Arama

İkinci Abdülhamid'in yaşadığı en büyük hastalık

Her insanın kendine has bir yaşantısı, hayatla mücadelesi, hastalıkları, sağlığı ve netice olarak ardında bıraktıklarıyla bir ölümü var. Hiçbirimizin bu dünyada kalıcılığı olmadı, olmayacak. Ancak bazılarımız daha fazla göz önünde olduğu için yaşamı, hastalıkları, başarıları ya da başarısızlıkları oldukça ön planda kalır. Osmanlı Devleti'nin son dönem padişahlarından 2. Abdülhamid de hayatıyla merak uyandırmıştır. Sizler için Abdülhamid'in günlük ritüellerinden yaşadığı en büyük rahatsızlığa, kullandığı ilaçlardan ölüm sebebine kadar birçok saklı kalmış yönünü derledik.

  • 1
  • 17
YİYİP İÇTİKLERİNE DİKKAT EDERDİ
YİYİP İÇTİKLERİNE DİKKAT EDERDİ

2. Abdülhamid, günlük hayatına özen gösterir, sağlığına ve yiyip içtiklerine dikkat ederdi. Bu sayede sağlıklı bir ömrü olmuştu. "Küçük Mabeyn" adı verilen sade, mobilyaların yer aldığı köşkünde hem yaşar hem de sabahlara kadar çalışırdı. Ancak bu süreçte zamanını iyi kullanarak ve düzgün yaşayarak sağlığını bozmamaya dikkat ederdi.

Sabahları erken kalkan Abdülhamid, sabah banyosundan sonra yumurta ve sütten oluşan hafif bir kahvaltı yapardı. Kahvaltı yaparken de hafiyelerinden gelen jurnalleri okurdu. Eğer o gün hava güzelse önce köşkün iç bahçesinde ufak bir gezinti yapar, havuz kenarında oturur yahut kürek çekerek sandalla gezerdi. Bazen de elektrikle çalışan istimbota veya pedallı su bisikletine binerdi.

  • 2
  • 17
PİŞİRİLEN YEMEKLERE VURULAN MÜHÜR
PİŞİRİLEN YEMEKLERE VURULAN MÜHÜR

Saray içerisinde yemek saatleri de belli bir düzene göre ayarlanmıştı. Öğle yemekleri saat 11.00'de, akşam yemekleri ise 17.00'de yenirdi. Yemekler saray mutfağında yapılmazdı. Valide Kapısı'nın sağ tarafındaki silah müzesinin yanında, kimya laboratuvarına benzeyen, kapısı sağlam, pencereleri demir parmaklıklı özel bir mutfakta kilercibaşının denetiminde pişirilirdi. Pişirilen yemek, büyük bir tablaya yerleştirilir, tablanın üzerine örtülen örtünün uçları bağlanarak mühürlenirdi.

Tablakârbaşı yemekleri başındaki tablaya koyar ve kilercibaşı önde, sepetli çantalarda sofra takımlarını taşıyan ikinci, üçüncü ve dördüncü kilerciler arkada olmak üzere hep beraber Kiler-i Hümayun'dan çıkıp saygı gösterisi ile padişahın dairesine giderlerdi. Sonrasında yemekler kilercibaşına teslim edilirdi, o da yemeklerin mührünü padişahın şahitliğinde söker, birer bire sofraya yerleştirirdi.

  • 3
  • 17
SADECE YEMEN KAHVESİ İÇERDİ
SADECE YEMEN KAHVESİ İÇERDİ

Her gün yemek listesi, kilercibaşı ve ikinci kilerci tarafından hazırlanırdı. Padişah da içlerinden hazmı kolay olanları tercih ederdi. Süt ve yumurta, sıklıkla tercih ettiği besinlerdi. 2. Abdülhamid, sadece Yemen kahvesi içerdi. Mide ve bağırsak rahatsızlığından dolayı diyetine dikkat ederdi.

Öğle yemeğinden sonra haremdeki odasına çekilip bir buçuk saat uyurdu. Uyanınca çalışmaya başlardı. Sabahın ilk saatlerine kadar, başkâtip ve mabeyincileri kabul ederdi. Uyumadan evvel, süt kardeşi Esvapçıbaşı İsmet Bey'e roman ve kitap okuturdu. Aklı takılıp uykusu kaçmasın diye ciddi eserler okunmasını istemez, polisiye romanları tercih ederdi.

  • 4
  • 17
KİMYASAL ANALİZLER YAPARDI
KİMYASAL ANALİZLER YAPARDI

Cuma günleri Selamlık merasiminden sonra sefirleri ve diğer yüksek görevlileri kabul eder, görüşmeleri bitince de iç bahçedeki köşklerden birinde dinlenmeye çekilirdi. Boş zamanlarında haremde piyano çaldırır, genellikle küçük marangozhanesinde çalışırdı. Marangozluğun yanında saatçilik, çini işleri ve resimle meşgul olurdu. Bazen de kimyasal analizler yapardı.

Rahatsızlandığı dönemlerde dinlenmeye özen gösterirdi. 1878 yazında nezle olduğu için "Rikâb-ı Hümâyûn Resm-i Âlisi" birkaç gün ertelenmişti. 16 Mart 1889 akşamı sadrazamı mabeyne çağırmış, fakat nezle olunca havaların soğukluğunu ileri sürerek dinleneceğini beyan etmiş ve sadrazamın gelmemesini emretmişti.

Bunların yanın da Gözlükçü ve dürbüncü olan Jean Verdoux, sultan adına iki adet fatura kesmiştir. Bu iki faturanın içeriğine bakıldığında, 2. Abdülhamid gözlük kullanıyordu.

  • 5
  • 17
DOKTORLARLA GÖRÜŞÜR AMA İLAÇLARINI KULLANMAZDI
DOKTORLARLA GÖRÜŞÜR AMA İLAÇLARINI KULLANMAZDI

2. Abdülhamid, tıp alanındaki gelişmeleri her zaman merak etmişti. O yıllarda İstanbul'un teşhis ve tedavileriyle tanınan en ünlü iç hastalıkları hekimi Nafiz Hakkı Paşa, şehzadeliğinden beri hekimi olan çok sevdiği ve güvendiği Mavroyeni Paşa, Hamidiye Etfal Hastanesi Başhekimi İbrahim Paşa ve Dr. Arif, Dr. İsmed, Dr. Said, Dr. Ömer ile Cerrah Emin paşalarla her görüşmesinde tıbbi gelişmeler hakkında bilgi alırdı. Mabeyn dairesinde görevli diğer hekimler padişahın huzuruna giremezlerdi.

Padişah, hekimlerle sürekli bir araya gelmesine rağmen, genellikle verdikleri ilaçları kullanmazdı. Bir rahatsızlık hissettiğinde haremde yaptırdığı bitkisel ilaçları tercih ederdi. Aynı şekilde, böbrek hastalığı süresinde doktorlarının verdiği ilaçları bırakmıştı.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN