Arama

Mart 2018'in filmleri!

2018 yılında sinemaseverler için birçok farklı türden film beyazperdede yerini almaya devam ediyor. !f İstanbul ile birlikte dolu dolu bir Şubat ayı geçiren sinemaseverleri Mart ayında da içerik bakımından zengin filmler bekliyor.

Mart 2018’in filmleri!
Yayınlanma Tarihi: 26.2.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 26.02.2018 18:05

İşte Mart 2018 filmlerinden sizin için seçtiklerimiz…

SAVAŞTAN SONRA – MUDBOUND2 / 2 Mart 2018

"Yeni bir Amerikan klasiği. Büyüleyici ve epik."

Kadrosunda Carey Mulligan, Jason Clarke, Mary J. Blige, Garrett Hedlund ve Jason Mitchell'in yer aldığı Mudbound, Oscar adayı olan ilk kadın görüntü yönetmeni (Rachel Morrison) olarak tarihe geçti.

II. Dünya Savaşı'nın hemen sonrasında, Mississippi'de çamurun esir aldığı bir çiftlikte, köleliğin kâğıt üstünde sona erdiği ancak sosyal yaşamdaki adaletsizliğin şiddetle sürdüğü yıllar… Büyük şehirdeki konforlu hayatlarından, baba yadigârı toprağın bulunduğu kırsala göç etmek zorunda kalan Laura ve kocası Henry, çocuklarını yetiştirirken çiftlik hayatının zorluklarıyla yüzleşmeyi öğrendiği Mudbound'da, nesillerdir çiftlikte çalışan Jackson Ailesi ise yeni kazandıkları hakların bilinci ve ilk kez toprak sahibi olmanın heyecanına rağmen, sosyal yaşamlarında ırkçı ön yargılarla boğuşmaya devam eder. Aynı çiftliği paylaşan bu iki ailenin savaştan birer kahraman olarak dönen iki genç oğlu, memleketlerinde devam eden ırk savaşına esir olmamayı seçerek sıra dışı bir dostluk kurmaya başlar.

Hillary Jordan'ın savaş, dostluk, ırkçılık ve toprak mücadelesini merkeze aldığı aynı adlı romanında beyaz perdeye uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Dee Rees oturuyor.

DİRENİŞ KARATAY / 9 Mart 2018

"Millet için can, devlet için baş feda!"

Dünya tarihinin en önemli savaşlarından biri olan Kösedağ Savaşı ve döneme damgasını vuran ve Son Selçuklu Kahramanı olarak adlandırılan devlet adamı Emir Celaleddin Karatay'ın hayatından bir kesitin özgün bir senaryo ile beyaz perdeye uyarlandığı Direniş Karatay 9 Mart 2018'te izleyici ile buluşmaya hazırlanıyor.

Senaryosunu Selman Kayabaşı ve Uğur Uzunok'un kaleme aldığı film Selçukların son döneminde geçiyor. Alaaddin Keykubat'ın zehirlenerek öldürülmesi üzerine tahta oğlu Gıyaseddin geçer. Gıyaseddin babası gibi güçlü karaktere sahip bir devlet adamı değildir. Bu zayıflık Moğolların baskısını ve Selçuklu üzerindeki iştahını artırmaktadır. Fakat Moğolların unuttuğu çok önemli bir detay vardır, o da dönemin en önemli devlet adamlarından Emir Celaleddin Karatay'ın varlığıdır. Karatay tüm tecrübe ve gücü ile halkı Moğollara karşı büyük bir direnişe hazırlarken kadını, erkeği, genci ve yaşlısıyla Anadolu'nun tüm sessiz kahramanlarını yanına alacaktır. Savaş sahnelerinin güçlü bir drama ile beslendiği filmde, izleyicilere bir kahramanın verdiği bağımsızlık mücadelesi aktarılıyor.

Başrollerinde Mehmet Aslantuğ, Fikret Kuşkan, Yurdaer Okur, Burcu Özberk, Alperen Duymaz, Nefise Karatay, Bahadır Yenişehirlioğlu, Cahit Kayaoğlu, Ali Buhara Mete gibi isimlerin yer aldığı film, Selçuklu dönemine ait ilk film olma özelliğinde. Filmin yönetmenliğini Selahattin Sancaklı, Genel Danışmanlığını Serdar Akar üstlendi.

MEKANLAR YÜZLER – FACES PLACES / 9 Mart 2018

Hayata Tutulan Aynalı Yolda 'Mekânlar ve Yüzler'

Vizyon Tarihi: 9 Mart 2018Mekanlar ve Yüzler, Fransız sinemasının en önemli isimlerinden Agnès Varda ile Fransız sokak sanatçısı ve fotoğrafçı J.R.'ın ortak proje-filmi.

60 yılı aşkın bir süredir sinemadan fotoğrafa, video yerleştirmeden heykele yapıtlar üreten 88 yaşındaki efsane Agnès Varda ve JR, Fransa'nın köylerinde sanat dolu bir yolculuğa çıkıyor. Yöre halkıyla sohbet eden, fotoğraflar çeken, çektikleri fotoğrafları da bir sergiye dönüştüren ikili, bu süreçte aralarındaki yaş farkının, enerji farkının, sanat icra etme farkının dostluğa engel olmadığı gözler önüne seriyor.

Senaryosunu ve yönetmenliğini ikilinin birlikte üstlendiği belgesel Faces Places, 2017 Cannes Film Festivali'nden En İyi Belgesel ödülüyle dönmüştü. Yeni Dalga akımının büyükannesi olarak anılan Agnès Varda, uluslararası başarılara imza atan ilk kadın yönetmenlerden biri.

STALİN'İN ÖLÜMÜ / 16 Mart 2018

Başrolünde Steve Buscemi ve Jason Isaacs'in oynadığı The Death Of Stalin'in yönetmen koltuğunda 2009'da In the Loop filmiyle adını duyuran Armando Iannucci var. Armando Iannucci, filmin senaryosunu Fabien Nury ve Thierry Robin'in aynı adlı grafik romanından sinemaya uyarladı.

70'li yaşlarının ortasındaki SSCB lideri Joseph Stalin'in sağlığı gayet yerindedir. Paranoyak yapısı ile düşmanlarına kök söktürmeye, acımasızlığı ile en yakınlarının bile gözünü korkutmaya devam etmektedir. 20 milyon insanın ölümüne sebep olmuş bir diktatör olarak hala tüm gücü elinde bulundurmaktadır. Ta ki bir sabah çalışma odasında ölü bulunana dek... Diktatörün ölümünün ardından 30 yıl demir yumrukla yönetilen ülkenin içine düştüğü kaos kimileri için ise bir fırsat anlamına gelmektedir. Stalin'in çevresindeki yalakalar bir anda iktidar yarışına girişir...
Fabien Nury ve Thierry Robin'in Fransız çizgi romanından uyarlanan filmde, SSCB lideri Joseph Stalin'in son günleri ve ölümün ardından yaşananlar anlatılıyor. Armando Iannucci'nin yönetmenliğini üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Jeffrey Tambor, Steve Buscemi, Andrea Riseborough, Olga Kurylenko, Rupert Friend, Michael Pali yer alıyor.

BAŞLAT: READY PLAYER ONE / 30 Mart 2018

Ernest Cline'ın aynı isimli romanından uyarlanan, Steven Spielberg'in yönetmenliğini üstlendiği Ready Player One, yakın gelecekte revaçta olan sanal gerçeklik evreni OASIS'teki büyük yarışmaya katılan genç Wade Watts'ın hikâyesini anlatıyor.

Yıl 2045, dünya kaos ve yok olmanın eşiğinde. İnsanlar kurtuluşu, eksantrik ve muhteşem James Halliday'in yarattığı, büyüyen sanal gerçeklik evreni OASIS'te bulurlar. Halliday öldüğünde büyük servetini OASIS'te sakladığı dijital paskalya yumurtasını bulan insana devredeceği için, tüm dünya rekabet dolu bir yarışmaya girer. Hiç şans verilmeyen genç kahraman Wade Watts de bu yarışmaya katılmaya karar verir ve kendini gizemin, tehlikenin, keşfin fantastik evreninde, zorlu bir hazine avında bulur.

PHANTOM THREAD / 9 Mart 2018

There Will Be Blood filminde de beraber çalıştığı yönetmen Paul Thomas Anderson'la bir kez daha bir araya gelen Daniel Day-Lewis, son filmi Phantom Thread'te 1950'lerin çekici Londra'sındaki ünlü bir terziye hayat veriyor.

Savaştan sonra 1950'lerin büyüleyici Londra'sında, ünlü terzi Reynolds Woodcock (Daniel Day-Lewis) ve kız kardeşi Cyril (Lesley Manville) Woodcock Ailesi'nin belirgin tarzıyla kraliyet ailesinden film yıldızlarına ve mirasçılardan sosyete kadar ülkenin önde gelenlerini giydirerek İngiliz modasının merkezinde yer almaktadırlar. Kadınlar, müzmin bir bekar olan Woodcock'un hayatından ilham ve dostlukla geçmeye devam ederken Woodcock'un yolu kısa bir zaman içerisinde esin perisi olarak hayatının bütünleyici parçası ve sevgilisi olacak genç ve güçlü bir kadın olan Alma (Vicky Krieps) ile kesişir. Woodcock'un bir zamanlar kontrollü ve planlı olan özenle dikilmiş hayatı aşkla alt üst olacaktır. Paul Thomas Anderson bu son filminde yalnızca yaratım sürecindeki bir sanatçıyı ele almakla kalmıyor sanatçının dünyasını idare eden kadınların da aydınlatıcı portresini çiziyor. Phantom Thread, Paul Thomas Anderson'ın yedinci filmi olmakla beraber Daniel Day-Lewis ile beraber çalıştığı ikinci film olma özelliğini taşıyor.

MAHALLE / 09 Mart 2018

Buğra Gülsoy ve Serhat Teoman'ın ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu Mahalle, aynı mahallede yaşayan üç arkadaşın, civara yeni taşınan, gizemli bir yabancı ile değişen hayatlarını konu ediniyor.

Mahalle filminin yönetmen koltuğunda oyunculukları ile kendilerinden söz ettiren Buğra Gülsoy ve Serhat Teoman oturuyor. Gülsoy ve Teoman'a filmin başrollerinde Hazar Ergüçlü, Selen Öztürk, Emre Erkan, Gökşen Ateş ve Selahattin Töz eşlik ediyor. İlk kez yönetmen koltuğuna oturan ikilinin de imzasının bulunduğu senaryoda ise onlara Emre Erkan eşlik ediyor. Film bir mahalleyi konu alıyor. Kendi kurallarını koyan mahallede yaşayan 3 arkadaş sıradan hayatlarına devam ederken bir değişiklik oluyor. Mahalleye yeni taşınan gizemli bir yabancının ortaya çıkışı üçünün hayatını da kökünden değiştiriyor.

ENTEBBE'DE 7 GÜN / 16 Mart 2018

Tropa de Elite, RoboCop gibi filmlerin yönetmen koltuğunda oturan José Padilha'nın yönettiği film, 1976 yılında Tel Aviv'den Paris'e gitmekte olan bir uçağın kaçırılması sonrası yürütülen kurtarma operasyonunu konu ediniyor.

1976 yazında, Tel Aviv'ten Paris'e giden Air France şirketine ait bir uçak, ikisi Filistinli ve ikisi Alman olan dört hava korsanı tarafından kaçırılır. Uçak Uganda'daki Entebbe Havaalanı'ndaki terk edilmiş bir terminale indirilir. Korku içindeki 248 yolcu, ölümcül bir siyasi ayaklanmanın içinde pazarlık kozu olarak kullanılırlar.

Hava korsanlarının amacı ise; ellerindeki rehinelere karşılık İsrail, Kenya, Fransa, İsviçre ve Batı Almanya'da bulunan 53 Filistinli mahkûmun serbest bırakılmasıydı. İsrail hükümeti, diplomatik bir çözüm bulmaktansa rehineleri kurtarmak için olağanüstü bir plan yapar.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN