Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • Tarih
  • Vebanın bulaşıcı olduğunu bulan alim Lisanüddin’in cesedi neden yakıldı?

Vebanın bulaşıcı olduğunu bulan alim Lisanüddin’in cesedi neden yakıldı?

Tarihteki tüm medeniyetler, kendi topraklarında yetişen alim ve düşünürlerden önemli ölçüde yararlanmıştır. Kimi zaman can pahasına da olsa bu alimler, kendilerini toplumu için feda etmiştir. Beni Ahmer Devleti'nin veziri ve tarihçisi olan, İslam dünyasına yaptığı katkılarla tanınan Lisanüddin İbnü'l Hatib de bu açıdan verebileceğimiz önemli bir örnek.

  • 1
  • 10
Vebanın bulaşıcı olduğunu bulan Lisanüddin’in cesedi neden yakıldı?
Vebanın bulaşıcı olduğunu bulan Lisanüddin’in cesedi neden yakıldı?

Endülüsün büyük doktorlarından olan, Gırnata'da öğrenim gören İbnü'l Hatib, büyük bir müellif, şair, devlet adamı ve doktordu. Çeşitli konularda altmışa yakın eser verdi. Vebanın yayıldığını söyleyerek yüzlerce yıl önce karantina uygulamasını başlattı. Beni Ahmer Devleti'nin veziri ve tarihçisi Lisanüddin, İslami eserlerin yanı sıra insan güzelliği felsefesi ve aşk konularında da yazıyordu. Yazdığı yazılar devlet tarafından 'sapkınlık' olarak görüldü ve aralarında kendi yetiştirdiği talebelerinin de bulunduğu kişiler tarafından 1374 senesinde cesedi yakıldı.

  • 2
  • 10
Lisanüddin İbnü’l-Hatib kimdir?
Lisanüddin İbnü’l-Hatib kimdir?

15 Kasım 1313 Levşe doğumlu olan Lisanüddin'in asıl adı Ebu Abdullah Muhammed bin Abdullah bin Said bin Ali bin Ahmed bin es Selmani idi. Endülüs'ün fethinden sonra Suriye'den Endülüs'e göç eden Yemen asıllı soylu bir aileye mensuptu. İlk tahsiline babasının yanında başladı. Babasının görevi sebebiyle bulunduğu Gırnata'da âlimlerden ders aldı.

Beni Ahmer Devleti'nin ve Kuzey Afrika'nın önde gelen ulemasından din bilimleri, gramer, şiir ve tabii bilimler eğitimi aldı. Ailesinin ölümünden sonra İbnü'l-Ceyyâb'ın sır kâtibi oldu. Dönemin Sultanı Ebü'l-Haccac'a yazdığı bir methiye ile onun dikkatini çeken İbnü'l-Hatib, saraya intisap etti, daha sonra da vezirlik ve divan inşa reisliği görevlerini üstlendi.

Lisânüddin İbnüʾl-Hatîb'in Bâbülmahrûk yakınındaki türbesi – Fas

İbnü'l-Hatib, üstlendiği görevleri başarıyla yürüttü. İbnü'l-Ceyyâb veba salgınında ölünce vezirlik, Dîvân-ı İnşâ reisliği ve sır kâtipliği görevlerini üstlendi. 755'te Sultan Ebü'l-Haccâc I. Yûsuf'un öldürülmesinden sonra tahta çıkan oğlu Ganî-Billâh V. Muhammed döneminde de görevine devam etti. Aynı yıl Kastilya Krallığı'na karşı iş birliği imkânları aramak üzere Merînî Sultanı Ebû İnân el-Merînî'ye elçi olarak gönderildi. Ebü'l-Velîd II. İsmâil yönetimi ele geçirince, devrik sultan Ganî-Billâh da Vâdîâş'a kaçtı. Bu sırada İbnü'l-Hatîb hapsedildi ve mallarına el konuldu.

Beni Ahmer ülkesinde yaşanan olayları yakından takip eden Merini Sultanı Ebu Salim'in müdahalesi ve kâtibi İbn Merzuk'un gayretleri ile hapisten kurtulan İbnü'l-Hatib, Gani-Billah ile birlikte Fas'a sığındı. Burada İbn Haldûn ile dostluk kuran İbnü'l-Hatîb, Selâ (Salé) şehrinde kaldığı iki yıl boyunca eser yazdı. Ganî-Billâh tahtını tekrar ele geçirdiğinde İbnü'l-Hatîb de Gırnata sarayındaki görevine döndü. Bir ara şeyhülguzât Osman b. Ebû Yahyâ ile mücadele etmek zorunda kaldıysa da onu bertaraf etmeyi başardı.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN