Fotoğrafın Sultanı II. Abdülhamid
"Her resim, bir fikirdir. Bir resim yüz sayfalık yazı ile ifade olunamayacak siyasi, hissi manaları telkin eder. Onun için ben, tahrir-i mündericattan ziyade, resimlerden istifade ederim." Bu sözler, Osmanlı Devleti'nin son büyük hükümdarı II. Abdülhamid'e ait. Dönemin teknolojilerini yakından takip eden Sultan, zamanın son teknolojisi olan fotoğrafı, siyasi hükümleri noktasında önemli bir belge olarak görür.
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔸 II. Abdülhamid, devrin şartları ve güvenlik endişesiyle yurt içi gezilerinde bulunamaz. Yönettiği topraklardan haberdar olabilmesi için bir yol bulması gerekir.
🔸 Fotoğraf alanında atılan adımlardan etkilenen II. Abdülhamid, fotoğrafı siyasette kullanmak ister. Bu amaçla fotoğrafçıları yanına çağırır.
◼ Şahin, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
"Bu Sultan Abdülhamid'de çok farklı şeyler uyandırır. Toplar fotoğrafçıları, Osmanlı diyarlarına gönderir. Neden biliyor musunuz? Çünkü her an suikasta maruz kaldığı için o yerlere gidemez. Her an, bölge bölge fotoğraflar çektirir. İşte o fotoğraflara bakarak her gün gelişimi takip eder."
🔸 Memlekette yapılan her binanın, okulun, askeri kıtanın, devlet daireleri ve personelin, hatta hapishanelerdeki mahkumların dahi fotoğraflarını çektirir. Böylece Osmanlı topraklarının her köşesini yakından takip eder.
↪ Çektirdiği bazı fotoğrafları çoğaltarak Amerika, Avrupa, Fransa gibi ülkelere, ülkesini tanıtmak gayesiyle gönderir.
🔸 Sultan'ın bu ilgisi, kendi topraklarının sınırlarını aşıp tüm dünya coğrafyayı kapsayacak kadar engin bir boyuta ulaşır. Öyle ki sipariş ettiği fotoğraflar, özel çekilmiş kareler, dünyanın farklı yerlerinden hediye edilen albümler ve satın aldığı fotoğraflarla neredeyse tüm dünyadan haberdar olur.
Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında çekilmiş 30 fotoğraf
🔸 II. Abdülhamid'in yurt içi ve dışından topladığı fotoğraflar, Yıldız Sarayı Kütüphanesi'nde himaye edilir. Ancak 31 Mart Vakası denilen elim olay sonucu, II. Abdülhamid hal edilir. İşte tam da bu dönemde Yıldız Sarayı yağmalanır. Sarayda girilemeyen tek yer ise kütüphanedir.
◼ Şahin o günlere dair şunları söyledi:
"31 Mart Vakası'nda bütün her şey yağmalanır. Sıra Yıldız Sarayı'na gelir. Askerler yağmalamaya başlarken tek yer kütüphane kalır. Sıra kütüphaneye gelir. Zamanın meşhur Kalkandelenli Sabri Bey'i çıkar, isyancı askerlerin önüne der ki 'Ne olur, yapmayın! Yağmalamayın!'. Çünkü içeride çok büyük bir servet var, para değil. O hazine var. İsyancı askerler vazgeçmez. O zaman Sabri Bey der ki, 'ben yatacağım, benim cesedimi çiğnemeden giremezsiniz.' Hakikaten de oraya uzanır. Derken bir asker, Sabri Çavuş'un babasını Kalkanderen'den tanır. 'Bu bizim hocanın oğlu değil mi?' diyince o vasıtayla Sabri Çavuş bu albümleri kurtarır"
🔸1928'e kadar görevde kalan Sabri Bey, 918 albüm ve 36 bin beş yüz elli fotoğraftan oluşan koleksiyonu muhafaza ederek bugünlere ulaşmasına vesile olur.
*Kalkandelenli Sabri Bey kimdir?
Yıldız Sarayı kütüphane amiri