Arama

Sinemada üslubun ve doğallığı yakalamanın önemi...

Yönetmen, senarist ve yapımcı Mesut Uçakan her hafta VAV TV'de, sinemaya ilişkin birçok konuyu önemli konuk ve gençlerle birlikte karşılıklı etkileşim halinde irdelememize fırsat tanıyor. Sinema alanında birbirinden değerli isimlerin yer alacağı "Sonsuz Kareler" isimli programın ilk bölümünde yönetmen Atalay Taşdiken ağırlandı. Programda "Sinemada üslubun ve doğallığı yakalamanın önemi..." konuları açıklanmaya çalışıldı. Programdan öne çıkan bilgileri sizler için bir araya getirdik.

Sinemada üslubun ve doğallığı yakalamanın önemi...
Yayınlanma Tarihi: 4.5.2021 14:40:46 Güncelleme Tarihi: 04.05.2021 16:18

🎬 BU BÖLÜM HANGİ BAŞLIKLARI İÇERİYOR?

▪ Sinemada üslubun önemi
▪ Sanatta doğallığı yakalamak

▪▫◾ Sinema bir sanat olsa da büyük bir endüstridir aynı zamanda. Çünkü yaşamı, kişilikleri, modayı aklınıza gelen her şeyi etkiledi, dönüştürdü. Bunu gören ve "biz çok mühim bir iş yapıyoruz" düşüncesini algılamaya başlayan yönetmenler, ürettikleri projelere has bir dil oluşturmaya başladı. Oluşturdukları bu sinema dili başka bir meseleyi de beraberinde getirdi: üslup... Böylece her sinemacının kendine özgü bir üslubu oluştu. Günümüzde de büyük bir endüstri halinde devam eden sinema, teknolojik diğer gelişmelerin desteğiyle hızlı bir şekilde ilerliyor.

▪▫◾ İşte bu değişimin mihenk taşlarını tek tek irdeleme adına yönetmen değil de artık sunucu olarak göreceğimiz Mesut Uçakan, VAV TV'de her hafta önemli bir konuyu konuklarıyla birlikte ele alıyor, tartışıyor, farkında olmamızı sağlıyor. Bu haftanın konusu ise sinemada üslup ve doğallığın önemi...

🎬 KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURABİLEN GÖRÜNTÜLER

▪▫◾ Bir filmin üslup özelliklerini inceleyebilmek; o filmi bir tür içine yerleştirmek, sınıflandırmak ve başka filmlerden ayırt etmek demektir. Aynı zamanda yönetmeni, diğer sanatçılardan farklı şekilde değerlendirebilmek demektir. Bir görüntü seyirciye, sinemaya dair diğer tüm araçların yardımı olmadan da kendi başına anlam, üslup ve ruh aktarabilmelidir. En güzel örneklerini sessiz film çağında görsek de bugün hala kendi ayakları üzerinde durabilen yapımlar mevcut...

▪▫◾ Sinema dili yönetmenin filmini çekerken kullandığı her aracı kendi üslubunca oluşturup, seyirciye sunmasıdır. Bu üslubun içine kamera, ses, kurgu, müzik vb. gibi tüm araçlar girer ve yönetmen böylece kendi üslübunu kullanarak bir dil oluşturur. Bu noktada sinema dili hakkında yorumlarını ifade eden Atalay Taşdiken; bir yönetmenin projeye yaklaşırken var olması gereken en önemli hasletlerinden biri sezgidir ancak bu tek başına yeterli değildir, diyerek sinema dili hakkında aydınlatıcı bilgiler verdi:

🎬 "BASİTLİK SANATIN NİRVANASINA ULAŞMAKTIR"

▪▫◾ "Sezginin yanında başka şeyler de zaman zaman devreye giriyor. Örneğin; duygu... Ben hissedersem aktarmayı başarabilirim. Anlatmaya çalıştığın mesele önce sende bir iz bırakmıyorsa, bunun karşılığı olmayacağı neredeyse kesindir. O anlamda ben, sezginin önüne duyguyu koyuyorum. Sinema dilini oluşturuken birinci mesele duygu ikinci mesele de doğallık meselesidir…

▪▫◾ Bir anlamda belki doğallık bizi basitliğe götürüyor olabilir ama basitlik aslında sanatta primitif (ilkel) olmadan, ucuzlaştırmadan doğalı yakalayabilmek demektir. "Sanatın Nirvanası"dır; asıl amaç da zaten ona ulaşmaktır."

▪▫◾ Mesut Uçakan'a göre ise sinema dilini oluştururken önemli olanın bahsedilen araçlardan oyunculuk, kurgu, sanat boyutu, müzik vs. hiçbirinin öne çıkmamasıdır. Ona göre, bunlardan biri öne çıkıp kendini hissettirdiği an doğallık kayboluyor.

🎬 DOĞALLIĞI YAKALADIK PEKİ YA SONRA?

"Yönetmenliğin temelinde şart olan şey tevazudur"

▪▫◾ Duyguyu doğru hisseder, içselleştirir de hakikaten doğallığı mükemmel şekilde yakalarsanız bu defa önünüze çok önemli bir mesele geliyor; üslup...

▪▫◾ Üslup konusu hakkında Uçakan şöyle devam ediyor:

"Şimdiki gençler bazen teknik bile olsa setteki bakış, hareket, kurgu, kostüm bağlantısı gibi önemli konuların hiçbirini tam olarak bilmeden kısa film de olsa kamera arkasına geçip sonra da büyük büyük laflar ediyorlar. Şu unutulmamalı; yönetmenliğin temelinde şart olan şey, tevazudur. Tevazu olmadan duygu olayını içselleştirmek kolay olmuyor. O duygular sizde çok iğreti duruyor. Çünkü duyguyu hissetmek de kişiliği ve karakteri önemli ölçüde şekillendiriyor. Kibirle birlikte o duyguları yaşıyorsanız eğer, hikayenin asıl duygusunu gerçekçi yaşamıyorsunuz demektir."

▪▫◾ Atalay Taşdiken "ortaya çıkan işin seyirciye doğru duyguyla verilip verilmediği" meselesine değiniyor:

"Sinemayı ulaştırdığımız kitlelerde bir iz, hatıra bırakmayı başarabilirsek, işte o zaman yaptığımız işin bir anlamı var demektir. Yoksa yapalım filmimizi, iki kişi çok güzel eleştiri yazsın, sonra kütüphanenin rafında unutulmaya mahkum olsun... Biz bunun için film yapmıyoruz. Dolayısıyla seyirci diyorsa "Evet, ben bunu sevdim", "Niye sevdin?", "İzah edemem, ama sevdim...." Demek ki bu film dokunmuş demek ki o eser başarılı olmuştur."

▪▫◾ Uçakan ise bu konuyu feraset kelimesiyle açıklıyor. Çünkü ona göre seyircinin bu ifadesi, insani feraset anlamına geliyor. İnsanın fıtratından oluşan bir estetik algısı var. Herkesin içinden geçen bir tel var, o tele dokunursan izleyen her kesimi etkileyebilirsin.

▪▫◾ Yazımızın başında programda önemli konukların yanı sıra genç yeteneklerin de yer aldığından bahsetmiştik. Burada sözü, Merve Kuş Mataracı'ya veriyoruz:

"Ruha dokunmak kısmına katılıyorum, bana göre de bir yönetmenin tam olarak hedefi bu olmalıdır. Bunun yanı sıra hayal gücünü de çok önemsiyorum. Çünkü o size özgü bir şey ve kendi ruhunuzdan bir şey katmış oluyorsunuz filme. Sanatçı dış kaynaklardan beslendiği kadar geçmişinden de besleniyor. Sinemada yönetmenin kendinden ne kadar çok şey verdiği benim için filmi çok özgür ve özgün kılıyor."

▪▫◾ Uçakan "kendinden bir şey vermek" meselesini doğru algılamak gerektiğini vurgulayarak şöyle bir parantez açıyor:

"Bu meseleyi doğru algılamak lazım. Anlatacağınız kahraman bir çiftçi… Sizin çiftçinin dünyasına girmeniz gerekmiyor. Çiftçilikle ilgili duygular insanın tamamında ortaktır. Sen ondaki ortak payda olan hasleti doğru yakalarsan ortak payda çerçevesinde bütün insanlığı etkilemiş olursun."

Haslet: Kişinin yaradılışından gelen özelliği, yaradılış, huy.

🎬 "ÜSLUP SANATÇININ KİŞİLİĞİDİR"

▪▫◾ Üslup meselesi hakkında Francis Bacon; "Üslup sanatçının kişiliğidir." der. Uçakan da üslubunu yakalamış bir sanatçı olarak bu cümleyi şöyle açıklar:

"Bu ne demektir? Yani sen ne çekersen çek, hepsine senin karakterin yansıyor. Sen öfkeli, sert bir tipsen diyaloglara da yansıyor. Daha ılımlı bir tipsen o da yansıyor. Dikkatli bakan biri, bir yönetmenin sinemasına bakarak mizacını tanımadan ortaya çıkarabilir."

▪▫◾ "Üslup sanatçının kişilğidir" meselesini Taşdiken ise şöyle izah ediyor:

"Üslup sanatçının kişiliğidir meselesine kesinlikle katılıyorum. Sektörde tecrübe kazandıkça sinemada kendi dışındaki eserlerle de haşır neşir olup onlarla ilgili de kendine pay çıkarmak noktasına geldiğimde şunu gördüm; hiç tanımadığım, ilk filmini çekmiş bir yönetmenin festivalde filmini izlediğim zaman ben artık o yönetmenin kişiliğiyle ilgili neredeyse gerçeğe yakın bir ölçüde bir tahminde bulunuyorum. Tanıştığım zaman da hiç şaşırmıyorum.

Eskiler şöyle derdi: "Yönetmenin ruhu peliküle yansır..." Bu o kadar sahici bir şey ki, çok saygı duyduğumuz yönetmenlerin filmografilerine baktığımız zaman biraz önce söylediğimiz o total bilgiye çok rahatlıkla ulaşabiliriz.

Hayata pozitif ve merhametle bakan insanların yaptığı işler var bir de kötülüğün aslında iyliğin karşısında sinemayı var eden birinci unsur olduğunu düşünen görüşe sahip yönetmenlerin yaptığı işler var. Karamsarlığı işleyen yönetmen diyor ki "ben onu onun için yaptım!" Yani bu gerçekten kişilikten gelen bir şey... Bence bir yönetmenin üslubu film çektikçe yerine oturuyor ama kişiliğinin tamamen zıttında bir üslup oluşturduğuna ben bugüne kadar tanık olmadım."

Pelikül: Kullanılmamış, duyarkatı ışıkla etkilenmemiş sinema filmi.

"Haksızlık karşısında susmam ne kadar kötü ise,
güzellik karşısında duyarsız kalmam da o kadar kötüdür."

İsmet Özel

🎬 GÜZEL BAKAN GÜZEL GÖRÜR!

▪▫◾ Bu karamsar bakış bugün toplumun genelinde var. Oysa ki güzeli görebilmek o kadar zor bir mesele değildir. Erzurumlu Hakkı'nın düşüncesinde güzeli görmek demek, kalbin kötü duygulardan arıtılması demektir. Yani kalbimizi uzun emelli olmak, aceleci olmak, haset etmek ve kibirli olmaktan arıtırsak, güzeli görmek için hiçbir engelimiz kalmayacaktır. "Zira bu dört esas, nefs (ruh) ve aklı bulandırır, kalbin huzurunu kaçırır ve hastalıkların da başıdır." der İbrahim Hakkı... Bundan sonra kalbin bu kötü huyların karşılığı olan güzel huylarla süslenmesi gerekir. Bunlar, "kısa emelli olmak, teenni (yavaş) ile iş yapmak, halka nasihat etmek (ki, hasedin zıddıdır) ve herkese tevazu göstermektir.

▪▫◾ Nasıl baktığımız meselesiyle ilgili Taşdiken sinema dünyasından güzel bir örnek veriyor:

"Dünya sinemasında da bunun örnekleri var. Mesela "Hayat Güzeldir" filmi... Bir baba ve oğlun Nazi kampında geçen hikâyesini anlatır. Aslında geri planda tarihin gördüğü en büyük vahşet yaşanır ama biz orada o baba-oğul arasındaki sıcaklığı, o babanın çocuğa hiçbir şey hissettirmeden sanki oradaki her şeyin bir oyunmuş algısını yaratmaya çalışmasını izleriz ve bu bizi aslında öbür türlü anlatımdan çok daha fazla yaralar. Nazi meselesiyle ilgili yapılmış birçok film var; katliamların zulmün gösterildiği ama hiçbiri bizi o ön plandaki baba-oğlun sıcak ilişkisi kadar çarpmaz."

▪▫◾ Son olarak...

▪▫◾ Aslında güzellik kavramına nereden baktığınız çok çok önemli. Bizim medeniyetimizde güzellik kelimesinin en çok kullanılan karşılığı, hüsndür. Kur'an'da 194 kez hüsn kelimesi geçer. Allah insanı, ahsen-i takvim olarak tanımlar. İnsanın diğer bütün varlıklardan ayıran en temel özelliği yine bu hüsn kavramıdır. Hüsnün insan üzerindeki ideal şekli bize, ahsen-i takvîm olma sıfatını kazandırır. Bu noktadan da insan-ı kâmil olmaya doğru gideriz. Güzeli görme aslında insan-ı kâmil olmanın adresidir.

Ahsen-i takvim: İnsana Allah tarafından verilen en güzel ve en mükemmel biçim.
İnsan-ı kâmil: Allah'ın her mertebedeki tecellilerine mazhar olan insan anlamında tasavvuf terimi.

Özge ÖZKUL
ozge.ozkul@fikriyat.com.tr
FİKRİYAT

🎬 ATALAY TAŞDİKEN KİMDİR?

Atalay Taşdiken 1964 Konya, Beyşehir doğumlu... Konya Selçuk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Fizik bölümünden 1985 yılında mezun oldu. Karanlık oda teknisyenliği, medya sorumluluğu, Metin yazarlığı ve kreatif yönetmenlik yaptı. 1993 yılında Türk-Rus-Özbek ortak yapımı "5 Numaralı Kamp" filminin senarist ve yönetmenliğini yaptı.

▪ İlk sinema filmi Mommo - Kızkardeşim (2008) ile Bursa İpekyolu Film Festivali'nde ve Hamedan Film Festivali'nde (İran) En İyi Yönetmen ödüllerini aldı. Taşdiken, sinema filmlerinin yanı sıra televizyon dizilerinin yapımcılığını ve yönetmenliklerini de yaptı. Son yıllarda Küçük Hanımefendi (2011) ve Böyle Bitmesin (2012) dizilerinin yapımcılığını üstlendi.

Filmografisi

Arama Motoru - 2015
Mahmut ile Meryem - 2013
Mommo - Kızkardeşim - 2008
5 Numaralı Kamp - 1993

💠

"Sonsuz Kareler" programını her pazar 13.00'te

Fikriyat.com üzerinden ve VAV TV frekans ayarlarından izleyebilirsiniz

🎬 Sinemaya dair işlediğimiz özel dosyalarımızı okumak için tıklayın

💠

🎬 MESUT UÇAKAN KİMDİR?

▪ Mesut Uçakan, 1953 Kırıkkale doğumlu... İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu'ndan mezun oldu.

1973'de sinema yazarlığına başladı. Altı sayı süren "Mutlak Fikir Estetiği ve Sinema" adlı bir dergi çıkardı. 1977 yılında "Türk Sinemasında İdeoloji" adlı kitabını yayınladı; 1979'da "Lanet" filmiyle yönetmenliğe başladı.

▪ Çalışmalarını özellikle İslami değerler üzerine yoğunlaştırdı.

▪ 1982'de "Rahmet ve Gazap", 1984'de "Öç", 1985'de "Sessiz Ölüm", 1986'da "Yapayalnız", 1987'de "Zeynepler Ölmesin", 1988'de "Reis Bey", 1990'da "Yalnız Değilsiniz", 1991'de "Sonsuza Yürümek", 1992'de "Çöküş", "Sevdaların Ölümü", 1993'de "İskilipli Atıf Hoca/Kelebekler Sonsuza Uçar", 1995'te "Ölümsüz Karanfiller", 2005'te "Anne ya da Leyla" ve 2006'da "Anka Kuşu" filmlerini çekti.

▪ 1987'de TRT için "Kavanozdaki Adam", 1989'da Diyanet İsleri Başkanlığı için "İnsanlar Yaşadıkça" ve 2005 yılında yine TRT için "Otel İstanbul" dizilerini yönetti. 1982'de Türkiye Yazarlar Birliği tarafından "Rahmet ve Gazap" filmiyle yılın yönetmeni seçildi.

▪ 1988 yılında "Reis Bey" filmi, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından en iyi film seçildi ve Uçakan, bu filmiyle Kültür Bakanlığı başarı ödülü kazandı. Ayrıca Uçakan, "İskilipli Atıf Hoca / Kelebekler Sonsuza Uçar" filmiyle Antalya Portakal Halk Jürisi ödülü, Türkiye Yazarlar Birliği en iyi yönetmen ödülü ve BİRSAD en iyi film ödülünü kazandı.

**

VAV TV RESMİ WEB SİTE

https://www.vavtv.com.tr

VAV TV FREKANS AYARLARI

https://www.vavtv.com.tr/frekanslar

**

SOSYAL MEDYA ADRESLERİ

https://facebook.com/vavtv
https://twitter.com/vavtvresmi
https://instagram.com/vavtvresmi

Soru, görüş ve önerileriniz için aşağıdaki iletişim bilgisinden Vav TV'ye ulaşabilirsiniz.

► iletisim@vavtv.com.tr

___________________________________________

FİKRİYAT.COM SOSYAL MEDYADA!

Fikriyat'ı aşağıdaki sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz;

👉 TWITTER

👉 INSTAGRAM

👉 FACEBOOK

👉 Fikriyat.com mobil uygulamasını ise buradan indirebilirsiniz.

**

TÜM ÇALIŞMALAR YOUTUBE KANALIMIZDA!

Fikriyat.com sitesinde ve mobil uygulamasında yer alan tüm video içeriklerini eş zamanlı olarak da youtube kanalımız üzerinden izleyebilirsiniz.

YOUTUBE 🔔 Fikriyat

Görüş ve önerileriniz için bizlere ulaşabileceğiniz e-posta adresimiz: fikriyat@fikriyat.com.tr

👉 Sıkça Sorulan Sorular

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN