Osmanlı mimarisine ait terimler
Asırlar boyunca üç kıtaya hükmeden Osmanlı, gittiği her yere köşk, bedesten, cami, külliye gibi yapılar inşa ederek şehirleri ihya etti. Kullanışlı, ince, zarif ve heybetli yapılarla kendine has mimari üslubu oluşturdu. Aradan yüzlerce yıl geçse de ihtişamını kaybetmeyen bu eserlerdeki ustalık, mühendislik, ince işçilik ise görenleri kendine hayran bırakır. Sizler için Osmanlı mimarisine ait bilmeniz gereken terimleri derledik.
Giriş Tarihi: 13.09.2020
08:19
Güncelleme Tarihi: 13.09.2020
09:42
Ağırlık kulesi: Kubbe ve kemerlerden gelen baskıya dayanmalarını kolaylaştıran, içi kısmen dolu kulelerdir. Ağırlık kuleleri, camilerde kubbeyi taşıyan ana kemerlerin ve kubbenin itme gücünü karşılar. İçleri kısmen dolu olduğundan bir ağırlık sağlayarak ayakların yukarıdan kubbe ve kemerlerden gelen baskıya dayanmalarını kolaylaştırırlar. Büyük Osmanlı camilerinin önemli parçalarından biridir.
Osmanlı'nın eşsiz mimarları
Eyvan: Üstü çoğunlukla tonozla örtülü; üç tarafı kapalı, bir tarafı tamamen açık mekandır. Eyvana, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde cami, medrese, bîmâristan gibi binalarla birlikte evlerin planlarında sıklıkla rastlanır.
Selçuklu döneminden miras kalan 3 şifahane
Revak : Yapının avlusunda ya da dış cephesinde bina duvarına bitişik, üstü örtülü, önü açık mekandır. Çatısı sütunlarla desteklenen revak, yarı kapalı, uzunlamasına bir alandır. Dizi halinde birbirine bağlana sütun kemerler desteği sağlar. Revakların yapılma nedeni genellikle güneşten korunmayı sağlayacak bir gölgelik elde etmektir.
Kadim kentin üstü örtülü yolları "Sabbatlar"
Alem : Minare, kubbe, sancak direği gibi şeylerin tepesinde bulunan, ay yıldız ya da lale biçiminde metal tepelik. Yapıların kubbe ve külah gibi yerlerinin tepesinde, sancaklarda çoğunlukla yarım aya benzer formda bezeme elemanı, bir çeşit tepelik. Maden ya da taştan yapılmış olabilir.
Bir yerin süslemesi yahut güzelleştirilmesi için uygulanan süslemelerdir. Selçuklu mimarisinde yapıların cepheleri bezemeyle doldurulur. Osmanlı'da ise inşa edilen eserlerin bir hacim ve kütle sanatı olduğunu düşünülerek güzelliği sadelikte aramış, bundan dolayı da tezyinatta aşırıya gidilmemiştir.
İslam uygarlığında mimari eserlerin ağırlığını taşıyan kemerler