İslam uygarlığında ticaretin ana ürünü: Halılar
Halı, tarihte ilk kez Anadolu, İran ve Arabistan'da görülmüş; göçebe kültürün vazgeçilmez bir unsuru olmuştu. Kimi zaman olumsuz hava koşullarından korunmak kimi zaman mahremiyeti sağlamak kimi zamansa battaniye ya da heybe olarak işlev görmüştü. Avrupa'da ise o dönemlerde halı görevi gören hasırlar, 20 yıl boyunca yerinden kaldırılmıyordu… Halı, bu coğrafyaya 1500'lü yıllarda ulaşmış; bir statü sembolüne dönüşmüş ve hatta "diplomatik hediye" olarak görülmüştü.
İlk kez Arabistan, İran ve Anadolu konargöçerlerinin ürettiği halı, kum fırtınalarından korunmak için çadır ve konforlu bir zemin kaplaması olarak vazife görmüştür.
Kimi zamansa mahremiyet sağlamak için duvarlara asmak amacıyla kullanılmış; battaniye, heybe ve semerin ikamesi olarak iş görmüştür.
Bu hasırlar hakkında son derece net fikirleri olan 15. yüzyıl düşünürlerinden Erasmus şöyle demiştir:
"Genellikle yerlere beyaz kil serildikten sonra üzerine hasır örtülmektedir. Bu hasırlar ara sıra değiştirilmekle beraber değiştirme işleminin muntazam yapılmaması sebebiyle 20 yıl gibi uzun süreler boyunca temizlenmeden kalan alt tabaka tükürük ve balgamdan kusmuğa, köpek ve insan idrarından bira döküntüleri ve balık artıklarına kadar insanın içini kaldıran binlerce pisliği barındırmaktadır. Hava değişikliklerinde bu tabakadan çıkan buharın sağlığa çok zararlı olduğu kanaatindeyim. Ayrıca şunu da ilave etmek isterim ki, bu hasırların kullanılmaması çok daha sağlıklı olacaktır…"
Bu gelişmede, Müslümanların deri ve kumaş boyası üretimine zemin hazırlayan kimya çalışmalarının da rolü vardı.
Tunuslu İbn Bâdîs, 11. yüzyılda mürekkep ve renklendirici maddeler konusunda çığır açan çalışmalar yaparak bulgularını Kâtiplerin Araç-Gereçleri adlı eserinde toplamıştır.
Bu şekillerin etrafı bir bütünlük hissi doğuracak şekilde arabesk ve çiçekli motiflerle bezenirdi. Halılar, devasa salonları kaplayacak muazzam boylarda olabildiği gibi minyatür boylarda da olabiliyordu.
Nerede olursanız olun, temizlik konusunda endişe etmeksizin halıyı yere serip gönül rahatlığıyla oturabilirdiniz.
1509 ve 1547 yılları arasında tahtta kalan Kral VIII. Henry'nin dört yüzden fazla Müslüman halısına sahip olduğu ve 1537 yılında uşak yıldızı desenli Türk halısı üzerine kendi portresini yaptırdığı bilinir.
Kralın elbisesinde ve perdelerinde de Müslüman desenleri göze çarpar.