Osmanlı'nın son yıllarında şerbete alternatif olarak üretilen içecek: Gazoz
Sıcak havaların en büyük dostu gazozun Osmanlı'nın son yıllarında Karaköy'de bir imalathanede üretildiğini biliyor muydunuz? Peki ya ilk zamanlar sokak esnafı tarafından bardaklara boşaltılarak satıldığını? İşte üretimi Osmanlı'da başlayıp günümüze ulaşmış bir tat olan gazoza dair ilgi çekici ayrıntılar...
Önceki Resimler için Tıklayınız
Gazoz, ilk üretildiği yıllarda şişenin yanı sıra, sokak esnafının el arabasında taşıdığı sifonla bardağa doldurularak da satılırdı. İlk zamanlar ilkel yöntemlerle hazırlanan gazoz, şeker şurubu keçe bir torbaya maşrapa ile aktarılarak süzülüp cezvelere dolduruluyordu. İstanbul'da gazoz, evlerde de yapılırdı. Eski bir yemek kitabından alınan tarifte gazoz yapılışı şöyle anlatılıyor: "İki dirhem asid sitrik (yani limon tuzu), dört dirhem bikarbonat dö sud (karbonat) ile yarım kıyye suyu vaz edüp iki saat durduktan sonra sifon namındaki şişeyi alup beş altı saat mürurundan sonra istimal oluna. (… bekletildikten sonra içile.)"
Osmanlı'da serüveni başlayan gazoz, Cumhuriyet döneminde yerelleşerek üretilmeye başlandı. Cumhuriyet dönemindeki ilk gazoz, 1930 yılı Mayıs ayında Mehmet Hakkı Erbak tarafından Nilüfer Gazoz Fabrikası kurularak "Nilüfer" markası ile üretildi. 1931'de Mehmet Hakkı Bey'in oğlu Nuri Erbak, Uludağ Gazoz'un orijinal formülünü bulmuş ve Uludağ gazozunu piyasaya sürmüştü. 1930'lu yıllarda Cincibir, Elvan, Ankara, Olimpos, Çamlıca gibi isimler altında değişik markalarda gazozlar üretilmeye ve satılmaya başlandı. Anadolu'daki ilk gazozlar Niğde'de Fertek, Ankara'da Ankara gazozu ve Bursa'da ise Nilüfer gazozlarıydı. İstanbul'da Çubuklu suyundan yapılan ve Çubuklu Gazinosu'nun sahibinin adıyla anılan Hasan Bey gazozu Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde de ünlüydü.
1938 yılı Ticaret Yıllığı'nda ise İstanbul'da gazoz fabrikası olarak dört isim yer alıyordu: G. Baslamacaoğlu'nun Sirkeci'deki Olimpos (ya da Olympos), Feriköy'deki Bomonti, sularıyla ünlü Büyükdere'deki Kocataş ve Demirkapı'daki Halim Hurşit'in Yalova gazoz fabrikaları. Türkiye'de 60'lı yılların ortalarına dek birçok ilde yerel olarak üretim yapan, adları yerli olan gazoz imalathaneleri bulunuyordu.
Sevilerek içilen gazozlar, edebiyatçı ve araştırmacıların da yazılarında yansımasını buldu. Ülkü Tamer, Yaşamak Hatırlamaktır kitabında çocukluğunun geçtiği Gaziantep'in sinemalarını anlatırken sözü gazozlara da getirir: "Gazozcuların başları kalabalık olurdu çoğu kere. Bir alıcı, yedi sekiz seyirci. Tekerlekli arabaların üstündeki buz kalıplarına yerleştirilmiş şişelerden birini kaldırırdı gazozcu, iyice sallar, sorardı: 'Caşar mı, caşmaz mı?' Alıcı, şişeyi süzerdi bir süre. Kapak açılınca gazozun taşıp taşmayacağını kestirmeye çalışırdı. 'Caşar.' Gazozcu da aynı görüşteyse, şişeyi bir daha sallar, yine sorardı: 'Caşar mı, caşmaz mı?' 'Caşmaz.' Gazozcu, öyle düşünmüyorsa, kapağı açardı. Gazoz taşarsa, alıcı beleşten içerdi gazozu. Taşmazsa parasını tıkır tıkır öderdi." Bilhassa sinemalarla özdeşen gazoz, araştırmacı Burhan Arpad'ın "Eski İstanbul Sinemaları" başlıklı yazısında da yer alır. Arpad, Şehzadebaşı'ndaki yazlık bahçeleri anlatırken, gösteri başlamadan dolaşan çocukların bağrışlarını hatırlar: "Otuz iki dişe trampet çaldırıyor gazoz…"
Gazozhane cenneti olan Beyoğlu'nda başlayıp kısa süre sonra Anadolu'ya yayılan ve her şehrin kendine özgü tatlarıyla üretilen gazoz markaları, 1964 yılında iki yabancı kola markasının pazara girmesiyle popülerliğini yavaş yavaş yitirmeye başladı. Fakat son yıllarda gazoz ve meyveli içecekler nostaljik bir değer kazanarak meydanlara geri döndü, günümüzde yaygın hale gelen gazozcular ve gazoz kafeleri bunlara örnek... Vefa semti, eski ve yeni birçok gazozun doluştuğu küçük bir dükkanda bozacının komşusu bir gazozcuya ev sahipliği yapıyor. Sevda Gazozcusu'nda 1913 senesinde üretilmeye başlanan Laçin Gazoz'dan tutun da 1936 yılında üretilmeye başlanan Adana Zaman Gazozuna kadar pek gazoz çeşidini bulabilmeniz mümkün. Kısacası, "buzz gibi gazozlar", şişe tasarımlarındaki özgünlük, isimlerindeki çekicilik ve bambaşka lezzetleriyle çağları aşarak yeniden raflarda boy göstermeye devam ediyor...