Arama

Şifre kırma geleneğinin mucidi El-Kindî ve kriptografi teknikleri

Pek çok kod kırma tekniğinin geçmişi, İslam uygarlığına kadar gider. Dokuzuncu yüzyılda İslam uygarlığında posta, posta güvercinleri ile gönderiliyordu. Bin yıl önce yaşayan bir sultanın canı taze kiraz yemek isteyince güvercin postası icat edilmişti. Zamanının iletişim merkezi haline gelmiş olan Mısır'daki Kahire Kalesi, bin 900 posta güvercinine sahipti. Bu nedenle gizli ve özel mesajların korunması gerektiği için şifreleme veya kodlama tekniği geliştirildi. Bağdatlı âlim el-Kindî'nin kriptografinin temellerini atması sayesinde savaşlarda gizli mesaj göndermek bile mümkündü.

  • 2
  • 20
KRİPTOGRAFİNİN TEMELLERİNİ ATAN FİLOZOF EL-KİNDİ
KRİPTOGRAFİNİN TEMELLERİNİ ATAN FİLOZOF EL-KİNDİ

Kur'an'daki Arapça yazılar üstünde çalışan dokuzuncu yüzyıl Bağdatlı âlim El-kindi, bazı harflerin diğerlerinden daha fazla kullanıldığını fark etti ve kriptografinin temellerini attı. El-Kindi, bu gözlemini geliştirerek, frekans analizi adını verdiği bir kod kırma yöntemi buldu. Bu kod türü, harflerin sembol veya diğer harflerle değiştirilmesiyle oluşuyordu. Kodu kıracak kişinin, yazılanı anlaması için hangi sembolün hangi harfi gösterdiğini, bulması gerekmekteydi. Şayet bu kod yöntemi kullanılarak İngilizce bir mesaj yazılsaydı, İngilizce 'de en fazla kullanılan harf "e" olduğundan, en çok kullanılan sembol e harfine denk gelen sembol olurdu.

Her ne kadar Kindî daha yüksek güvenlikli şifreleme ve şifre kırma sağlayan yöntemleri bin yüz yıl önce keşfetmiş olsa da, "kripto analiz" kelimesi oldukça yeni bir kelime olup, ilk kez 1920 yılında William Friedman adında bir kişi tarafından kullanılmıştır.

El- Kindi'nin "Şifreli Mesajların Kırılması Hakkında" isimli eseri, diğer kültürlerdeki insanları yeni şifreleme metodları bulmak için motive etmiş ve modern şifrelemenin temellerini atmıştır. Bu eserin bir bölümünde sıklık analizi yöntemi açıklanır. Kindi, bir harfin yerine başka bir harf ya da sembol kullanılması durumunda yeni harfin eski harfin tüm özelliklerini devralacağını fark etmişti. Buna göre, görünen tüm "a" harflerinin yerine "t" harfi, "th" ikilisinin yerine de "g" harfi koyulsa, bunlar yine de yerine geçtikleri harflerin özelliklerini taşıyacaktır. Yani "athlete" kelimesi "tglete" haline gelecektir. Bu durumda harfler değişse bile, harflerin tekrarlanma sıklığı gibi özellikleri değişmeden kalmaktadır.

İngilizce diline baktığımızda "e" harfinin en fazla kullanılan harf olduğunu ve tüm harflerin yüzde on üçünü oluşturduğunu görüyoruz. Bu durumda, "e" harfinin yârine "#" sembolünü koyarsak, "#" sembolü en çok kullanılan sembol olacak, yani "yeni" sembollerin yüzde on üçünü oluşturacaktır. Kriptoanalistler, bu bilgiden yola çıkarak "#" sembolünün "e" harfini temsil ettiğini anlayabilmektedir.

Sıklık analizi, temel yazı alfabesiyle oluşturulan klasik şifre ve kodların kırılmasında en temel araçtır. Bu yöntemin verimli kullanılabilmesi için, şifreyi çözmek isteyen kişinin şifreleme yapılan dilde lisan ve istatistik bilgisiyle problem çözme becerilerine sahip olması gerekir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN