Şikago Fuarı’nda kurulan 'Türk Köyü'nde Osmanlı imzası
Ecdadın dünyada gerçekleşen modern gelişmelere kayıtsız kalmayışı 19'uncu asrın ortalarından itibaren kendini fark ettirmeye başlamıştı. Osmanlı, uluslararası nitelikte düzenlenen ilk fuar olan 1851 Londra Sergisi'nden itibaren Avrupa ve Amerika'da düzenlenen büyük fuarlara ilgi gösterdi ve çoğuna geniş ya da sınırlı bir şekilde iştirak etmeye gayret etti. Öyle ki Osmanlılar, 1893 Şikago Fuarı'nda kurduğu Türk Köyü ve İstanbul Sokağı motifleriyle ziyarete gelenlere Anadolu'dan kültürel bir görüntü sunmuştu.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Caminin minaresi ve panayırın etrafı kandillerle aydınlatılmış, Osmanlı bayrak ve armaları asılmıştı. Osmanlı ve Amerikan bayraklarıyla donatılmış bir tak inşa edilmiş ve gelen ziyaretçiler Hamidiye Marşı ile karşılanmıştı. Sultan II. Abdülhamid Han'ın büyükçe bir tuğrası da yerini almıştı. Osmanlı sergilerinin olduğu alanın ortasında, III. Ahmet Çeşmesi'nden ilham alınarak yapılan köşelerinde küçük kubbe, ortasında ise büyük bir kubbe olan bir pavyon inşa edilmişti. İstanbul Sokağı denilen Türk Köyü'nün orta kısmında bir de Osmanlı lokantası bulunmaktaydı.
Fuar'da Osmanlı sergisinin vermek istediği mesaj; İmparatorluğun Müslüman ama aynı zamanda da modern dünyanın bir üyesi oldu şeklindeydi.
Şikago Fuarı hakkında 1893'te kaleme alınmış kitaplardan birinde bu binada yer alan teşhir ürünleri arasında bilimsel ve mekanik aletler ile torpidoların yer aldığı; bunların İmparatorluğun son zamanlarda kaydetmiş olduğu ilerlemenin bir göstergesi olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilir.
Fuarda bir at meydanı kurulması önerisi Osmanlı tebaasından Raci Efendi adlı Akkâlı bir girişimciden gelir. Raci Efendi doğrudan padişaha hitaben kaleme almış olduğu 12 Ekim 1892 tarihli arizasının girişinde, Osmanlı ülkesinde yetişen Arap atlarıyla hecin develerinin dünyanın her yerinde rağbet gördüğünü ve bu atları yetiştiren Bedevilerin de binicilikte gösterdikleri maharetlerin görülmeye değer olduğundan bahsettikten sonra, kendisinin bu at ve develerin en değerlilerinden kırk, elli kadarını süvarileriyle beraber Şikago Sergisi'nde sergilemeyi tasarladığını bunun için de padişahın adını taşıyan bir şirket kurduğunu belirtmekte ve bunların Beyrut limanından ihracı hususunda padişahtan izin talep eder. Ülkeden hayvan ihracının yasak oluşunun bu izne engel teşkil edebileceği hususunu da göz önünde bulunduran Raci Efendi bu atların tamamının ülkeye geri getirilmesi konusunda da kefil gösterebileceğini belirtir.
Bu girişiminin desteklenmesinin padişahın ve Osmanlı Devleti'nin şanını daha da artıracağını belirten Raci Efendi, arizasına Şikago Fuarı'nda "Osmanlı At Meydanı"nın inşa edileceği alanın resmi ile bir de program eklemeyi unutmamıştı. Raci Efendi'nin "Atlar", "Develer", "Biniciler", "Talimler", "Esliha ve Elbise" ve "Bina" başlıkları altında kaleme aldığı "Şikago Sergisinde Osmanlı At Meydanı Programı"na göre müsabakalarda başarı göstermiş, nesebi belli dört ile altı baş arasında kusursuz Arap atı seçilip her birine özel isimler verilecek ve bakımlarını sağlamak için de işinin ehli seyisler istihdam edilecekti. Develer ise Avrupa ve Amerika'da anka gibi "ism-i bî-müsemmâ" hayvanlar olarak tanındığından oldukça fazla ilgi çekecekti.
Gösterilerin icra edileceği "Osmanlı At Meydanı" 200 metre uzunluğunda ve 80 metre genişliğindeydi. Bu alan üzerinde dışı ve içi süslü oldukça sağlam ahşap bir bina inşa edilerek üzerine Osmanlı bayrağı çekilecek, giriş kapısının üzerine de padişahın tuğrası ile Osmanlı arması yerleştirilecekti. Raci Efendi'nin arizası ile programının kısa bir süre içerisinde II. Abdülhamid tarafından kabul olunduğu anlaşılıyor.
Fuar, yerli ve millî olan ürünlerini teşhir için Osmanlılara önemli bir vesile oldu. Osmanlı pazarlarındaki tezgâhlarda üzerinde ay-yıldızlı işlemeleri olan Feshane'de üretilen kırmızı renkli çuhalar yer aldı. Kumaş işçiliğiyle meşhur Hereke dokumaları, Uşak halıları, Şam perdeleri ve tavanlardaki ipekli kumaşlar da teşhirler arasındaydı. Sedeften mamul iskemleler, minyatürler ve hat levhaları duvarları süslemekteydi. Yerel kıyafetlerini giymiş Osmanlı kadınları gündelik elbiseleri, elişi ve mücevherleri sergilemekteydi. Kadınların yanı sıra Osmanlı vatandaşı birçok erkek de bu sergide çalışmak için gelmişti. Osmanlı ülkesinin her bir yerinden gelen en pahalı ve titiz imalatçıların ipek dokumaları ve iğne işleri, altın ve gümüş işlemeleri, mücevher takımları, Girit yapımı sabunlar ve kokular fuarın ilgi çekici ürünleri arasındaydı. Bunun haricinde dünyaca ünlü Türk ressamı, Osman Hamdi Bey'in Cami Kapısında adlı tablosu da teşhir edilmişti. II. Abdülhamid'in ahşap oyma tekniğiyle yaptığı bir çalışması ile Anadolu'dan getirilen yün, pamuk, ipek, pirinç ve haşhaş numuneleri de yine sergideydi.