisindeki rolü erkeklerinkinden daha yüksektir. Bu rolü terk etmemelidirler"

Konuya devam edeceğiz. Sağlıcakla kalınız.

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN