İsmail Güleç
8.12.2023
İsmail Güleç
Aşkınız için siz neler verirdiniz?
Tüm Yazıları

Aşkınız için siz neler verirdiniz?

Farsça yazmasına rağmen edebiyatımızda en çok okunan ve bilinen şairlerin başında gelen Hafız'ın (ö. 1390) dillere pelesenk olmuş meşhur bir beyti var:

Eger an Türk-i Şîrâzî be dest âred dil-i mâ-râ
Be-hâl-i hindûyeş bahşem Semerkand u Buhârâ-râ

O Şirazlı Türk güzel gönlümüzü esir ederse yani bizim aşkımıza karşılık verirse, ben onun yanağındaki siyah ben için Semerkant ve Buhara'yı bağışlarım.

Kitaplarda anlatılanlara göre Timur, Şîraz'ı ele geçirince halka yeni vergiler koyar. Hâfız da bu vergilerden nasibini alır. Ancak Hafız'ın bu vergiyi verecek ne parası vardır ne de malı-mülkü. Timur'un huzuruna çıkar ve durumunu arz eder. Timur, Hafız'ın yukarıdaki beytini okuduktan sonra döner ve:

  • Sevgilisinin yüzündeki kara bir bene Semerkant'ı ve Buhara'yı veren biri nasıl vergisini veremeyecek kadar yoksul olur?

Hafız sanki böyle bir soru ile karşılaşacağını önceden düşünmüş gibi hazırlıklıdır:

  • Sultanım! Başıma ne geldiyse onun için gelmedi mi? Elimizde olan her şeyi dağıttığımız için, çok cömert olduğumuz için bu hâllere düştük.

Cevap Timur'un çok hoşuna gider ve Hafız'ı vergiden muaf tutar.

Sâib-i Tebrizî daha cömert

Azerbaycan Türkü olmasına rağmen daha çok Farsça şiirlerinden bildiğimiz Sâib-i Tebrizî (ö. 1676) de Hâfız'ın bu beytini beğenenlerden ve onunla boy ölçüşmek için ona nazire yazanlardan.

Semerkand ve Buhara'yı sevgililin boynundaki bir bene veren Hafız'a cevap olarak Sâib şöyle der:

Eğer ân Türk-i Şirâzî be-dest âred dil-i mâ-râ
Be hâl-i hinduyeş bahşem ser ü dest ü ten ü pâ-râ

O Şirazlı Türk güzel gönlümüzü esir ederse yani bizim aşkımıza karşılık verirse, ben onun yanağındaki siyah bene karşılık başımı, elimi, gövdemi ve ayaklarımı veririm.

Eski tıbba göre vücut dört kısımdan oluşur. Baş, gövde, eller ve kollar ile ayaklar. Sâib tüm bedenimi sevgili uğrunda feda ederim demiş oluyor. Böylece kişi için canının Semerkant ve Buhara da olsa daha değerli olduğunu, dolayısıyla sevgili için en değerli varlığın feda edilmesi gerektiğini hatırlatır.

Şehriyâr daha da yükseltir

Azerbaycan ve İran'ın büyük şairi Şehriyâr (ö. 1988) da Sâib'in cevabını yetersiz bulmuş olmalı ki beyti yeniden söyler:

Eğer ân Türk-i Şirâzî be-dest âred dil-i mâ-râ
Be hâl-i hinduyeş bahşem temâm-ı rûh u eczâ-râ

O Şirazli Türk güzel gönlümüzü esir ederse yani bizim aşkımıza karşılık verirse, ben onun yanağındaki siyah bene karşılık sadece vücudumun uzuvlarını değil (Sâib'in verdiklerini değil), ruhumu da veririm.

Şehriyar, böylece sadece bu dünyada bedenini sevgili uğruna vernekle kalmaz ruhunu da vererek öldükten sonra da sevgiliye olan aşkının devam edeceğini söylemiş olur.

İlginç olan şey ise Farsça söyleyen bu üç şairin ikisinin kesin birinin şüpheli olarak Türk olduklarıdır. Saib ve Şehriyar'ın Türklüğü konusunda tartışma yok ama Hafız'ın kim olduğu konusunda kesin konuşmak güç olmakla birlikte kimi araştırmacıların onun şiirlerinde geçen birkaç ifadeden yola çıkarak Türk olduğunu iddia ederler. Bana Farisî olma ihtimalinin daha yüksek geldiğini de ifade etmiş olayım.

Aşkın üç mertebesi

Bu üç beyit bize aynı zamanda aşıklığın üç halini anlatır. İlki malı mülkü vermek, ikincisi canını, üçüncü ise ruhunu vermek.

İlki zenginlere mahsus aşıktır. Sevdiklerine bağışlayacakları malları ve mülkleri vardır.

İkinci aşık tipi romantik âşıktır ve aşkı uğruna kendini ve hayatını feda etmeye hazırdır. Sevgili bir kere kabul ettikten sonra ölene kadar onun çevresinde pervane olur, hizmet eder, uğruna canını verir.

Üçüncü âşık ise aşkını bu dünya hayatı ile sınırlamayan âşıklardır ve en fedâkâr olanı da budur. Bu aşamada Fuzulî'nin duasını hatırlatayım.

Yâ Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni
Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüdâ beni

Aramızda bu duaya âmin diyecek kaç kişi var?

İsmail Güleç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

İsmail Güleç

İsmail Güleç Diğer Yazıları