Arama

Şemsi Ahmed Paşa Külliyesi’nin tarihi ve talihi

Üsküdar'ın incisi Şemsi Ahmed Paşa Külliyesi'nin medrese kısmına, Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı yıllarında muhacirler yerleştirildiğini biliyor muydunuz? Peki, külliyenin bir parçası olan camiye neden "Kuşkonmaz" isminin verildiğini? Vapurla, Eminönü'den Üsküdar'a giderken gördüğünüz panoramanın sahil kısmının sonunda yer alan ve en nadide eser olan Şemsi Paşa Külliyesi'nin tarihini ve talihini sizler için derledik.

Vapurla Eminönü'den Üsküdar'a giderken gördüğünüz panoramanın en tepesinde Ayazma Camii, onun altında Rum Mehmed Paşa Camii ve sahilde de en nadide parça olan Şemsi Paşa Camii karşınıza çıkar. Tam sahilde yer alan bu sonuncu külliye, Üsküdar'ın alametifarikalarındandır. Mimar Sinan'ın dehasının bir neticesi olarak Üsküdar sahilinde dar bir alana cami, darülhadis ve türbeden oluşan küçük fakat son derece sıcak bir külliye oturtulmuştur. Aynı zamanda bu yapı topluluğu Mimar Sinan'ın inşa ettiği külliyeler arasında 1390 metrekarelik bir alana yayılması sebebiyle en küçüğü olarak bilinir. Külliyenin bir parçası olan cami, ihtimal ki maruz kaldığı rüzgârın etkisiyle halk arasında "Kuşkonmaz Camii" olarak nam salmıştır.

  • 2
  • 10
ŞEMSİ AHMED PAŞA KİMDİR?
ŞEMSİ AHMED PAŞA KİMDİR?

Şemsi Paşa Külliyesi'nin planı

Caminin banisi olan Şemsi Ahmed Paşa, baba tarafından İsfendiyaroğullarına, anne tarafından ise Osmanlı hanedanına mensup bir isimdir. Sultan II. Bayezid, Şemsi Paşa'nın dedesidir. Tarihçi Mustafa Âlî'nin ifadesine göre Paşa, İsfendiyaroğullarına Osmanlılar tarafından son verilmesi sebebiyle Osmanoğulları'na kin bağlamıştır. Hatta Paşa, III. Murat'ı rüşvete alıştırmakla, bu sayede de devletin inkırazına sebep olmakla suçlanır. Tarihçi Mustafa Âli'nin anlatımına göre Paşa, Mustafa Âli'nin de hazır bulunduğu bir mecliste, "Hamdolsun bugün Osmanoğulları'nı rüşvete dadandırdım. III. Murat'a 40 bin sikke tattırdım. Ceddimiz Kızıl Ahmetliler'in böylelikle intikamını aldım." şeklinde bir söz sarf etmiştir. Şemsi Paşa'ya hasım olması ile tanınan Gelibolulu Mustafa Âli'nin bu iddiasını ihtiyatla karşılamakta fayda var.

Şemsi Ahmed Paşa, ağabeyi Mustafa Paşa ile birlikte küçük yaşta Enderun'a alınmış ve burada eğitim görmüştür. Sonrasında Rüstem Paşa'nın yakın maiyeti arasına giren Şemsi Paşa'nın, tarihte oynadığı önemli rollerden biri Şehzade Mustafa'nın katli hadisesidir. Bu süreçte Rüstem Paşa tarafından Kanuni'ye yollanan ve yeniçerilerin, yaşlı Kanuni yerine genç ve dinamik şehzade Mustafa'ya meylettiklerini bildiren telhisleri merkeze o taşımıştı. Ağabeyi vezirliğe yükselirken kendisi de sırasıyla Şam, Anadolu ve Rumeli beylerbeylikleri vazifelerinde bulunmuş, Kanuni'nin son seferi olan Zigetvar'a katılmış, 1569'da Rumeli beylerbeyi iken emekliliğe ayrılmıştır. Âli'nin Künhü'l-Ahbar adlı eserinde zikredildiğine göre Şemsi Paşa, Şam beylerbeyliği yaptığı sırada kendi hizmetinde bulunan Lala Mustafa Paşa'nın sadrazamlığa getirilmesine gücenerek emekli olmuş ve köşesine çekilmeyi tercih etmiştir. Ancak gerek edebiyat ve tarihe olan vukufiyeti ve gerek nüktedanlığı sebebiyle bu devre fazla uzun sürmeyecektir.

Şemsi Paşa'nın vezaret rütbesi ile evvela II. Selim'e sonra da onun oğlu III. Murat'a musahip olduğu biliniyor. Malum olduğu üzere musahiplerde aranan en önemli özelliklerden biri ehl-i dil ve sahib-i kalem olmalarıdır. Paşa'nın Türkçe bir divanı vardır. Bunun dışında pek çok latifesi de aktarılegelmiştir. Hâsılı kelam, Şemsi Ahmed Paşa, yaşadığı dönemde hoş sohbet ve sözü dinlenen bir simaydı.

Kendisinin özellikle III. Murat zamanında saraya teklifsiz girip çıktığı, dönemin en kudretli adamlarından biri olarak kabul edilen Sokollu Mehmed Paşa'ya açıkça cephe aldığı kaynaklarda geçer. Hatta Sokollu karşısında görece pasif bir tutum takınan III. Murad'ı, sadrazamına karşı kışkırttığı ve bunun neticesinde Sokollu'nun hem bazı yakın adamlarını kaybettiği hem de yetkilerinin azaldığı bilinir. Şemsi Ahmed Paşa, Sultan III. Murad'a Üsküdar'daki camisinin hemen yakınında bir de kasır yaptırmıştı ki bu durum padişah ile aralarındaki yakınlığın bir tezahürü olarak kabul edilebilir. Paşa, 1580'de ölür ve külliyesinde kendisi için yaptırttığı camiye gömülür. Ölümü üzerine, "Bugün gözden tolundu Şemsi Paşa" (988) ve "Küsuf-ı Şemsü'l-ma'arif" (988) dizeleriyle tarihler düşülmüştür.

Külliye inşa edilirken 1580 yılında vefat eden Şemsi Ahmed Paşa'nın türbesi caminin deniz yönüne doğru olan kuzeydoğu cephesine bitişiktir. Türbe kapısı üzerinde bulunan, iki satır halindeki dört mısralık sülüs yazılı kitâbede tarih yoktur. 4,5 × 4 m. boyutlarındaki türbe bir aynalı tonozla örtülüdür.

Şemsi Paşa, nüktedan kişiliği ile bilinirdi. Bu sebeple de bezm âlemlerinin vazgeçilmez siması idi. Belki de bundan dolayı II. Selim'in en yakın nedim halkası içine girebilmiştir. Paşa, avcılıkta olduğu kadar silahşorlukta da oldukça mahirdi. Avcılıkta mahareti sebebiyle Kanuni Sultan Süleyman'ın özel iltifatına nail olmuş, hatta padişah bir keresinde Paşasının mantara olan tutkusunu bildiği için toplattığı mantarları kendi eliyle ona ihsan etmişti.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN