Boğaz’ın aşı boyalı 5 yalısı
İstanbul'da, Boğaziçi'nin masmavi sularında kırmızı renkleriyle göze çarpan aşı boyalı yalıların tarihini biliyor musunuz? Mısırlı Yusuf Ziya Paşa Yalısı'na neden "Perili Köşk" dendiğini, Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı'nın bahçesinin neden meşhur olduğunu veya hangi yalının "Boğaz'daki Avrupalı" olarak anıldığını?
Arnavutköy sahilindeki aşıboyalı yalı, Sultan II. Mahmud'un Ermeni asıllı başbahçıvanı tarafından yaptırılmıştı. Yalının bir diğer ismi de "Kırmızı Yalı"dır.
1836 yılında Osmanlı ordusunu yenileştirmekle görevli Alman General Helmut von Moltke'nin de misafir olduğu bu yalı tanınmış arkeoloji profesörü Halet Çambel'in ailesi tarafından 1930'da Fransa'ya göç eden bahçıvanbaşının varislerinden satın alındı.
Yalının yeni sahibi o zamanlar Berlin sefiri olan İsmail Hakkı Paşa'nın kızı Remziye Hanım'dı. Yalı, Remziye Hanım'dan 1965 yılında miras olarak kızı Halet Çambel'e kaldı.
İçinde Sultan Reşad tarafından İsmail Hakkı Paşa'ya hediye edilmiş olan bir de duvar halısı bulunan Halet Çambel Yalısı, aynı zamanda Arnavutköy'ün talihsiz yalılarından biridir.
Önünden sahil yolu geçince yalı özelliğini kaybedip sahilhane olmuştur.
Yalı 1965 yılına kadar sütlü kahverengi iken, günümüzde aşıboyası rengindedir. O dönemde yalıyı tamir eden mimar ise merhum Turgut Cansever'dir.
Mısırlı Yusuf Ziya Paşa Yalısı ya da Perili Köşk olarak bilinen yalının sahibi Yusuf Ziya Paşa'ydı. Paşa, yalıyı Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa ile aralarında rekabete yorulabilecek bir nedenle, Hıdiv Kasrı'ndan büyük olmasını istediği için yedi katlı kulesiyle birlikte on katlı yaptırmıştı.
Döneminin önemli tüccarlarından biri olan Yusuf Ziya Paşa, gemileriyle İtalya'dan Osmanlı'ya ticaret yapıyordu. Rumelihisarı'ndaki bu köşkün inşasına 1910'lu yıllarda başlandı.
1914 yılında Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla inşaatı yapan ustalar askere alındı, çalışmalar yarım kaldı.
O esnada paşanın ticaret gemilerinden ikisi batınca, paşa maddi sıkıntıya düştü hatta iflasın eşiğine geldi. Bu sebeple tamamlanamayan ve boş kalan ikinci ve üçüncü katlar yüzünden bina çevrede "Perili Köşk" diye anılmaya başlandı. Daha sonra köşkün imarı, mimar ve ustalar değil, kalfalar tarafından tamamlandı.
Köşk hakkında öyle hikâyeler uyduruldu ki tadilat ve tamirat sırasında dahi işçiler çalışırken çok defa paşanın karısının hayaletini gördüklerini iddia ediyorlardı.
Yusuf Ziya Paşa bir süre sonra Mısır'da vefat etti. Vasiyeti gereği köşkün kulesinin en üst katındaki taşlar sökülerek Mısır'a götürüldü ve bu taşlardan paşaya mezar yapıldı.
Kanlıca'daki bu üç katlı ahşap yalı, yanındaki minik müştemilat binasıyla beraber Boğaz'ın gözde yalılarından biridir.
Osmanlı gülü adı verilen aşı boyalı yalının ilk sahibi Asaf Paşa olduğundan "Asaf Paşa Yalısı" ismiyle de anılır. Lakin daha ziyade "Yedi-Sekiz Hasan Paşa Yalısı" ismi meşhur olmuştur.
Sultan Abdülaziz döneminde, karakol kumandanı olan Hasan Paşa, aslen Çorumluydu. Sultan Abdülaziz hal edilince Çorum'a dönmek zorunda kaldı. II. Abdülhamid padişah olunca amcası Sultan Abdülaziz'e sadakati sebebiyle onu Beşiktaş Muhafızı vazifesiyle İstanbul'a çağırdı.