Sokollu Mehmed Paşa, XVI. yüzyılın ilk yıllarında Bosna'nın Vişegrad kazasının Rudo nahiyesinin Sokoloviç (Şahinoğlu) köyünde aynı adı taşıyan bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Geniş ve soylu bir ailenin çocuğu olan Bayo (Bayiça) bir müddet çobanlık yaptıktan sonra Mileşeva Manastırı'nda rahip olan dayısının yanına gitti. Devşirme toplamakla görevli olan Osmanlı memurları soylu ailelerin çocuklarını toplamaya özen gösterirdi. Kanuni'nin cülûsundan sonra Bosna'dan devşirme toplamakla görevli Yayabaşı Yeşilce Mehmed Bey, Sokoloviç köyüne geldiğinde, o sırada 15- 16 yaşlarında olan Bayo'yu beğenerek devşirme kaydetti. Ailesi onu vermek istemese de Mehmed Bey bu gencin istikbalinin çok parlak olduğunu söyleyerek onları ikna etti. Kanunî, Edirne'deyken Bsna ve çevresindeki tanınmış ailelerden toplanan 40 çocuk buraya getirilmişti. Padişah bunların arasında Sokoloviç'i gördü ve Edirne Sarayı'nda eğitimine başlamasını istedi. Mehmed adını alan bu genç Edirne Sarayı'nda yetiştirildikten sonra 'küçük oda' hizmetiyle Enderun'a alındı. Buradaki, daha sonra da sarayın diğer bölümlerindeki hizmetleri padişahtan takdir gördü. Küçük odadan Hazine'ye, oradan da Enderun'un en seçkin yeri olan Has odaya geçti. Daha sonra ribâbdar, çuhadar, silahdar, çaşnigirbaşı ve kapıcılar kethüdası oldu. Barbaros'un ölümü üzerine 1546'da Kaptan-ı deryalığa yükselen Sokollu Mehmed'in, artık saray dışı memuriyet hayatı başlıyordu. 1550'de Rumeli Beylerbeyi oldu, daha sonra da İran seferindeki hizmetlerinden dolayı 1554'te vezirliğe yükseldi. 1561'de Şehzade Selim'in kız İsmihan Sultan ile evlenmesi, talihini daha da parlattı. 1564'te ikinci vezir iken Veziriazam Semiz Ali Paşa'nın ölümü üzerine veziriazamlığa yükseldi. Sokollu Mehmed Paşa, aniden yükselmemiş, XVI. yüzyıldaki Osmanlı hiyerarşisindeki düzüne uygun olarak, sırayla birçok memuriyette bulunduktan sonra veziriazam olmuştu. Birçok devlet görevinde bulunduğu içinde tecrübesi oldukça fazlaydı. Kanuni'ye iki yıl veziriazamlık yaptı. Kanuni, 1566'daki son seferinde vefat edince, padişahın ölümünü ustaca gizleyerek bir kriz çıkmasını önledi. II. Selim devrinde de veziriazamlıkta kaldı. 1572'e Lehistan Kralı II. Sigismund'un vârissiz ölümüyle, Polonya tahtı için çekişme başladı. Rusyaların buraya asker sevki üzerine Osmanlı İmparatorluğu harekete geçti. Klasik Osmanlı siyasetine göre Lehistan, Avusturya ve Rusya'ya karşı tampon bölge olarak görülüyordu. Lehistan tahtına Osmanlı aleyhtarı biri geçerse Eflak, Boğdan ve Erdel tehdit altına girebilirdi. Osmanlı yönetimi Leh beylerinden birisinin seçilmesini istiyordu. Ancak Fransa'nın da müdahil olmasıyla ve Henry de Valois'i aday göstermesi üzerine Sokollu Mehmed Paşa onu destekledi. Sokollu'nun Leh beylerine ve piskoposlarına tavsiyesiyle Henry, Lehistan Kralı seçildi. Böylece Leh tahtına Osmanlı tarafları siyaset izleyecek biri çıkmıştı. Henry'nin Fransa tahtına geçmesi üzerine Lehistan yine başsız kaldı. Bunun üzerine Sokollu, buraya tekrar Osmanlı tarafları birini seçtirmek için harekete geçti. Avusturya ve Rusya hükümdarlarının kendilerini Leh Kralı seçtirmesi istenmiyordu. Leh soylularının bir kısmı, Osmanlı'nın tavsiye edeceği kişiyi kral seçeceklerini belirttiler. Bunun üzerine Sokollu, kendilerine kral olarak Erdel veya İsveç Kralı'nı seçmelerini tavsiye etti. Avusturya ile Rusya'nın aleyhinde de faaliyete geçti. Bir müddet hangisinin Leh Kralı olacağını düşünen Sokollu, sonunda Erdel voyvodası Bathory'de karar kıldı ve onu seçtirdi. Böylece Osmanlılar Lehistan'ın hamisi olmuşlardı. Don- Volga kanalı projesinin Sokollu'nun öncülük yaptığı bir düşünceydi. Don ve Volga nehirleri arasındaki kanal için görevlendirilen, Kasın Paşa kışın yaklaşması üzerine geri çekilmişti. Ancak onun çabucak ayrılması komutası altındaki askerlerin müthiş soğuk ve kar fırtınaları ile yok olmasını önlemiştir. Ayrıca ilk teşebbüste istenilen netice alınamasa da ertesi yıl faaliyete devam edilecekti. Fakat başta Lala Mustafa Paşa olmak üzere Sokollu'nun rakipleri, onun muhalefetine rağmen Kıbrıs'a sefer düzenletince imparatorluğun bütün dikkat ve enerjisi Akdeniz'e çevrildi. Bu gelişmeler ve o bölgede depolanan mühimmatın infilak etmesi Don-Volga Kanalı Projesi'nin tekrar yürürlüğe sokulmasını engelledi. Bazı tarih kitaplarında kanalın üçte birinin kazıldığı yazılıdır. Bu yüzden projenin tamamlanmaya yaklaşıldığı ve kolay bir iş olduğu zannedilir. Ancak dönemin imkânlarında yapılması mümkün olmayan kanal için teşebbüs edildiyse de bu işin olamayacağı görülünce bundan vazgeçilerek gemilerin karadan çekilerek götürülmeye çalışıldığını ortaya çıkarmıştır. Ruslar, bu bölgede yaklaşık 60 kilometre uzunluğundaki kanalı ancak 1952'de yapabilmişlerdi. Ejderhan seferi Osmanlı askerilerinin hiç alışık olmadıkları ve tanımadıkları şartlar altındaki bir bölgeye yapılmıştı. Sefer başarısız olunca bir daha teşebbüs edilmedi. Sokollu sıkıntılar içerisindeyken bir gün konağındaki ilindi divanına gelen bir derviş, arzuhal verecekmiş gibi yapıp, koynundan bir hançer çıkararak veziriazamın kalbine sapladı. Ağır yaralanan yaşlı veziriazam, fazla yaşamayarak kısa bir sür sonra vefat etti. Sokollu'yu öldüren kişi görünüşte timarının azaltılmasından şikâyetçi olan bir Boşnak'tı. Ancak bazı araştırmacılara göre suikasta Hamzavîlerin parmağı vardı. Tarikatın şeyhi Hamza Bali suikasttan yıllar önce İstanbul'da idam edilmişti. Dervişin şeyhinin intikamını almak için Sokollu'yu öldürdüğü söylenir. Sokollu öldürülmeden bir gün önce I. Murad'ın Kosova Muharebesi'ndeki şahadetini dinlerken ağlayarak Allah'tan kendisine de böyle bir şehitliği nasip etmesini dilemişti. 16 yaşında papaz olmaz üzere eğitim gören bir genci alıp yıllarca devlet hizmetinde kullanıp ölümünden öncede ona bu sözleri söyletebilen Osmanlı sitemi ne kadar muazzam olduğuna dikkat edilmelidir. Sokollu'nun soyu iki koldan devam edere zamanımıza kadar geldi. Birisi ilk eşinden olan Hasan Paşa'dan, diğer ise II. Selim'in kızı İsmihan Sultan'dan olan İbrahim Paşa'dan devam emiştir. Bu ikinci kol İbrahim Hanzadeler olarak anıldı. Sokollu son derece ileri görüşlü bir veziriazam idi. Don- Volga ve Süveyş kanalları teşebbüsleri, onun bu yönünü en iyi gösteren örnekleridir. 1578'de İran'a sefer açılmak istendiğinde, karşı çıkıp bazı başarılar elde edilse de kalıcı sonuç alınamayacağını belirtmesi Sokollu'nun ileri görüşlülüğünü gösterir. Nitekim Safevilerle aralıklarla 50 yıl savaşılmasına rağmen bir sonuç alınamamıştı. Sokollu, Kıbrıs seferine itiraz ederken de bir Haçlı tehlikesiyle karşı karşıya kalınacağını söylemişti. İnebahtı Savaşı sadrazamı haklı çıkardı. Lehistan'a karşı izlediği siyasetin önemli İkinci Viyana bozgunundaki Leh faktörü dikkate alındığında daha iyi anlaşılır. Sumatra'da Portekiz tehlikesi altında bulunan Müslüman Açe hükümdarlığı Osmanlıdan yardım isteyince, İskenderiye Kaptanı Kurtoğlu Hızır Reisi bir filoyla oraya gönderdi. Onun döneminde Afrika'daki İspanyol ve Portekiz tehdidi sona erdirilmiş, Tunus Osmanlı topraklarına katılırken, Fas himaye altına alındı. Son derece hayırsever birisi olan Sokollu Mehmed Paşa, imparatorluğun birçok yerinde hayır eserleri yaptırdı. Kadırga'daki külliyesi, Azapkapı, Lüleburgaz, Erde'de camileri, Saraybosna'da kervansarayı, Vişegrad ve Beçkerek'teki köprüleri belli başlılarıdır. Sokollu, imparatorluğun menfaatleri neredeyse ona göre davranmış, gerektiğinde barışı gerektiğinde savaşı öne çıkarmıştır. Üç padişah döneminde yaklaşık 14 yıl büyük bir kudretle veziriazamlık yapması ve bu dönemde izlediği siyaset sayesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun gücünün parlaklığından dolayı, bazı tarihçiler 'Yükseliş Devri'ni, Sokollu'nun ölüm tarih olan 1579 ile bitirirler. Erhan Afyoncu'nun Sorularla Osmanlı İmparatorluğu adlı kitabından derlenmiştir. Kitabı incelemek veya satın almak için tıklayın.