Arama

Müslüman alimlerin minerallere dair keşifleri

İslam uygarlığının altın çağını yaşadığı 7 ila 14. yüzyıllar arasında Müslüman âlimler kimya ve yer bilimine dair pek çok keşfe imza atmışlardır. Cabir bin Hayyan, Ebubekir er Razi, İbn-i Sina gibi Müslüman âlimler, bu alanda pek çok buluş gerçekleştirmişler; minerallerin özellikleri, oluşumları, özgül ağırlıkları, kullanım alanları ve bulunabilecekleri yerlere ilişkin tespitlerini kaleme almışlardır. Elmas, zümrüt, zirkon, ametist, akik gibi değerli taşlar başta olmak üzere pek çok mineralin fiziksel ve kimyasal özelliklerine dikkat çekmişlerdir.

  • 1
  • 18
KİMYA ALANINDA PEK ÇOK BULUŞA İMZA ATTILAR
KİMYA ALANINDA PEK ÇOK BULUŞA İMZA ATTILAR

Müslüman âlimler, özellikle de kimyasal çalışmalarında doğanın sunduğu unsurları en iyi şekilde değerlendirmişlerdir.

Kimya kelimesi, Batı dillerine de Arapçadan geçmiş; "el kimiya" olan bu kelime, Batıda alchemy olarak yer bulmuştur.

Müslüman kimyasının 200 yıl süren altın çağında özellikle üç kimyager göze çarpar:

🔸 722'de İran'da doğup 815'te ölen Câbir bir Hayyân.

🔸 865'te doğup 925'te ölen İranlı âlim Muhammed bin Zekeriya er-Râzi.

🔸 801'de doğup 873'te ölen Iraklı âlim Kindi.

  • 2
  • 18
CİSİMLERE ETKİDE BULUNAN DÖRT PRENSİP
CİSİMLERE ETKİDE BULUNAN DÖRT PRENSİP

İslam uygarlığında kimya üzerine yaptığı çalışmalarla tarihe adını yazdıran Müslüman âlim Câbir bin Hayyan, pek çok kimyasal karışım ve formül üretmiştir.

🔸 Câbir bin Hayyan, pratiğin yanı sıra teorinin de oldukça önemli olduğuna dikkat çekmiştir.

🔸 Oluşturulan iksirlerde minerallerden, hayvansal ve bitkisel ürünlerden de faydalanmıştır.

🔸 Câbir, doğada bulunan elementlere etki sağlayan dört prensibe ilişkin şöyle bir tespitte bulunmuştur:

"Üç doğa âleminden olan cisimlere etkide bulunan dört prensip, onları etkileyen ve renklerini belirleyen ateş, su, hava ve topraktır.

Aslında üç doğa âleminde bu dört elementin sonucu olmayan hiçbir aksiyon yoktur. Dolayısıyla bu bilimde (kimya), çok zayıf olanlarını güçlendirmek ve çok güçlü olanlarını zayıflatmak suretiyle, yani kısaca kusurlu olanı ıslah ederek söz konusu elementleri işlemeye dayanmaktayız.

Üç doğa âlemindeki bu dört elementi kullanmayı kim başarır ise bu sayede her bilgiye ulaşır ve yaratılış bilgisini ve doğa sanatını kavrar."

🔸 Câbir, "ilm el havaşş" olarak adlandırdığı bir sistemle, minerallerin, bitkilerin ve hayvanların özelliklerini, onların niteliklerini teknik ve tıp açısından incelemiştir.

🔸 Câbir, gerçekleştirdiği çalışmalarda yabancı kültürlerden, özellikle Yunan kültüründen çok sayıda eserin tercümeler yoluyla İslam coğrafyasında bulunduğu 8. yüzyılda geniş bir bilgiye sahip olmuştur.

  • 3
  • 18
İSLAM UYGARLIĞINDA MİNERALOJİ BİLİMİ
İSLAM UYGARLIĞINDA MİNERALOJİ BİLİMİ

İslam uygarlığında mineraloji, öncelikle Yunanlıların kaleme aldığı eserlerin tercümesi ile Müslüman âlimlerin ulaşabildiği kaynaklar üzerinden ele alınmıştır.

🔸 Konu ve dil uzmanı Süryaniler ile Persler, Yunanların eserlerini kendi dillerine taşımaya başlamış ve bu sayede daha fazla yararlanabilmenin önünü açmıştır.

🔸 Böylece matematik, astronomik, doğa bilimi ve tıbbi konulara ilişkin pek çok eser Müslümanların faydalanabileceği kaynaklar haline gelmiştir.

🔸 Mineraloji ile ilgili yapılan çalışmalar bilim tarihinde dört büyük kültür çevresinde ele alınır:

Mısır-Babil, Yunan-Roma, İslam ve Yeni Çağa götüren Hristiyan-Avrupa kültür çevresi.

🔸 Genel anlamda bakıldığında hepsinin birbiri ile yakın ve nesnel ilişkiler içinde olduğunu söylemek mümkündür.

🔍 Kimyanın temellerini atan üç İslam alimi

  • 4
  • 18
YUNAN KAYNAKLARINDAN FAYDALANDILAR
YUNAN KAYNAKLARINDAN FAYDALANDILAR

Mineraloji alanındaki Yunan bilginler, bu minerallere, taşların isimlerine ve sahip oldukları özelliklere dair kaynaklarından söz etmemişlerdir.

🔸 Müslüman âlimler ise bu konuda oldukça titiz davranmışlar; hakkında bilgi aldıkları her taşı, kaynağını belirtmişler ve yazar, eser adı gibi verilere de yer vermişlerdir.

🔸 Arap-İslam mineralojisinde başat kaynaklardan olan Aristoteles'in taşlar kitabı Arapçaya tercüme edilmiş; içerisinde 72 taş tarif edilmiştir.

🔸 Yunanların eserlerinden bu anlamda istifade etmek, İslam öncesi ve erken İslam döneminde Akdeniz bölgesinde oldukça yaygındır.

🔸 Bu eserlerin önemi erken dönemde fark edilerek tercüme edilmiş ve "gerçek" sayılarak "pseudo" ismi altında alıntılanmışlardır.

  • 5
  • 18
İHVAN-I SAFÂ’NIN RİSALELERİNDE MİNERALOJİ
İHVAN-I SAFÂ’NIN RİSALELERİNDE MİNERALOJİ

Yunanların mineraloji, farmakoloji ve tıpla ilgili pseudo eserleriyle birlikte İslam coğrafyasında minerallerin yalın ve doğaya ilişkin tariflerine ulaşılmıştır.

🔸 Bununla birlikte taşların etkileri, muska gibi sihirli özelliklerine dair kullanımları hakkındaki görüşlerin de aktarıldığı bilinir.

🔸 Arap-İslam mineralojisinde Hintçe ve Farsça kaynaklardan pek çok izler görülür; ancak bunların ağırlığı Yunan kaynakları kadar değildir.

🔸 Alman şarkiyatçısı ve doğa tarihçisi Julius Ferdinand Ruska, Arapça kozmoloji ve doğa felsefesi eserlerinde, minerallerin oluşumuna ve kimyasal özelliklerine ilişkin pek çok vurguya dikkat çekmiştir.

10. yüzyılda ansiklopedik risaleleriyle tanınan felsefe topluluğu İhvan-ı Safâ'nın risalelerinde, minerallerin oluşumu hakkındaki açıklamaları Ruska, oldukça ilginç karşılamıştır:

"Bu risale, şimdiye kadar hiç dikkate alınmamış pek çok jeolojik unsur içermektedir. Örneğin mineraller, oluşumları için gerekli olan zamana göre üç gruba ayrılmıştır. Birinci grup toz, kil ve tuz steplerinde oluşmaktadır ve olgunlaşma için sadece bir yıla gereksinim duymaktadır; bunda step tuzunun, alçı taşının ve benzerlerinin Ön Asya'nın kuru iklimindeki hızlı oluşumu görülür.

İkinci grup, mercan ve inciler gibi deniz dibinde oluşan, yavaş yavaş büyüyen taşlardır. Son grup taşların içerisinde, sıra dağların boşluklarında oluşan metaller ve değerli taşlar bulunur. Bunlardan bazıları, ancak yüzyıllar içerisinde olgunlaşır. Sabit yıldızlar göğü 36 bin yılda bir devir yapmaktadır, buna bağlı olarak yeryüzünde koşullar değişir, tarım alanlarından çöller, çöllerden tarım alanları oluşur, denizlerden stepler ve sıra dağlar yükselir, çöller ve sıra dağlar denize batar."

🔍 Müslüman alimlerin yer bilimi ile ilgili keşifleri

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN