Arama

Saraya duyurulan ses: "Ateş dilekçesi"

Asırlar boyunca üç kıtaya hükmeden Osmanlı’da yaşanılan ilginç hadiseler vardı. Bu olaylar Osmanlı'nın sosyal yaşantısındaki renkliliği ve canlılığı göstermekle beraber döneme de ışık tutuyordu. Padişahlara sunulan ateş dilekçeleri, bunlardan yalnızca biriydi… Ateş dilekçesi, halkın padişaha sesini duyurmak için kullandığı bir yöntemdi. Gelin yeni serimiz olan "Öyle Bir Hikaye"nin ilk videosu ateş dilekçesine yakından bakalım...

Saraya duyurulan ses: Ateş dilekçesi
Yayınlanma Tarihi: 7.3.2021 17:29:56 Güncelleme Tarihi: 07.03.2021 17:37

ATEŞ DİLEKÇESİ NASIL KULLANILIRDI?

📌Osmanlı döneminde memurların haksızlıklarına uğrayan, mahkeme kararından hoşnut olmayan kısacası her türlü soruna sahip olan halk, önce valiye, ardından Divan-ı Hümayun'a ve son olarak padişahın huzuruna çıkamadığı için ateş dilekçesine başvururdu. Her ne kadar sultanın huzuruna çıkmak kolay olmasa da padişah "müşkil-küşâ" (müşkil çözen) bir merciydi ve bu sebeple halk, padişah tarafından bütün sorunlarının çözümleneceğini bilirdi.

📌Şikayeti olanlar, padişahın sahil saraylarını gözlemler; sultanın pencereye çıkma anını sabır ve heyecanla beklerlerdi.Sultan pencereye çıkınca hemen bir kayıkla denize atlayan bu kişiler, içinde saman ve talaş bulunan bir kabı tutuşturup başlarının veya bir taşın üzerilerine koyarlardı.

Osmanlı tarihinde yaşanan 8 ilginç hadise

ATEŞ DİLEKÇESİ NE ANLAMA GELİYORDU?

📌Şehrin dört bir yanında görülen bu ateşler Sultana: "Padişahım, her taraftan gördüğüm haksızlık ve zulümle artık başımda ateş yanıyor. Senden yardım bekliyorum" mesajı verirdi. Ateşi gören padişah, hemen maruzatı olan kişiyi yanına çağırır, dikkatle dinler ve sorunu halledecek emirler verirdi.

Halk ayrıca ateş yakma yöntemini Cuma selamlığından sonra padişaha şikayetlerini iletmek için de kullanırdı.Selamlama esnasında arka sıralarda kalan kişiler, bir hasır parçasını veya içinde yanan bir paçavra bulunan tasları elleriyle yukarı kaldırırlar ve "Padişahım bir maruzatım var" demek isterlerdi.

📌Osmanlı'da bu duruma ateş dilekçesi anlamına gelen "ateş istidadı" veya "başa hasır yakma" denilirdi.

"Yakayım başıma bir hasır, İşte kadı, işte divan-ı vezir." halk sözü ateş dilekçesinin yaygınlığını gösteren bir cümledir.

CUMA SELAMLIĞI SONRASINDA YAKILAN ATEŞ DİLEKÇELERİ

📌Ateş dilekçelerinin sunulduğu alanlardan biri de en ihtişamlı merasimler arasında yer alan padişahların Cuma selamlığıydı. Her şeyin ince ayrıntısına kadar düşünüldüğü Cuma selamlığı, siyasi ve sosyal anlamda büyük önemler taşıyordu.

📌Padişah, büyük bir merasim eşliğinde camiye girer, çıkışta ise sultandan talebi olanlar meydana doluşurdu. Kalabalığın arka sıralarında konumlanan kişiler, şikayetleri olduğunu göstermek adına yanmakta olan bir hasır parçasını veya içinde yanan bir tası yukarı kaldırıp başlarının üzerilerine koyarlardı. Başa hasır yakma tabiri ise bu duruma ithafen kullanıyordu. Kısacası padişaha nerede rastlanırsa ateş istidası vermek Osmanlı toplumunda bir gelenek haline gelmişti.

Halk bunca zahmete giriştikten sonra Ateş dilekçelerini gören padişah da meseleyi tedkik ederek çözüme kavuşması için emirler verirdi.

İNGİLİZ KALYONLARININ ATEŞ DİLEKÇESİ HİKAYESİ

📌Reşat Ekrem Koçu'nun Tarihimizde Garip Vakalar isimli kitabında anlatılan ateş istidası hikayesi ise oldukça ilginçtir. Osmanlı'nın ilk resmi tarihçisi Naima'nın da eserinde yer alan hikayeyi şöyle nakleder Koçu:

1648 yılında yedi adet İngiliz ticaret *kalyonu İstanbul'a mal getirmiş fakat ticaret anlaşmasından fazla gümrük vergisi alınmıştı. Üstelik mallarının da bedeli ödenmemişti. Gemi sahipleri birçok merciye başvursa da netice alamadı. Ne yapacaklarını bilemeyen kalyon kaptanlarına bir sefirden ateş dilekçesi yazmaları hususunda ilginç bir öneri geldi. Galata önünde deniz ortasında bayrak çeken geminin bütün *mürettebatı güverteye dizildi. Mürettebatın başlarında ateş yanan birer de bakraç vardı. Hadise çok geçmeden Topkapı Sarayı'ndan görüldü. Kalyon kaptanlarının maruzatı dinlendi ve Sultan İbrahim çok geçmeden olaya müdahale etti Hezarpâre Ahmed Paşa'ya görevlendirerek sorunu çözüme kavuşturdu.

*Kalyon: Kalyon, İngilizler tarafından 16. yüzyıl'da geliştirilen rüzgarla giden, üç direkli, yelkenli, büyük savaş gemisidir.

*Mürettebat: Gemi, uçak gibi taşıtlarda iş başındaki görevli olan kişiler anlamına gelir.

Editör: Büşra Özkan

__________________________________________

FİKRİYAT.COM SOSYAL MEDYADA!

Dijital medyanın tüm mecralarında yer alan Fikriyat.com sosyal medyada da aktif olarak faaliyet gösteriyor.

Fikriyat'ı aşağıdaki sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz;

👉 TWITTER

👉 INSTAGRAM

👉 FACEBOOK

👉 Fikriyat.com mobil uygulamasını ise buradan indirebilirsiniz.

TÜM ÇALIŞMALAR YOUTUBE KANALIMIZDA!

Fikriyat.com sitesinde ve mobil uygulamasında yer alan tüm video içeriklerini eş zamanlı olarak da youtube kanalımız üzerinden izleyebilirsiniz.

YOUTUBE 👉 Fikriyat

Görüş ve önerileriniz için bizlere ulaşabileceğiniz e-posta adresimiz: fikriyat@fikriyat.com.tr

👉 Sıkça Sorulan Sorular

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN