Osmanlı'da yayılan kolera salgınına karşı alınan tedbirler
Salgın hastalıklar insanlık tarihi boyunca sık sık ortaya çıkmış; bunlardan kolera ise, XIX. yüzyıl boyunca insanların ölüm nedenlerinin başında yer almıştı. Bu niteliği ile de tarihin şekillenmesinde hafife alınmayacak bir rol üstlendi. Birçok devlet gibi Osmanlı Devleti de zaman zaman kolera salgınlarına maruz kalarak büyük kayıplara uğradı. Peki özellikle İstanbul'a gelen muhacirler vasıtasıyla yayılan kolera salgını için devlet tarafından alınan tedbirler nelerdi? Alınan tedbirler hangi açılardan günümüzdekilerle benzerlik göstermekteydi?
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔹 Sular daima incelenmeli, kirli olanlar kullandırılmamalıdır.
🔹 Bazı meslek grupları daha sıkı gözlem altında tutulmalı
🔹 Kolarenın fakirlik ve sefalet içerisinde yaşayanlar ile bekar olup han ve kahve köşelerinde yatanlar arasında daha ziyade yayılması sebebiyle hamal, kayıkçı ve kahveci gibi esnafın daha sıkı bir tıbbi gözlem altında bulundurularak her türlü izdihamın engellenmesi lazımdır.
🔹 Mide ve bağırsakları bozan çürümüş meyve ve sebze ve etin satışının yasak olduğu unutulmamalıdır.
🔹 Tedbirlerin halka duyurulması gerekir.
🔹 Koleraya karşı uyulması lazım gelen tedbirlerin halkça bilinmesi faydalı olduğundan on beş maddeden ibare olan beyannamenin gazetelerle halka ilanı lazımdır.
🔹 Zabıta memurları ve bütün doktorların yardımda bulunmaları için İstanbul Polis Müdürlüğü tebligat yayınlamalıdır.
🔹 Kolera zuhur eden evlerin üzerlerine halkça bilinmek ve ona göre sakınılmak üzere sarı biber yaftanın konulması gerekmektedir.